Söyleşi

BASE 2022’de öne çıkan 11 sanatçıyla konuştuk

“İz ve İletişim” temasıyla gerçekleşen BASE 2022’den 11 sanatçıyı daha yakından tanıyoruz. 76 sanatçının 83 eserinin yer aldığı seçkiyi 2 Ekim’e kadar görebilirsiniz.

Yıldız Seyhan

Türkiye genelindeki ilgili fakültelerin yeni mezunlarına yönelik açık çağrıyla düzenlenen BASE 2022 bu kez 76 sanatçıya ait 83 yapıtı ağırlıyor. 28 Eylül – 2 Ekim tarihleri arasında Akaretler Sıraevler No:15-17’de gerçekleşen serginin küratörlüğünü Derya Yücel üstlendi. “İz ve İletişim” temasıyla bir araya gelen sergide öne çıkan 11 sanatçıyla konuştuk.

Sanatçılara eğitimlerini, BASE’e katılma sebeplerini, işlerinde hangi konulara, kavramlara odaklandıklarını ve sergideki eserlerini sorduk. 

Okyanus Çağrı Çamcı

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezunum. 2019 yılında Rota 2 sanat yarışmasının lisans kategorisinde başarı ödülü aldım. İzmir ve İstanbul’da olmak üzere bir çok karma sergide yer aldım. Sanatımı pratik ve teorik olarak besleyecek atölye ve rezidans çalışmalarına katıldım. İstanbul Bianeli’nin düzenlediği ÇAP 2021-2022 (Çalışma ve Araştırma Programı) katılımcılarından biriyim. BASE’e katılma sebebim mezun olduktan sonra daha çok insana ulaşabilmek.

Genel olarak çalışmalarımın kuir bir dili var. Anı, toplumsal bellek, kimlik üzerinden otobiyografik hikayemden yola çıkarak, yeni hikayeleri sanatsal pratiğimle deneyimliyorum. Hayat mücadelesinde yeni hayatta kalma yolları bulmaya çalışan öznelerin hikayelerine odaklanıyorum. BASE’de sergilenen Sona Kalan Kız resmim ise ÇAP programında üzerine çalışmış olduğum kavramdır. “Sona kalan kız” kavramından yola çıkarak resmimde, korku sinemasında katilin elinden kaçmaya çalışırken, yeni mücadele biçimleri keşfeden o kızı işlemekteyim.

Safahan Bayram

Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü mezunuyum. Aslında Hacettepe benim ikinci lisansım, ilk lisans eğitimim aşamasında amatör olarak kısa filmle ilgilenmiştim. Üretmeye ve kendimi ifade etmeye olan açlığımdan doğan bir serüven oldu güzel sanatlar benim için. Varlığımı (veya bazen yokluğumu) kanıtlamak, ifade etmek bir tutkuya dönüştü. Okuduğum bölüm gereği ürettiğim heykellerim mevcut; ancak işitsel, görsel ve duygusal olarak her açıdan seyirciyi yakalaması ve etkilemesi sebebiyle video art şu an için kendimi daha rahat ifade ettiğim bir alan. Sergide bulunan çalışmam dışında tamamlanmış 4 videom, yapım aşamasında ya da denemeler sürecinde olan ise 3 adet videom daha var. BASE’e ise bu alandaki sağlam konumu ve genç sanatçılara müthiş imkanlar sağladığı için katılmak istedim.

Üretirken geçmişimden, travmalarımdan, kendimden besleniyorum. Herkesin kendini gördüğü bir aynası vardır, ben kendi aynamdaki görüntüyü yansıtmaya çalışıyorum. Gündelik hayatımızda karşımıza çıkan basit nesneleri kullanarak, farklı duyguları aktarmayı tercih ediyorum. Videolarımı iPhone 5 ile çekiyorum, büyük prodüksiyonlar veya süslü anlatımlar beni yansıtmıyor. Genelde duygu durumları ve insan psikolojisinden yola çıkarak üretim yapıyorum. Daha önce “Düşüncenin İşgali” ve “Öz (Self)” kavramlarını kullanarak çalışmalar üretmiştim

Sergideki işim ise ”Anksiyete” üzerine. Zaman zaman gelip geçen, bazen haftalarca bazen ise dakikalarca süren anksiyete ataklarımı rende ve taşın ilişkisiyle betimlemeye çalıştım.

