Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Söyleşi

Web Bienali bir sanatçı dayanışmasına dönüştü

Kurucusu Genco Gülan ve 2020 sergisinin küratörü İpek Yeğinsü’yle Web Bienali, online sergilerin geleceği ve anlamı üzerine konuştuk.

Koronavirüsü salgını nedeniyle sergilerin çevrimiçi platformlara taşındığı, bienalerinse ertelendiği bir dönemde 2002 yılında ilk versiyonu gerçekleştirilen Web Bienali’nin kurucusu Genco Gülan ve 2020 sergisinin küratörü İpek Yeğinsü’yle online sergilerin geleceği ve anlamı üzerine konuştuk.

Web Bienali’nin ilk sergisi 2002 yılında organize edildi. Bu dönemdeki amacı neydi? Neden böyle bir çalışmaya girişilmişti? O dönem ne gibi tartışmalar yaşanmıştı?

Genco Gülan: 2002 yılında Reload isimli sergiyle İnternet ortamında sergiler yapmaya başladım. 1990’ların ortalarından beri çevrimiçi uluslararası projelere sanatçı olarak katılıyordum. 2000’lerin başında İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi için bir portal açmıştım ama sanal bir müzede nasıl yapıtlar olabileceği konusunu çözememiştim. Web Bienali projesi elektronik bir müzeye içerik üretme çözümü olarak hayata geçti.

Web Bienali’nin son sergisi 2014 yılında organize edildi. Altı yıllık bir ara var. Bu altı yıldan sonra serginin yeniden yapılmasının amacı nedir? Sizce bu altı yıllık süreçte dijital alanında neler değişti?

GG: 2017 yılında da Web Bienali’ni hazırlamaya giriştik ama proje çok sönük geçti. Yeni medyalar hızla şekil değiştirmekteydiler ve biz de buna format ve/veya ekip olarak uyum sağlayamamıştık. Aradan geçen sürede hatalarımızdan öğrendik diyebilirim. Günümüzde ‘yeni medya sanatı’ ve ‘çağdaş sanat’ birbirleriyle çok daha fazla iç içe geçmiş durumda.

Bienalde yer alan eserlere bakıldığında daha çok dijital alanda çalışan sanatçıların yer aldığını görüyoruz. Eserleri fiziksel ortamda görmemizin mümkün olmadığı bir dönemde dijitalde üretilmiş eserlere yoğunlaşmak anlamlı bir tercih. Siz eser seçkisini yaparken nelere dikkat ettiniz? Direkt olarak dijital ortamda üretilmiş eserleri sergilemekle, fiziksel ortamda sergilenmek için üretilmiş, sonrasında dijitale aktarılmış eserler arasında ne gibi farklar var sizce?

GG: Web Bienali’nin ilk dönemlerinde sadece İnternet ortamı için üretilen işler sergiliyorduk. Sanal dünya ve gerçek dünya arasındaki uçurum kapandıktan sonra İnternet ortamı gizemini kaybetti ama işlevini yitirmedi. Dolayısıyla Web Bienali de yıllar içinde yapıt yelpazesini genişletti. Ama yine de elektronik ortamda elektronik kökenli işlere yer vermeyi tercih ediyoruz.

İpek Yeğinsü: Performans boyutuna sahip birkaç istisna örnek dışında, fiziksel ortamda gerçekleştirilmiş eserlerin dijital dokümantasyonunu sergilemekten olabildiğince kaçındım; çünkü bu oluşumun temel meselesi çevrimiçi bir sergi yapmak değil; çevrimiçi ortamda varlık gösteren, orada işlerlik kazanan sanat formlarını bir araya getirmek. Hatta bazı yapıtların tamamlanması, ancak izleyici/kullanıcının ağ üzerinden aktif katılımıyla mümkün. 

Ayşe Gül Süter-Buz Erimesi (video görüntüsü)

İlhamınızı Antik Yunan felsefecisi Anaksimandros’un ürettiği APEIRON teriminden aldığınızı belirtiyorsunuz. Belirsiz, sınırsız, sonsuz gibi anlamlara sahip bu kelime küratöryel çerçevenizde nerede duruyor? Günümüz sanatında nasıl bir anlama sahip APEIRON?

İY: Genco Gülan’la birlikte, hem açık çağrı aşamasında konuyu daraltmayacak, hem de güncel meselelere dokunacak bir tema belirlemek üzere beraber düşünmeye başladık. Genco’nun önerilerinden biri olan Apeiron beni daha ilk andan itibaren kendine çekti. Sözcüğün anlamı pandeminin yarattığı belirsizliği de, önümüzde açtığı sonsuz olasılıklı hali de tam olarak karşılıyordu. Her şeyin varlık nedeni olan Apeiron, aynı zamanda asla tam anlamıyla yakalayıp tanımlayamadığımız bir öz ve bu yönüyle dijital mecranın kendisiyle de benzeş. Bu açıdan da bienalde yer alan yapıtların dokusuyla derin bir bağ kuruyor.

