Gündem

Ritim, titreşimsel kuvvet ve hareketli görüntülerin etrafındaki zombiler

Protodispatch yazı dizisinin bu bölümünde yazar/sanatçı Kridpuj Dhansandors, sanatçı/film yapımcısı Apichatpong Weerasethakul’un Motion Pictures (Hareketli Görüntüler) adlı enstalasyonu aracılığıyla Tayland’daki politik travmalarla iç içe geçmiş ekolojik güvencesizliği sorguluyor.

Ok Bab Nai Jai (Zihinde Tasarlamak) veya Blue Encore, Motion Pictures, Apichatpong Weerasethakul, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. Tayland Bienali'nin izniyle

Titreşimsel kuvvetler ve döngüsel ritimler, sedimentin hafızası sayesinde Himalayalar’dan Tayland’ın Chiang Saen bölgesine kadar ilerliyor. Yer kabuğu ve efsanevi, yılansı yaratıklar olan Nagalar, resmi Budizm’in ortaya çıkışından ve Siyam devletinin bu kuzey krallığını kontrol etmeye çalışmasından önceki bir zamanda, eski bir krallığın arkeolojik cesetleri arasında hareket ediyor. Sanatçı ve film yapımcısı Apichatpong Weerasethakul’un bir enstalasyonu olan Motion Pictures, derme çatma bir Antroposen’in politik travmalarıyla iç içe geçen ekolojik güvencesizliği sorgulayarak zombileri yeniden uyandıran bir ritüel.

Ayrışmadan kaynaklanan sediment yolları ve hafızaları

Karların erimesi ve üst Himalayaların ayrışması sonucu oluşan sedimentler, Tibet platosu, Çin, Burma ve Laos’tan Tayland’ın Altın Üçgen bölgesindeki Chiang Saen bölgesine ulaşana kadar akmaktadır. Chiang Saen’deki sediment akış hızı yılda yaklaşık 58.4 milyon tondur. Jeologların 2008 yılında yaptığı kazılara göre Mekong Nehri yer kabuğundaki faylar tarafından oluşturulmuştur. Nehirdeki sedimentin en üst katmanlarında 1.7 milyon yıllık bazalt akıntıları bulunmuştur, bu da Neolitik döneme ait kanıtlardır. Nehirden dolayı aşınmış şehir surları şeklinde, on dördüncü yüzyıl Lan Na Krallığı’ndan kalma eserler keşfedilmiştir.

Partikül Madde 2.5 tozu içerisindeki Altın Üçgen (Golden Triangle), Chiang Rai Eyaleti, Chiang Saen Bölgesi. Kridpuj Dhansandors’un izniyle

Mae Chan Fayı boyunca gerçekleşen hareket ve tektonik faaliyetler Chiang Saen taşkın yatağının sürekli genişlemesine neden olmaktadır. 1992’de Yunnan Eyaletinde Manwan Barajı’nın inşası, daha az taşkın da dahil olmak üzere sediment akışı ve nehir morfolojisi üzerinde bir etkiye sahip olmuştur. Mevsimsel taşkınların ve sediment akışlarının ritimleri, nehir yaşantısı, taşkın yatakları, balık göçü ve mineral dağılımı için gerekli doğal süreçlerdir.

Harita, Chiang Saen taşkın yatağının ana yerlerini ve jeomorfolojisini ayrıntılı olarak göstermektedir (Wood vd. 2008), Wiang Nong Lom haritanın güneybatısında ve Mae Chan fayının yakınındadır.

Baraj inşasından kaynaklanan etkiler arasında mevsimsel taşkınlara bağlı olarak sulak alanların bozulması da yer almaktadır. Mae Sai havzasının güney kesiminde önemli bir sulak alan olan Wiang Nong Lom, Lan Na tarihinin efsanevi döneminde Yo Nok Nakhon krallığının tarihsel olarak yer aldığı Mae Chan fayının hareketiyle oluşmuştur. Wiang Nong Lom’da, MS 460 yılında meydana gelen bir deprem nedeniyle yıkılan Yo Nok Nakhon krallığının varlığını gösteren herhangi bir arkeolojik kanıt bulunamamıştır.