Hicret Ayaz İpek

Mardin doğumluyum. Lisans eğitimimi Mardin Artuklu Üniversitesi Resim Bölümünde tamamladım. Batman Resim Ana Sanat Dalında da Yüksek Lisans eğitimimi bitirmek üzereyim. Kadın, betonarleşme, küresel ısınma ve engellilik temaları üzerine üretiğim farklı disiplinlerde (video,enstalasyon,performans vb.) işler ürettim. Mardin’de sanatı sevdirmek ve tanıtmak gibi bir misyon edinip öğrencilere eğitimler veriyorum. Genç sanatçıların kendi üretimlerini sergileyebileceği, sanatsever kitlelerine ulaştırabileceği öncü bir platform olarak gördüğüm için BASE’e başvurmak istedim. Seçildiğim için de kendimi şanslı hissediyorum ve daha görünür olmama vesile oldukları çin kendilerine teşekkür ediyorum.

Engelli olan kızkardeşimin durumu üzerinden yola çıktığım ve içselleştirdiğim bir konu olarak gördüğüm engellilik üzerine seri üretimler gerçekleştirdim. Bu çalışmalarımdan psikolojik rahatsızlıkta ilaç kullanımından kaynaklı bulanık görme konusuna değindiğim, Mardin’den aldığım bulanık karelerden oluşan 34 çalışma ile Base’de yer alıyorum. Burada sakat, engellilik, ötekileştirme konularına değinip engelli bireylerin temel insan haklarına erişiminde karşılaştıkları ayrımcılık ve hak ihlallerinin tazminine odaklanıp bunların ortadan kaldırılması gerektiğine değinmek istiyorum. BASE’nin ana teması “İz ve İletişim” başlığı altında bende de iz bırakan bu konuyla çalışmalarımı sanatseverlerle buluşturma imkanı tanıdım

Zeynep Demirhan

TOBB ETÜ Mimarlık lisans eğitiminden sonra fotoğraf üzerine birkaç atölye aldım. Sokağa çıkıp dolaşarak tanık olduğum anları ve şeyleri dokümante ediyordum. 2019 yılında Bilgi Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon yüksek lisans bölümüne başladım. Sinema eğitimi ile beraber hareketli görüntü üzerine düşünerek çekim pratiklerime devam ediyorum. BASE genç sanatçıları bir arada buluşturan bir sergi kolektifi, bu da bize diğer sanatçılarla birlikte çalışma fırsatı yakalamamıza ve görünürlüğümüzü arttırmaya yardımcı oluyor.

Sokakta ve gündelik yaşamda oluşan karşılaşmalardan yola çıkarak üretim yapıyorum. Mekanın ruhu, içerisi ve dışarısı, sınırları, beden ve varoluş gibi kavramlar üzerine biriktirdiğim fotoğraf ve video üzerinde çalışıyorum. BASE’de yer alan işim insan varlığının hatıra ve deneyimlerden mi oluştuğu sorusuna bir cevap arama niteliğinde. Alzheimer hastası olan anneannemin günlük yaşantısından yola çıkarak çalıştığım bu deneysel belgeselde, yok olan bir hafıza karşısında var olmayı sürdürmeye çalışan bir beden ve bilincindeki imgeler ile seyirciyi kişisel belleğin formunu sorgulamaya davet ediyorum.

Ayşe Beyza Türker

Lise hayatımda İmam Hatip eğitimimi bitirdikten sonra üniversite eğitimime Erciyes Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü ile başladım. Kişisel sebeplerden ve sağlık sorunlarından dolayı bölümü yarıda bırakmak ve Ankara’ya dönmem gerekti. Ankara’da eğitimime Hacı Bayram Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf ve Video bölümünde devam ettim. Eğitimim sırasında Fazlı Öztürk ile fotoğraf ve Kurtuluş Özgen ile video alanında çalışma ve üretme fırsatı yakaladım. Şuanda aynı fakültenin Medya Tasarımı alanında yüksek lisans yapıyorum. Çalışmalarımda daha çok fotoğraf üzerine yoğunlaştım, ayrıca açık arşiv ve buluntu fotoğraflardan kolajlar ve fotoğraf üzerine dikiş çalışmaları yapıyorum.

