Gündem

Kültürel “böcekleşme” vs. Osman Kavala

Bir kara propaganda girişimi olarak TRT ekranlarında karşımıza çıkan Metamorfoz dizisi, kamu kanalından hak savunucusu Osman Kavala’yı hedef gösteriyor. Peki kimdir gerçek Osman Kavala, hafızaları tazeleyelim…

Osman Kavala Ani Harabelerinde

Gezi’den bu yana kültürel hayatı yasak, sansür, ambargo gibi ifade özgürlüğü ihlalleriyle çölleştirmek isteyen iktidarın, bu alanı ne kadar istediğini ve nasıl kullanacağını bir kez daha gösteren TRT dizisi Metamorfoz’un ilk bölümü seçimlerden hemen önce, 7 Mayıs’ta kanalın dijital yayını tabii’de yayınlandı. Dizi, kamuoyunda aldığı tepkilerden midir bilinmez, bir süre “beklemeye alındıktan” sonra 13 Temmuz itibariyle ikinci bölümüyle tekrar yayında. 

Tarafsız olması gereken ve kamu kaynaklarıyla yayın yapan TRT aracılığıyla, 2017 Kasım’ından bu yana tutuklu bulunan hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala’nın hayatını “başkalaştırarak” kara propagandaya dönüştüren bu hakikati bükme girişimine karşılık Osman Kavala’nın kim olduğunu, sivil toplum ve kültür sanat alanında yaptığı çalışmaları hatırlatmak ve hafızaları tazelemek istedik.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) itirazına rağmen cezaevinde bulunan, üstelik yargı süreci devam eden Kavala’yı ve yaşam hikâyesini “andıran” bir karakter etrafında şekillenen dizinin ilk bölümünde, zengin “fakat” solcu bir gencin 1980’li yıllarda babasının ölümünün ardından holdingin başına geçerek nasıl kapitalistleştiği ve “karanlık işlere” bulaştığı anlatılıyor. 

“Gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi bulunmamaktadır” uyarısının da yer almadığı Metamorfoz’un ilk sahnelerinden biri şöyle: Yıl 2013, iki gazeteci sabah ofiste günaydınlaşıp sohbet ediyor. Kadın akşam izlediği oyundan bahsederken erkek, “Şu sizin tweetlerle başkan devirdiğiniz oyun değil mi o?” diyor ve masaya Kafka’nın Metamorfoz kitabını koyuyor. Kadın kitabı bildiğini, bir adamın yatağından dev bir böcek olarak uyandığını söylüyor. Erkek uyanık, yapıştırıyor: “Ama gerçek metamorfoz bu değil, yani sabah uyanıp böceğe dönüşmüyorsun, ne oluyorsa her şey yavaş yavaş oluyor, zamanla…” diyor. O esnada uyanık gazetecinin gözüne masasına bırakılmış bir zarf ilişiyor, zarfta Teoman Bayramlı adlı kültür sanat hamisinin karanlık geçmişini, nasıl “böcekleştiğini” ortaya çıkaracak şifreli bir not yer alıyor ve olaylar gelişiyor.

Osman Kavala’nın avukatlarının dizi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu da belirttikten sonra diziye “katkıda” bulunan isimleri; yönetmen Murat Onbul’u, senaristler Mustafa Burak Doğu, İbrahim Ethem Arslan ve Tuba Kaya’yı, başrol oyuncusu Can Nergis’i, sivil toplum çalışmaları içinde özellikle kültür sanat alanında önemli çalışmalar yapmış Osman Kavala’nın diziyle ilgili açıklamasında kurduğu şu cümleyle birlikte tarihe not düşelim: “Beni şaşırtan ve bana üzüntü veren genç sanatçıların bu itibar suikastı projesinde yer almaktan rahatsızlık duymamaları…” 

Biz de 80’li yıllardan bu yana toplumsal barış kültürünün yerleşmesi için sivil toplum alanında sayısız çalışmaya imza atan Osman Kavala’nın itibarının çağdaş sanattan sinemaya, yayıncılıktan müziğe, kültürel diyalog ve kültürel miras meselelerine kültür sanat alanında yaptığı çalışmalarla yerli yerinde durduğunu hatırlatalım. 

Gerçek Osman Kavala kim, kültür sanat ve sivil toplum alanına katkıları neler?