Marcantonio Lunardi, 45th Day Pandemic Era (video görüntüsü)

Biraz da bienalde yer alan eserlere ve sanatçılara bakalım. Nasıl bir çalışma yürüttünüz sanatçılarla? Nasıl bir tartışma süreci sonunda böyle bir seçkiyi yaptınız? 

İY: Çok kısa bir süre içinde çok yoğun bir araştırma sürecine girdim ve gerek Türkiye’den, gerek yurtdışından sanatçılarla iletişim kurmaya başladım. Bazı sanatçıları önceden tanıyordum ve bazılarıyla geçmiş yıllarda da çalışmıştım; buna karşın bu kadar kısa bir sürede bu denli coşkulu bir dizi yanıt almayı beklemiyordum. Bu yönüyle bienalin, küresel ölçekte bir sanatçı dayanışması örneğine dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebilirim.

Öte yandan açık çağrıya yanıt olarak gelen dosyaları incelemeye ve uygun olanları seçkiye dahil etmeye devam ettim. Bienalin bununla yakından ilgili bir diğer özelliği de, alanın öncülerinin yapıtlarının, yükselen gençlerinkilerle yan yana gelmesi, aynı platformda gösterilmesi oldu. Böylece ortaya son derece demokratik ve sanat piyasası dinamiklerinden bağımsız bir yapı çıktı. Son olarak, yapıtları medya kategorilerine göre değil, dört ana tema üzerinden dört ayrı galeri altında gruplandırdım: Deneyim, Deney, Araştırma ve Eylem. Tabii ki bunlar, birbirinden tamamen soyutlanmış kavramlar gibi düşünülmemeli; ancak her biri, bazı yapıtlarda diğerlerine göre daha çok öne çıkıyor.

Kurt Hentschlager-ORT (video görüntüsü)

Sanat kurumları eylül ayına hazırlanıyor. Ancak yine de belirsiz bir süreçteyiz. Muhtemelen yeni deneyimlerle karşılaşacağız. Bu web bienalinin böyle bir ortamda nasıl bir anlamı olacak sizce?

GG: Evdekal süreci bize İnternet ortamının bir mecra olarak varlığını ve gereğini hatırlattı. Pandemi süreci de bu ortama bir kavimler göçü yaratmayacak. Ama sanat da meyve verebileceği verimli topraklardan verim almaya devam edecek.

İY: Güz döneminde henüz tam anlamıyla normalleşme beklemiyorum. Bu nedenle Web Bienali ve buna benzer çevrimiçi etkinliklerin sanatseverler için önemli bir boşluğu doldurmaya devam edeceği kanısındayım. Ancak unutmamalıyız ki, sunulan içerik dijital ortamda deneyimlenmek için üretilmediyse, çevrimiçi sergi deneyiminin fiziksel deneyimin yerini tutması pek de mümkün değil. Bu farkındalığını taşıdığımız sürece, her iki deneyim de bence çok değerli. 

Sergi online ortamda ne zamana kadar görülebilecek? Bu süre zarfında başka ne gibi çalışmalarınız olacak?

İY: Sergi, teoride 2020’nin sonuna kadar devam edecek; ancak pratikte, süreli sergileme koşuluyla ödünç aldıklarımız dışındaki tüm yapıtlar, bulundukları linkler canlı olduğu sürece görülebilecek. Bu arada Zoom ve Instagram üzerinden canlı yayınlar, webinarlar ve workshoplardan oluşan, hem bienal sanatçılarının, hem de sürece destek veren başka sanat profesyonellerinin dahil olduğu bir etkinlik programımız var. Youtube üzerinden geçmiş etkinliklerimizin videoları da izlenebiliyor. Instagram hesabımızı takip ederek bu etkinliklerden haberdar olabilirsiniz. Bienali deneyimlemek için ise izleyicilerimizi webbiennial.com’a davet ediyoruz. Mobil versiyonumuz yapım aşamasında olduğundan, şimdilik sergiyi bilgisayar ortamında izlemelerini öneriyoruz.

İlginizi Çekebilir

Kütüphane

İMALAT-HANE'de 6 Ocak - 6 Nisan 2024 tarihleri ​​arasında yer alan TUNCA'nın "Muhatabı Olmayan Mutfak" sergisinin katalog metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

İrem Tok ile “Karanlıkla Buluşmak” üzerinden yakın dönem işlerini, insansız hikâyelerini, kültür-doğa-insan üçgenini ve SAHA Studio’daki çalışmalarını konuştuk.

Eleştiri

Merve Ünsal'ın "İçli Dışlı" sergisi aracılığıyla imgeler, metinler ve sesler arasındaki dolanık ilişkileri taşıyan çok kanallı izdüşümler hakkında Fırat Yusuf Yılmaz yazdı.

Gündem

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür alanındaki beş yıllık politika, strateji ve çalışmalarını, açılan müzeler ve düzenlenen etkinlikler aracılığıyla Emre Erbirer kapsamlı olarak ele aldı.