Wiang Nong Lom’daki sedimentin çoğu, insanların yaklaşık 10.000 yıl önce hareket etmeye başladığı Neolitik çağın başlangıcı olan Holosen dönemine kadar uzanmaktadır. Doğal sedimantasyon insan teknolojisiyle birleşerek Tayland’ın Mae Chan ve Chiang Saen bölgelerindeki sulak alanların belirgin bir şekilde bozulmasına yol açtı. Yatırımcıların arazi edinmesi, göçe ve tarım dışı işler için rekabete yol açan önemli bir faktördür. Sediment taşıma rotaları, insanlar ve ekosistem arasındaki etkileşimlerin yıkıcı bir parçası olan aşırı kalkınma ve büyük nüfus göçlerindeki radikal değişimlere tepki vermektedir.

Nagaların hareketi ve onun hareketsiz kalmasını sağlayan kontrol

Tıpkı yeryüzü gibi, Wiang Nong Lom’un hikayesi de Budizm öncesi Naga (cehennemde yaşayan yarı insan, yarı yılan varlıklardan oluşan yarı ilahi bir ırk) inancıyla bağlantılı olarak, bu taşkın yataklarındaki insanların günlük yaşamlarına dokunmuştur. Phraya Mangrai döneminin başlangıcından önce Yo Nok Nakhon’u yöneten etik dışı kral Phaya Chai Chana, halkına (mitolojik olarak Nagaların çocuklarını temsil eden) beyaz yılanbalığını öldürmelerini emretmiş ve bu da krallığının çöküşüne neden olmuştur. Kralın fermanını takiben köylüler beyaz yılan balıklarını/Nagaların çocuklarını yakalayıp yemeleri için halka dağıtmış ve Nagaların büyük gazabına uğramışlardır.

Nehirde yaşayan Nagala da yağmuru etkiler. Nagaların hareketleri akarsu nedeniyle oluşan görünüm, depremler ve sellerle ilişkilidir. Chiang Saen’deki topluluk duygusu birçok insan kendilerini Nagaların torunları olarak görmesi üzerinden şekillenmiştir. Nagalar ekolojik değişim, siyasi güç ve ekonomik büyüme ağındaki aktörler olarak kabul edilir.

Büyük tapınak Wat Pa Mak Noh, on dördüncü yüzyıldan önce geleneksel olmayan Budist fikirlerle inşa edilmiştir. Sonraları Chiang Saen’de görülen ve devlet destekli Budizm’den etkilenen daha klasik planlardan ayrılan Wat Pa Mak Noh’un şapeli Wiang Nong Lom bölgesine bakmaktadır. Stupa, yerel halkın Naga aleminin girişinin var olduğuna inandığı noktaya inşa edilmiştir. Buna karşın, daha sonra inşa edilen Wat Pa Sak’ta şapel ve ana Buda görüntüsü doğuya bakmaktadır. Mitolojik söylemler ve erken dönem inanç sistemleri, bilinmeyen ile insanların toprakla saygılı bir şekilde yaşama arzusunu bir araya getirmektedir.

Ancak Nagalar tarih boyunca Kuzey Budizmi ile sorunsuz bir şekilde bir arada yaşamışlardır. Wat Pa Sak’ın yaratılmasında pek çok kültürün bir araya gelmesi söz konusudur. Hinduizm ve Budizm, Himalayalar’da yaşayan Shiva’nın vücut bulmuş halleri olarak Dharmaraja ve Devaraja kavramlarını etkilemiştir. Ayrıca, özellikle on dördüncü yüzyıldan önce, Chiang Saen bölgesindeki modern öncesi topluluklar veya erken devletler, birçok tarih öncesi Güneydoğu Asya topluluğunda bulunan dağıtılmış güç sistemleriyle tutarlı bir biçimde, sosyal etkileşim için sabit olmayan sıralama biçimleri sergilemişlerdir. On dördüncü yüzyıldan sonra inşa edilen tapınaklar, rahipler ve rahip olmayanlar için net mekân ayrımları da dâhil olmak üzere daha hiyerarşik bir yapıda olsa da yatay unsurlar varlığını sürdürmüştür.