Kavala’ya destek için hazırlanan Vardiya’dan
  • 1957 doğumlu Osman Kavala, Robert Kolejin ardından ODTÜ İşletme bölümüne girdi. Lisansını Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümünde tamamladı. New York’taki The New School for Social Research’e doktora için gittiği sırada babası Mehmet Kavala’nın ani ölümü sonrasında İstanbul’a döndü ve 1982 yılında Kavala Grubu şirketlerinin yönetimini üstlendi. 
  • 12 Eylül sonrasının baskıcı ortamında ülkenin demokratikleşme ve sivilleşmesine katkıda bulunmak amacıyla sivil toplum çalışmalarına yöneldi. 1983 yılında İletişim Yayınları’nın kurucuları arasında, 1985 yılında Nazar Büyüm ve Selahattin Beyazıt ile birlikte Ana Yayıncılık’ın kurucu ekibi içinde yer aldı. Aras Yayıncılık’ta yönetim kurulu üyeliği yaptı.
  • 1984 yılında Bilim Sanat Kültür Hizmetleri Kurumunun (BİLSAK) kurucuları arasında; 1990’lı yıllarda ise TEMA Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği ile Demokrasi ve Uzlaşma Merkezinin (DEMOS) kuruluşunda yer aldı. Türkiye Sinema ve Audiovisual Kültür Vakfı (TÜRSAK), Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD), Hafıza Merkezi, Tarih Vakfı gibi kurumların yönetim kurullarında bulundu. Uluslararası Af Örgütünün bağışçısı oldu.
  • 1999 depreminin ardından İzmit ve çevresinde önayak olduğu dayanışma faaliyetlerinden sonra aktif iş hayatını bıraktı ve sivil toplum alanında çalışmalara yöneldi. 2002 yılında bu alandaki çalışmalarını kültür sanat alanında yoğunlaştırarak Türkiye’de kültür ve sanatın üretimini, izlenmesini, paylaşımını çoğaltmak, yerel inisiyatifleri desteklemek, kültürel çeşitliliği ve hakları vurgulamak, işbirliklerini güçlendirmek amacıyla Anadolu Kültürü kurdu. Kurulduğundan bugüne Anadolu Kültür kapsamında yüzlerce sergi, atölye, seminer, söyleşi, tiyatro ve film gösterimi gerçekleşti, uluslararası ortak projeler hayata geçirildi.
  • Sanat ve sanatçıları iktidarların unuttuğu Anadolu kentlerine götürerek kültür sanatın gelişmesi ve izlenmesi için projeler üretti. Anadolu Kültürle aynı yıl açılan Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) 20 yılı aşkın süredir Diyarbakır ve çevre kentlerdeki yerel inisiyatiflerin desteklenmesine yönelik çok ortaklı programlar yürütüyor; edebiyat, fotoğraf ve sinema ağırlıklı projelere destek veriyor.
  • 2004 yılında Kars Belediyesinin bölgede kültürel işbirliği kurmak amacıyla düzenlediği Kafkas Kültürleri Festivali’ni desteklemeye başlayan Anadolu Kültür, 2005 yılında ise Kars Sanat Merkezi’ni (KSM) kurdu. Sadece Kars için değil Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan için kültürel bir iletişim ve etkinlik alanı olan KSM, 2009 yılına kadar hizmet verdi. KSM onlarca sergi, söyleşi, atölye ve dinletiye ev sahipliği yaptı.
  • Gölcük, Düzce, Bingöl, Van… Osman Kavala depremin vurduğu şehirlerde yardım çalışmalarından kültürel faaliyetlere pek çok çalışma yürüttü. Anadolu Kültür kapsamında özellikle çocuklar ve travma konusunda çeşitli etkinlikler organize etti. Diyarbakır Sur’da çocuklarla, Afyon’da yetiştirme yurdu yapımı için gençlerle, Kocaeli’nde sokakta çalışan çocukların okula dönmesi için, Bandırma ve Kars hapishanelerinde mahpuslara yönelik kültürel etkinlikler düzenledi.
  • Osman Kavala, Avrupa ile Türkiye arasındaki yaratıcı diyaloğun büyük kentler dışında da teşvik edilmesini hedefleyen ve İzmir, Diyarbakır, Gaziantep’te kültür sanat altyapısını desteklemek üzere; toplumsal fayda ve sürdürülebilirlik öncelikleriyle yola çıkan Kültür İçin Alanın kuruluşunda rol aldı.
  • Ailesinden kalan Tophane’deki eski Tütün Deposu’nu 9. İstanbul Bienali’nin kullanımına açarak 2005 yılında yeni bir sanat mekânının yolculuğunu başlattı. Anadolu Kültüre bağlı olarak açılan Depo, 2008 yılından bu yana İstanbul kültür sanat ortamında ticari olmayan, eleştirel seslere açık, bağımsız bir sanat mekânı olarak hizmet vermeye devam ediyor. Geçen yıl 20. yılını geride bırakan kurum, tüm çalışmalarını dijital bir yayında bir araya getirerek kapsamlı bir envanter de ortaya koydu.