Çalışmalarımın çoğu dünyayla kurduğum ilişki çerçevesinde şekilleniyor. Anlatmak istediğim konuları fotoğraf ve video işlerimin dışında metnin enstalasyonun ve farklı ifade biçimlerinin imkanlarını da kullanarak yansıtmaya çalışıyorum. BASE’ de yer alan işim toplumun ve toplulukların kadın bedeni ve yaşam tarzına müdahalesi ve bizlerim her şeye rağmen var olabilme mücadelesi üzerine. Bu doğrultuda baş örtüsü ile ortak bir hikâye paylaşan fakat kendi biricik varoluş biçimlerini inşa eden kadınların hikayelerine odaklandım. Onların hikayelerini, deneyimledikleri hayatı ve bakış açılarını bilmeden önce; bakış açımızdaki nesneleştiren yargıları bir kenara bırakmayı ve insanı görmeyi amaçlıyorum.

Cansever Coşgun

22 yaşındayım, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nden yeni mezun oldum. Liseyi Niğde Güzel Sanatlar Lisesinde okudum. Sanat alanında birçok arayış içerisine girdim. Öncelikle kumaş çizimlerinden başladım, ancak zamanla bugünkü haline evrildi diyebilirim. BASE’a katılma nedenim bu tür yarışmalar sayesinde sesimi ve kendimi duyurabilmek, sanat camiasında bir yer edinebilmek istiyorum. Bunun için ilk adım da BASE oldu benim için.

Çalışmalarımda toplumum kanayan yarası olan kadının yeri, statüsü, ona atfedilen değeri göstermeye çalışıyorum. Bunu da en güzel, yine kadına özgü çamaşırlar aracılığıyla seyirciye sunmak istedim. Ek olarak hâlâ birçok kesimin bu çamaşırların ayıp olarak nitelendirmesine karşı çıkarak çalışmalarımdaki çamaşırı direkt olarak seyircinin gözüne sokuyorum aslında.

BASE’de yer alan işim de bunun en güzel örneği. Bu işimde üniversite eğitimi sırasında aldığım çağdaş sanat dersindeki “Feminist Sanat” başlığı dikkatimi çekti. Günümüzde yaşanan kadın cinayetleri benim bu başlığı kullanarak bir konuda başkaldırı yaratmama sebep oldu.

Yıldız Seyhan

1996 yılında Antalya’da doğdum. Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü mezunuyum. Sanat alanında şu ana kadar kendimi anlamak, derdimi anlatmaya çalışmak ve üretmek dışında pek bir şey yapmadım. Dert edindiğim şeyleri izleyici ile buluşturmak ve işlerimin izleyiciye verdiği hissiyatı görmek için BASE’e katıldım.

Çalışmalarımın tümünde kendi bedenimi, verdiği tepkileri ve nasıl şekillendiğini işliyorum. Tekinsizlik kavramıyla başladığım bu yola mekân-beden, nesne-beden, gizlenme, saklanma gibi kavramları anlamaya çalışarak devam ediyorum. İşlerimin çoğu kişilere, mekânlara, tanık olduğu her şeye bağlı olarak içinde bulunduğum durumların anlık hissiyatı sonucu ortaya çıksa da temelde kendim olarak dünyada var olmanın ve bununla birlikte gelen büyük küçük her izin sonucu olduğunun farkındayım. BASE’de yer alan işimde de kendimden yola çıktım. Tüm çıplaklığı ile ortada duran ve bulunduğu mekânda kendini gizlemeye, saklamaya çalışan çekingen bir beden.

Elif İlayda Bekdemir

1998, Ankara doğumluyum. ESOGÜ Görsel Sanatlar bölümünde lisans programını tamamladıktan sonra, ESOGÜ Sanat Tasarım Anasanat dalı yüksek lisans programında dijital enstalasyon pratiğini konu aldığım tezime devam etmekteyim. Eserlerimde genellikle bireylerin varoluşsal problemlerini konu alıyorum.