Budizm’in animizmle bir arada var olması durumu, 1965 yılında Chiang Rai, Mae Sai Bölgesi’nde doğan Kruba Bunchum’un anlayışında olduğu gibi, geleneksel olmayan Budizm’de kendine yer bulabilmektedir. Bunchum; Shan, Lue, Lahu ve Wa etnik gruplarının yanı sıra Tayland orta sınıfı ve Burma Ordusu’nun inançlarını da etkilemiştir. Etnik gruplar Kruba Bunchum’u mitolojik inançlarına dahil ederek onu Shan halkının kurtarıcısı ya da Lahu inancının G’ui sha’sı olarak konumlandırmıştır. Bu durum, yirminci yüzyılın başlarında kuzey bölgesinde Budizm’i kontrol etmeye çalışan Theravada Budizmi ile çatışarak, Siyam devletinin kontrolüne meydan okuyan ve erdem sahibi olmak için dini yapılar inşa etme yöntemini kullanan binyılcılık inancına yol açmıştır. Örneğin, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Chao Upparat Khamtui’nin yerel liderleri tapınak inşası konusunda Siyam valisiyle rekabete girmiştir. O dönemki liderler Wat Phra Singh’i yenilerken, Siyam valisi Wat Chanthalok Klang Wiang’ı yenilemiş ve Chiang Saen’deki önemli Buda heykellerini yağmalayarak gerçek yerel liderlerin meşruiyetini yok etmişti.

Buda heykelleri replikalarının ritmi

Motion Pictures (2023), sanatçı Apichatpong Weerasethakul’un Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023’te yer alan bir enstalasyonudur. Enstalasyon, Kurulum, çift projeksiyonlu bir videonun (Solarium [Hayalet Gösterim Odası] A ve B Kısmı isimli), Noppanan Thannaree ve Amnart Kankunthod’un resimleriyle basılmış ve ileri geri kayan kumaşların, holografik bir filmin ve kısmen altın rengine boyanmış bir Buda heykelinin bulunduğu eski bir okul binasındaki iki odadan oluşuyor. “Bu sahneler arasında Tayland halk operasının fonu, perdeleri ve sinema salonundaki beyaz perdenin yanı sıra projektörler, iki ya da üç boyut üzerinden ışık ve gölge uygulamaları yer alıyor. Bu unsurlar sınıf alanında kolaj, yama ve katmanlar halinde birleşerek zamanın, karanlığın, politikanın ve hayallerin tüketimini temsil ediyor.”

Blue Encore, Hareketli İmgeler, Apichatpong Weerasethakul, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. Video: Kick the Machine, Tayland Bienali’nin izniyle

Apichatpong’un Motion Pictures’ı, vermek istediği mesajları, Ban Mae Ma Okul binasının titreşimleri, Mae Chan fayı ile sulak alanlardaki ve nehirlerdeki sedimentin ritmik hareketi, Nagalar ve yerinden edilmiş işçiler aracılığıyla bütünlüklü bir koreografiye döküyor. Tüm bu hareketlilik durağan olanı reddediyor. Zombi ve Buda imgeleri, kaosa düzen getiren ve bedensel güçleri kozmik olanlarla birleştiren ritmik bir düzenin nakaratı oluyor. Sonsuz döngülerde yeniden üretilen temsiller, bu sayede sabit kimliklere karşı dönüşüm ve direniş için mekânsal ve zamansal bir potansiyel sunuyor. Aynı zamanda, ritüellerin, toplumsal normların ve güç yapılarının bilinçsiz bir şekilde tekrarlanması ideolojiyi güçlendirebilir ve sorgulanamaz bir gerçeklik duygusu yaratabilir. Tekrar, bir mükemmellik ve hiyerarşi arayışı değildir, aksine sıradan günlük rutinlerde tekrarlanan davranışın hem birey hem de toplum için bir bakım ritüeli haline gelebileceğini öne sürer.