  • “Gerçeklik Bitti”, “Torunlar”, “Dildilian Kardeşlerin Objektifinden”, “Yalnızlık ve Suya Dair”, “İsim Şehir Bitki Hayvan”, “Paylaşılan Kutsal Mekânlar”, “Açık Şehir”, “Ateşin Düştüğü Yer”, “Hafiflemeye Dair”, “Fikirler Suça Dönüşünce”, “Havaya Karışan”, “Seyir”, “Mührü Kırmak”, “Bitmek Tükenmez Dönüşe Geçtiler”, “Gene Aynı Senaryo”, “Dikenden Sığınak”, “Olağan Zamanın Dışında”, “Bütün Kuşlar Benim Bahçeme Gelir”, “Boşluk ve Kaide”, “Meleklerin Payı”, “Luys i Luso: Ermeni Müziği İçinde Sinematik Bir Yolculuk”, “NarPhotos – Mekân: Suriyeli Mültecilerin Hikâyeleri”, “Uzayda bir Elektrik Hasıl Oldu: 1960’larda Müzikli Türkiye”, “Hafızayı Harekete Geçirmek: Kadınların Tanıklığı”, “Taşın Şiiri Ani”, “Kadın Arşivlerinden Yansıyanlar”, “20 Dolar 20 Kilo”, “Bir Daha Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür” Depo’da açılan sergilerden yalnızca bazıları…
  • 2010’a gelindiğinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kabulüne ilişkin müzakere sürecinin hazırlıkları sürerken Anadolu Kültür, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine katkı çerçevesinde İstanbul dışındaki kentlerin kültürel ortamına destek sağlamak, Avrupa’yla aralarında kültür köprüleri kurmak amacıyla TANDEM programını yürütmeye başladı. Program, Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında kültür yöneticilerine yönelik uzun vadeli işbirliklerini destekliyor.
  • Ön plana çıkmadan sayısız kültür ve sanat projesinin hayata geçmesinde payı olan Osman Kavala, !f Istanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, Documentarist İstanbul Film Günleri, Hangi İnsan Hakları Film Festivali gibi bağımsız festivallerin de hayata geçmesine katkıda bulundu. Fatih Akın, Emin Alper, Hüseyin Karabey, Didem Pekün, Zeynep Dadak, Özkan Küçük, Taylan Mintaş, Fatih Pınar, Ali Kemal Çınar, Veysi Altay, Azra Deniz Okyay’ın da aralarında olduğu pek çok sinemacının filmine hem bireysel küçük hibe destekleri verdi hem de Anadolu Kültür çatısı altında 2015-2019 yılları arasında !f İstanbul ortaklığıyla bağımsız sinema üretiminin gelişmesine Yeni Film Fonu’yla destek sundu. Yeni Film Fonu’yla her yıl 30 film projesinin hayata geçmesine katkıda bulunuldu.
  • Ermeni asıllı Fransız yönetmen Serge Avédikian’ın 2009 yılında sahneye koyduğu Gérard Torikian’ın Ermeni Konseri ya da Türk Atasözü adlı oyununun Diyarbakır ve İstanbul’da sahnelenmesine destek oldu. 1910 yılında hükümetin emriyle İstanbul’daki on binlerce sokak köpeğinin Hayırsızada’ya ölüme gönderilmesini anlatan Chienne d’histoire (Barking Island, 2010) adlı kısa metraj animasyon filmiyle Cannes Film Festivali’nde kısa film dalında Altın Palmiye ödülünü kazanan yönetmenin hem bu filminin hem de İstanbul’daki sokak köpeklerini konu alan televizyon için hazırladığı Histoire de chiens (Köpek Hikâyeleri) adlı belgeselinin ortak yapımcılarından biri de Osman Kavala’ydı. 
  • İtalya’daki Accademia d’Arte Lirica Müzik Akademisi’ni kazanan Kürt opera sanatçısı Pervin Chakar’ın burs arayışı sırasında tanıştığı Kavala, sanatçının eğitimine katkıda bulundu. Dünyanın belli başlı operalarında sahneye çıkan ve pek çok uluslararası ödülün sahibi olan Pervin Chakar 2019’da Berlin, Diyarbakır ve İstanbul’da gerçekleştirilen Gomidas 150 Yaşında başlıklı konser kapsamında bir Gomidas derlemesini Kavala için seslendirdi.  
Gomidas 150 yaşında konserinden
  • 2009 yılında “İnsan Neyle Yaşar?” başlığı altında gerçekleşen 11. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen WHW kolektifi, bienal sürecinde İstanbul’daki sanat ortamı ve çeşitli sanat yapılarıyla Osman Kavala aracılığıyla bağlantı kurdu. O yıl bienalin kullandığı mekânlardan biri de Depo oldu. WHW kolektifinden Sabina Sabolović, Kavala’nın tutukluluğunun bininci gününde, dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 18 kişinin onunla tanışıklıklarını ve hatıralarını aktardığı yayına katılarak Osman Kavala’ya destek verdi. 