Eserlerin ortaya çıkış sürecinde sosyoloji, antropoloji, psikoloji gibi alanlardan besleniyorum ve çeşitli kavramlar eşliğinde rotamı oluşturuyorum. Aynı zamanda, üretim sürecimi bulmaca çözme eylemine benzetirim; bu süreçte kavram haritaları çıkarır; genellikle mekâna yayılan ve mekânın kimliğinin de esere dahil olduğu nihai sonuca ulaşırım. Benim için izleyicilerin katılımcı durumuna gelmesi ve eserle kurdukları zihinsel iletişimin yanı sıra fiziksel iletişime geçmeleri de önemli rol oynamaktadır. 2021 yılından bu yana yansıma etkisini yoğunlukla kullanmakta, izleyicileri ve mekânı da işin içine dahil etmekteyim.

Katıldığım başlıca sergiler arasında, Base 2020 seçkisi, Aart Uluslararası Sanat Sempozyumu 2021, McArt İst seçkisi 2021, Baselected 2022 seçkisi, yine 2022 yılında düzenlenen Türkiye – Macaristan ortaklığında yürütülen BRAWE projesi yer almaktadır. Son olarak Ekim ayında Mardin’de açılışı yapılacak olan “Geçmişi Unutmak Yaldızlı Bir Yalan” isimli sergide sanatçılar arasındayım.

Bu sene BASE seçkisinde iki farklı eserimle yer alıyorum. Biri 2019 yılında yapmış olduğum Göç isimli sanat kitap eseri, diğeri ise 2021 yılında ürettiğim Bölünmüş Bir Ev, Haydut İçin Sığınak Değildir! isimli tül üzerine görüntünün yansıtıldığı video enstalasyon. Bu iki işin tekniği ve kavramları farklı olsa da ortak paydaları bireyler, duygulanış ve eyleme geçme şekilleri. Kısaca bahsetmek gerekirse Göç’te, bireylerin yaşadıkları yerden bir sebep nedeniyle başka bir yere gitmesi, yani göç etmesi konu alınıyor. Bu noktada niyet ne kadar iyi olursa olsun bir “mecburiyet”ten söz etmek doğru olacaktır, mecburi göç, duygulanış ve aksiyon alınması. Bölünmüş Bir Ev, Haydut İçin Sığınak Değildir! isimli enstalasyonumda ise tül üzerine hareketli görüntünün yansıtıldığını görüyorsunuz. Bu hareketli görüntüler oldukça sert ve sınırları keskin olan eylemler, görüntünün yanı sıra videodaki sesler de oldukça rahatsız edici bir şekilde veriliyor; nefes almak ve an’a dönmek. Bu sert görüntüler bir tül üzerinde, yani daha geçirgen ve yumuşak bir yüzeyde gösteriliyor, bu da bir çeşit tezatlık ve iki yüzlülük. Bu video enstalasyonda işlenen ana kavram bireylerin duygulanışları yani Spinozacı deyişle “affect”. BASE’i sanat dünyası açısından çok değerli buluyorum, yeni mezun sanatçıların eserlerini sergilemeleri ve bunun profesyonel kişiler aracılığıyla yapılması, aynı zamanda önemli koleksiyonerler ve sanat izleyicilerinin yeni ve genç sanatçıları tanıması açısından BASE çok kıymetli bir alan sunuyor. Bir eser nasıl sergilenir, nasıl izleyiciyle buluşur? Bu süreçte kazanılan deneyimler çok değerli ve önemli.

Neval Tarım

İTÜ’de mimarlık ve İTÜ MİAM’da (Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) Sonik Sanatlar eğitimi aldım. Ses ile mekânsal kurgular yaratmak odağında akademik çalışmalar yaptım. Kompozisyon, video sanatı, enstalasyon vb. çalışmalarım ile yurt içinde ve dışında çeşitli grup sergileri, gösterimler ve seminerlere dahil oldum. BASE dahil tüm oluşumlara katılma amacım, etkileşim alanımı çoğaltma, daha çok sanatçı ve izleyiciyle tanışma isteğim.