Güneydoğu Asya üzerinde fiziksel olarak yeri değiştirilmiş olan Phra Phuttha Sihing ve Zümrüt Buda (sonuncusu Mueang Chiang Rai bölgesindeki Wat Pa Ya’da keşfedilmiştir) heykelleri, içerisinde yaşayan yüce hayaletler olduğuna dair inanç nedeniyle siyaseten sahip olduğu rolünü pekiştirerek Buda resim ve heykellerinin sahiplerine güç, zenginlik ve koruma sağlamıştır. Zümrüt Buda’nın kutsal gücü monarşinin, ordunun ve Theravada Budist kurumlarının gücünü pekiştirmek için kullanılmıştır. Örneğin Phraya Chakri (I. Rama) 1778’de Zümrüt Buda’yı Vientiane’den çalıp Wat Arun Ratchawararam’a götürmüştür. Bunu takiben, Maha Sura Singhanat (Kral I. Rama’nın kuzeni) Chiang Mai zaferinden sonra 1795 yılında Phra Phuttha Sihing’i yağmalayarak Phutthaisawan Taht Salonu’na götürmüştür. Hangi Phra Phuttha Sihing’in orijinal olduğu konusunda bazı tartışmalar olsa da, şu anda üç farklı heykelin gerçekliğini destekleyen tarihi kanıtlar bulunmaktadır.

Buda resimlerini yeniden üretmek Samakki ve Barami yaratmanın bir parçasıdır. Örneğin, Buda Vimokkha 1985 yılında Luang Pu Ngon (Kruba Bunchum’un hocasıdır ve Kruba Sriwichai’den esinlenmiştir) tarafından yaratılmıştır. Yaratıldıktan sonra 200.000’den fazla kopyası ülke genelindeki okullara gönderilmiş ve muska şeklindeki versiyonu da kuzey bölgesinde komünizmi yaymak için kullanılan en büyük ve en önemli üssün merkezi olan Phu Hin Rong Kla üssünde ve diğer pek çok yerde görev yapan askerlere verilmiştir. Chiang Rai, Chiang Saen bölgesindeki Ban Mae Ma Okulu’ndaki bir Naga kaidesi üzerine İki Buda Wimokkha heykeli yerleştirilmiştir. Weerasethakul’un Motion Pictures’ında yeşil binanın önüne yerleştirilen Buda Vimokkha, biri doğuya diğeri batıya bakacak şekilde, hangisinin daha önce orada olduğunu ve hangisinin yeni yerleştirildiğini söylemeyi imkansız hale getirerek ziyaretçilere meydan okuyor.

Buddha Vimokkha (doğuya bakan), Motion Pictures, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. Kridpuj Dhansandors’un izniyle

Ban Mae Ma Okulu 1960 yılında, Kuzey ve Kuzeydoğu’nun komünizmin yuvası olduğu Soğuk Savaş döneminde inşa edilmiştir. Buna karşılık, Theravada Budist Sangha sistemi, ulusal kimlik yaratmak ve komünizme direnmek için bir devlet aygıtı olarak kullanılmıştır. Ban Mae Ma Okulu, Akha halkının evi olan Doi Sa Ngo’dan çok uzakta değildir. 1950’lerdeki büyük afyon ticaretine dahil olan etnik gruplar, hükümet ve Çinli Kuomintang askeri grubu tarafından bazı menfaatler karşılığında desteklendiler. Afyonun popülaritesi, amfetamin kullanımının artması nedeniyle 1990’ların sonlarına doğru giderek azaldı.

Ancak Soğuk Savaş sırasında kuzey sınır bölgesi, güney Çin’deki komünistler için özerk bir bölge olması nedeniyle Tayland hükümetini endişelendirmiş ve Sınır Devriye Polisi’nin kurulmasında ABD hükümetiyle işbirliğine yol açmıştır. “Chao Khao”nun (tepe kabileleri) eğitimsiz olduğu ve eğitim ve kamu sağlık sistemleri aracılığıyla Tayland devletinin hiyerarşik gücünü koruma ihtiyacı konusunda yardıma ihtiyaç duyduğu söylemiyle birlikte, 1960’larda afyonun suç sayılması, komünizme karşı mücadeleye katılacak etnik bir silahlı güç oluşturulması ve etnik grupların yeniden yerleştirilmesi yoluyla Taylandlılaştırma yoğunlaştı.

