Argonotlar ekibi adına herkese merhaba. Ülkenin ve dünyanın karmaşık gündemleri arasında kısa bir süre de olsa sanata odaklanmanızı sağlayacak yeni bültenimizle karşınızdayız. Bu sayıda uzun süredir üzerinde çalıştığımız Türkiye Çağdaş Sanatına Çoğul Bir Bakış araştırmamızı Odak bölümümüze aldık. Ayrıca bültenimizin sonunda küçük bir sürprizimiz de var.
Odak
Argonotlar ekibi olarak Türkiye çağdaş sanatının son 50 yıldaki üretimlerine, dönemlerine ve konu edindiği meselelere bugünden bakarak bir tartışma alanı açmak ve metin üretmek amacıyla yola çıktığımız çalışmamızla karşınızdayız.
60’ların sonunda temellerinin atıldığı, 70’lerle birlikte üretimlerin çoğalmaya başladığı, 80’lerde darbe sonrası pek çok disiplinde olduğu gibi kendi alanını yaratmakta zorlanan, 90’ların sonunda iklimini bulan, 2000’lerle birlikte çeperi ve trafiği genişleyen Türkiye çağdaş sanatına dair farklı okumalar sunmayı hedefleyen bu çalışmanın ilk adımı olan görsel sunumlar, aynı zamanda bir hareket noktası.
Çalışmamızın merkezinde yer alan bu grafik tabloya eşlik edecek uzun soluklu yazı dizisinin 50 yılı aşkın bir geçmişi olan Türkiye çağdaş sanat tarihinin farklı kesitlerini, dönüm noktalarını ve sorunlarını okumak için bir vesile olmasını umuyoruz.
Bir Argonotlar çalışması: Türkiye sanat tarihine çoğul bir bakış başlıklı içeriğimizde niyetimizi detaylıca anlattık. Ayrıca yazı içinde bulabileceğiniz iki grafik sizi Türkiye çağdaş sanatının son 50 yılına doğru bir yolculuğa çıkaracak. Çalışmaya eşlik edecek makaleler zaman içinde gelecek ve buradan paylaşacağım.
Eleştiri
NK24 yayını Faşizm, Totaliterlik ve Edebiyat başlıklı bir dosya hazırladı. Dosyada sanatçı Nazım Hikmet Richard Dikbaş’ın desenlerinden ve çeşitlemelerinden oluşan Yeter insan haklarından bahsedildiği başlıklı bir yazı da yer alıyor. Bu vesileyle iş insanı, sanat ve sivil toplum destekçisi Osman Kavala’nın 64’üncü yaş gününü de hapishanede geçirdiğini hatırlatalım.
Ufuk Yılmaz’ın 24 Ekim’e kadar devam edecek ilk kişisel sergisi üzerine küratörü Ezgi Bakçay’dan detaylı bir değerlendirme Argonotlar’da.
Gurur Birsin’in Mixer’de 23 Ekim’e kadar görülebilecek Zamanın Enkazı sergisini Caner Turan Artfulliving’e romantik dönemle karşılaştırarak değerlendirdi.
Sanatçı Elmas Deniz, İstanbul Bienali başta olmak üzere çeşitli platformlarda gördüğümüz sanatsal üretimleri üzerinden tatlı ve tuzlu sulara, kaybolan derelere, insan eliyle yer altına indirilen sulara değerek geçmişten bugüne ve muhtemel geleceğimize baktı. Kuşların son günü: Kayıp Sular, müsilaj yazısına bağlantıdan erişebilirsiniz.
Scott Reyburn The Art Newspaper’deki makalesinde “Gerçekten de öyle mi? Yoksa 21. yüzyılda hayal kurma ve kuşku duyma cesareti aşılayan beşeri bilimler diplomalarının maddi kazanç potansiyeline resmen ‘düşük değer’ biçen, verinin yön verdiği neoliberal ekonomilerde yüksek sanat formları, edebiyat ve kültürün diğer bileşenleri, tıpkı yüksek öğrenimin 7. yüzyıl Bizans imparatorluğunda gözden düştüğü gibi demode mi olacak?” diye sordu. Türkçesi İpek Yeğinsü çevirisiyle e-skop’ta.
Gündem
Queer ve feminist perspektifle yazılmış kitapları basma şiarıyla yeni bir yayınevi yola çıktı: Umami Kitap. Amerikan edebiyatının klasik isimlerinden Rita Mae Brown’un Yakut Orman’ı (Rubyfruit Jungle, 1973) Umami’nin ilk kitabı oldu. Kırk sekiz yıl sonra Türkçeye kazandırılan kitap vesilesiyle Brown’ın “Feminist sanatçıya bir manifesto” makalesini de Argonotlar Kütüphanesi’ne kazandırdık. Kitabın kapağını da Haziran ayında bütün kuşlar benim bahçeme gelir solo sergisini gördüğümüz sanatçı Şafak Şule Kemancı hazırladı.