Farklı disiplinlerin kesiştiği alanlarda düşünmek ve üretim yapmak beni çok besliyor. Ses ve mekân ilişkisi ile hareketli görseller için ses tasarımı, şimdilik ilgimi en çok çeken alanlar. Bir problem edinip onu çözümlemek ve aktarmak için en uygun yöntem ve araçları keşfetmekten keyif alıyorum. BASE’de yer alan işim, SPATIO, akademik çalışmalarımın ilk çıktılarından biri. Sadece dinleme yoluyla mekânsal deneyim yaratmak üzerine bir kompozisyon çalışması yapmayı hedefledim. Karanlık bir dinleme odasında yalnızca işitsel olarak deneyimlenmesini kurguladım. Grafik skor ve animasyonu, dinleme alanının dışında sergilemeyi tercih ettim. Bu görsel öğeler, kompozisyon boyunca mekândaki değişimleri, bunun hangi ses ve yöntemlerle sağlandığını görsel olarak ifade ediyor. Bu çalışmada; ses, dinleyicilerin zihninde oluşan mekânlar ve dinlemenin yapıldığı fiziksel mekân arasında etkileşimler meydana geliyor.

Rozerin Etik

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Resim Bölümü mezunuyum. Sanat alanında genel olarak tuval üzerine yağlı boya çalışıyorum. BASE’e katılmak istedim çünkü sadece okuduğum şehirde sergilere katılmakla bir yere varamayacağımı anladım. Türkiye çapında tanınan bir sanatçı olabilmem için base büyük bir şanstı benim için.

Çalışmalarımda merhamet duygusunu ele alıyorum. Bu konuyu yaşlı kadın figürü ve hayvanlarla anlatmamın nedeni çocukluğumda şahit olduğum olaylar, Yaşlıların hayvanları sevmeyişi onlara işkence edişi beni çok etkilemişti. Kısacası o zamanlar görmek istediğim görüntüyü şu an tuvallerime aktarıyorum.

Ayşe Gürkaş

Ben Ayşe Gürkaş, lisans eğitimimi Anadolu Üniversitesi GSF Resim-Baskı Sanatları bölümünde tamamladım ve hemen ardından Dokuz Eylül Üniversitesi GSE Resim Anasanat Dalında Yüksek Lisans eğitimime başladım. ‘’Evren İmgesi Olarak Kozmolojinin Resim Sanatındaki Yansımaları’’ isimli tez çalışmamı bu sene tamamladım. Hâlâ İzmir’de yaşıyor, çalışıyor ve sanat üretimlerimi burada sürdürüyorum.

Base, mezun olduğumuz sene katılabildiğimiz bir platform böylelikle Yüksek Lisans mezuniyetim ile birlikte çalışmalarımın bu platformda sergilenmesi öğrencilik sürecimin taçlandırılması adına oldukça gurur vericiydi.

Rüzgar, yağmur, güneş ışınları veya yer çekimi vb. doğa fenomenleri ile olan doğal deneyim beni etkiliyor. Aslında günlük yaşam deneyimimiz için sıradan olan, içinde yaşadığımız Dünya’nın fiziksel dinamiklerinin yapısını araştırdığımda ne kadar işlevsel ve kusursuz olduklarını düşünüyorum. Mesela rüzgar tam olarak ve sadece rüzgar olarak tüm cisimlerin etrafında esiyor. Buradan yola çıkarak insan olarak ruhsal, zihinsel oluşumuzu incelemeye çalışıyorum. Bazı anlarda salt bir düşünce veya eylem üzere olamıyoruz, zihnimizde birden çok karmaşık düşünce dolanabiliyor. Ya da birden çok karmaşık his içerisinde olabiliyoruz. Doğada ki diğer canlılar da bizden farklı olarak eylem anında oldukça odaklıdırlar; bir aslan av sırasında kusursuzca hamlesine odaklanır ve bir geyik kusursuzca kaçar.

Bireysel yaşamımda ve sanatsal çalışmalarımda doğadan ve kozmostan oldukça etkileniyorum. Base 2022 edisyonunda yer alan iki adet resmimde de roket imgesi görüyoruz. Roket, günümüzde hızla gelişen uzay çalışmaları ile belleğimize dahil olan çağdaş bir imge. Benim kompozisyonlarımda da farklı bir evren deneyimi olasılıklarını simgeliyor. Günümüzde, farklı bir gezegende yaşam ve sanal uzamda duyusal olarak deneyimlenecek olan ‘’meta-verse’’ üzerine süren çalışmalar söz konusu. Bunların yanı sıra günlük hayatta algıda ki değişimin de yaşanılan hayatı, evreni değiştireceği üzerine düşündüğüm bir imge olarak roket tasvirlerine yer veriyorum.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!

© 2020

Exit mobile version