  • Sibel Horada, 2018’de Depo’da açtığı “Bir İç Mekân Bahçesi” adlı sergide bir toprak ekosistemi oluşturarak kompostla gübreye dönüştürdüğü atıklarla, duvara kelepçelenmiş kavanozlar içinde umutsuz koşullara rağmen kök salan ve yeşeren bitkiler “üretti”. Horada, sergiyi kurgularken hücresinde sarımsak ve turp filizlendiren Kavala’nın kültürel çeşitliliği desteklemeye olan inancından ilham aldığını söyledi. 
  • Anadolu Kültürün zor yaşam koşullarına sahip çocuklara yönelik çalışmaları arasında 2011 Van depreminden sonra çocuklarla yapılan fotoğraf atölyesi, Ezidi mülteci çocuklara yönelik eğitici çalışmalar ve Suriyeli mülteci çocuklar için hazırlanan çift dilli kitaplar öne çıkıyor.
  • Kurumun sivil toplum arasında bölgesel işbirliği, anlayış ve barış kültürünü geliştirme kapsamında yürütüp desteklediği farklı çalışmalardan bazıları şöyle: Ermenistan-Türkiye Gençlik Senfoni Orkestrası, Ermenistan ve Türkiye’den gençleri sözlü tarih çalışması kapsamında biraraya getiren “Birbirimizle Konuşmak” projesi, Türkiye-Ermenistan Sinema Platformu, “Gomidas 140 Yaşında”, “Gomidas 150 Yaşında” ve “In Memoriam” konserleri.
  • 2015’te Taksim’de gerçekleştirilecek olan 1915’in 100. yıldönümü anmaları için Osman Kavala, Project 2015 ekibiyle birlikte Hale Tenger’den kamusal anma ritüelinde yer alacak bir eser üretmesini istedi. Tenger’in deyimiyle “anıtı olmayan bir sanat eseri ve sivil bir hatırlatıcı olarak ortaya çıkan” Dilek Ağacı Depo’da ve Ankara Cer Modern’de gösterilen “Paylaşılan Kutsal Mekânlar” adlı sergide de yer aldı. İlk olarak Marsilya’da açılan serginin 2019 yılında İstanbul’a gelmesini sağlayan Kavala, sergi açıldığında tutukluydu.
Hale Tenger, Dilek Ağacı, 2015
  • Osman Kavala’nın üzerinde çalıştığı diğer bir alan ise kültürel miras. Kuruluşuna katkıda bulunduğu Kültürel Mirası Koruma Derneği; tahrip edilmiş ve geleceği tehlikede olan taşınır veya taşınmaz kültürel varlıkların korunması, aslına uygun bir şekilde restore edilmesi için alan araştırmaları yürütüp raporlar yayınlıyor. Bu çalışmalardan biri de Kars’taki Ani Harabeleri üzerine. 2011 yılında Kavala öncülüğünde uzmanların katılımıyla düzenlenen atölyeler ve saha çalışmalarıyla Ani’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine katılmasına katkıda bulunan Kavala, çabalarından dolayı bireysel kategoride Avrupa Arkeoloji Miras Ödülü’ne değer görüldü. Osman Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültürün geliştirdiği ve Ani Arkeolojik Alanı’nı tüm boyutlarıyla tanıtan mobil uygulama geçtiğimiz aylarda kullanıma açıldı. Osman Kavala, mobil uygulama fikrini Silivri Cezaevi’nde geliştirdi.
Dostlarının Kavala’nın doğum günü için hazırladığı kitap
  • Belgesel, sinema, tiyatro, dans, çağdaş sanat ve edebiyat dünyasından kültür sanat üreticileri, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve yaklaşık altı yıldır cezaevinde olan Osman Kavala’ya destek vermek için çeşitli etkinliklerle ve cezaevi ziyaretleriyle bir araya gelmeye devam ediyor. Sanatçılar Osman Kavala’yla dayanışmak için tutukluluğunun 100. gününde İstanbul Depo ve Berlin Apartman Projesi’nde dört gün boyunca süren “vardiyalı açık atölye” kapsamında kolektif bir üretim gerçekleştirdiler. Kavala’nın cezaevindeki ikinci doğum gününde lise ve üniversite döneminden arkadaşlarının, sanatçıların, yazarların ve sivil toplum kuruluşlarından isimlerin yazdığı mektuplar, makaleler, şiirler, resimler, fotoğraflar ve kolajların yer aldığı bir kitap hazırlandı. Osman Kavala’nın serbest bırakılması için toplanan ve basın açıklamaları da yapan kültür sanat üreticileri, aynı zamanda sosyal medyadan çeşitli video, fotoğraf ve görsellerle kampanyalar yürütmeyi sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!

© 2020

Exit mobile version