Mişar art Çağdaş Sanat Konuşmalarından tanıdığımız Mehmet Ali Boran ilk solo sergisini Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde gerçekleştirdi. Zakkumun Kökü sergisinde zakkum ağacının mitolojideki anlamlarından kayyum atanan Kürt illerinin kentsel dönüşümü gibi konuşara değindi. Nazlı Pektaş’ın sanatçıyla gerçekleştirdiği söyleşi Argonotlar’da.
Genç sanatçılara alan açmak amacıyla yola çıkan BASE beşinci edisyonunu gerçekleştirdi. Argonotlar’dan Ozan Ünlükoç 11 sanatçıya çalışmalarını sordu.
Contemporary İstanbul sanat fuarı bu yıl 16’ıncı yılında ve Haliç’teki Tersane İstanbul’da. İstanbul’un yeni çekim merkezlerinden biri olması amaçlanan Haliç Tersanesi’ne dair eleştiriler şurada. Bu meseleye daha sonra detaylıca değineceğiz. Fuara gidersiniz, gitmezsiniz bilemem. Ancak İlhan Koman’ın eserlerinden küçük bir seçkinin yer aldığını hatırlatayım.
İsveç İstanbul Başkonsolosluğu tarafından kullanılan İsveç Sarayı 150 yaşında. Bu özel yıl vesilesiyle İsveçli besteci ve görsel sanatlar üzerine yoğunlaşan çalışmaları ile öne çıkan sanatçı Carl Michael von Hausswolff ve Türkiye’nin ses, müzik, mimari ve görsel sanatlar alanlarında önde gelen isimlerinden Cevdet Erek, Red Dream (for Gunnar Ekelöf) isimli özel bir ses ve ışık yerleştirmesi hazırladı. Haber için Art Unlimited’a, projeye göz atmak için şuraya bakabilirsiniz. http://www.reddream.se/
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 2021 Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödüllerini açıkladı. Ödül alanlar arasında kentin sorunlarını gündeme taşıyan önemli haberler yer alıyor.
Danimarkalı sanatçı Jens Haaning’in yeni eser üretmek için Kunsten Modern Sanat Müzesi’nden aldığı 85 bin Dolar’ı alıp boş çerçeve bırakarak kaçmasına dair haberleri görmüşsünüzdür. Sanatçıların yoksullaşmasına dair önemli bir jest olarak değerlendirilebilecek bu durum maalesef magazin haberlerinin gündemi oldu. Ancak ileride önemli tartışmalar doğurabileceğini düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
İlk ve önde gelen mimarlık tarihçilerimizden Doğan Kuban 91 yaşında hayatını kaybetti. Kuban’ın Osmanlı mimarlığı hakkındaki kitaplarını, İstanbul üzerine yazılarını saymaya kalksak bu bülteni doldurmak zorunda kalırız. Kuban’ı son dönemde özellikle İstanbul’un dönüşen çehresine dair son nefesine kadar sözünü söyleyen bir tarihçi olarak hatırlayacağız.
İşbirliği
Telemak Kitap, Dekameron öyküleri gibi pandemiden doğdu. Selim Karlıtekin tarafından pandemi döneminde yayın hayatına başlayan Telemak, Doğan Gürpınar’ın Türkiye’de Özel İsimlerin Tarihi gibi telif eserlerin yanı sıra Albert Memmi’nin Sömürgecinin Portresi, D.H. Lawrence’ın Kıyamet, Faruk Tabak’ın Solan Akdeniz gibi yazarların çeviri kitaplarını da yayınladı.
Telemak şimdi de Byung-Chul Han’ın Çakma: Çince Yapıbozum kitabıyla karşımızda. Şeffaflık Toplumu, Şiddetin Topolojisi gibi kitaplarıyla Türkçe okurun da yakından tanıdığı Han, bu kitabında “Uzakdoğu, özgünlük, köken veya özdeşlik gibi yapıbozum öncesi faktörlere aşina değildir. Uzakdoğu düşüncesi daha ziyade yapıbozumla başlar” diyor. Han, güncel sanat dünyasında da tartışılan bir isim, ArtReview’daki şu makaleye göz atabilirsiniz.
Telemak Kitap, bu e-postayı kitabı edinmek istediğini belirterek cevaplayan ilk 10 kişiye kitaptan birer kopya hediye edecek. Telemak Kitap’a yayın hayatında başarılar dileriz.