Ban Mae Ma Okulu, 2007 yılında öğrenci sayısının az olması nedeniyle kapatıldı ve bu durum öğrencilerin alt bölge okuluna nakledilmesine neden oldu. Son yıllarda okul, her perşembe rahipler için Budist çalışma oturumlarına ev sahipliği yapmak için kullanılıyor.

Ok Bab Nai Jai (Zihinde Tasarlamak) veya Blue Encore, Motion Pictures, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. GroundControlTH’in izniyle

Mükerrer cesetler ve büyü ritüeli

Motion Pictures (2023) aynı zamanda Chiang Rai ormanını, mavi ağacı ve sürücünün arkasından görünen hiçbir yer yolunu gösteren bir grup manzara resmi olan Ok Bab Nai Jai (Zihinde Tasarlamak) veya Blue Encore’u da içeriyor. Chiang Rai’li sanatçılar Noppanan Thannaree ve Amnart Kankunthod’a ait üç resim taranarak Tayland halk tiyatrosu fonlarını andıran hareketli perdelere basıldı. Bu perdenin arkasında sanat dersinin yazılı olduğu bir beyaz tahta yer alıyor: ilk adım “Zihinde tasarlamak” ve son adım “Öncekinden daha iyi olmak için pratiği tekrarlamak.”

Bitişik odada, 1981 tarihli Noppol Gomarachun filmi Phi Ta Bo’nun tekrarı olan, döngülü bir videonun olduğu A Kısmı (Hayalet Gösterim Odası) yer alıyor. Apichatpong’un işleri, zombi durumuna benzer şekilde izleyicilerin hipnotik transını somutlaştırmıştır.  Bunu yaparken, hem gerçeklikten kaçmanın hem de uzun zamandır emperyalizm tarihiyle ilişkilendirilen bir ifade biçimi olarak Antroposen’i anlamanın bir yolu olarak huzurlu estetiği gözlemleme potansiyeli sunar ve insanlar ile zombiler arasındaki ikiliği ortadan kaldırır. Dolayısıyla ceset gücü, insan kaybının ya da toplumsal eleştirinin bir sembolü olmaktan çok daha fazlasıdır.

Solarium (Phi Ta Bo), A Kısmı (Hayalet Gösterim Odası), Motion Pictures, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. GroundControlTH’in izniyle

Solarium, A Kısmı (Hayalet Gösterim Odası)’na girdiğimizde, oturup izlemek için bir sandalye ve fantastik gerilim filmi Cemetery of Splendour ‘da (2015) Jen Teyze karakterinin gecenin bir yarısı terk edilmiş bir sınıfa girdiği sahneyi anımsatan örümcek ağlarıyla kaplı eski bir masa buluyoruz. Hadım edilmiş ya da iktidarsız hale getirilmiş fallik benzeri bir yaratığı temsil etmektedir. Böylece genç ve yaşlı bir kadın olmak, ya da sakat bacağı nedeniyle insan ve makine olmak arasında gidip gelen bir haldedir; kendisini uykulu ve halsiz kılan egemen ataerkillik nedeniyle liminal bir parasomninin esiri olmuştur. Uyku hastalığına yakalanan askerlerin bakımı için hastaneye dönüştürülen bir okulda ve çocukluğunun geçtiği okulun etrafındaki antik krallığın hükümet tarafından kazılması projesi arasında adeta bir zombi gibidir.

Solarium, B Kısmı (Işık Projeksiyon Odası), Motion Pictures, Tayland Bienali, Chiang Rai, 2023. Görsel Kridpuj Dhansandors’un izniyle

Çift camlı perdenin arkasında, oturacak sandalyelerin ve de ses efektlerinin olmadığı, ancak okul binasının titreşiminden sanki perde arkasında fantazmagorik bir halk draması izliyormuşuz gibi hissettiğimiz bir ışık projeksiyon odası var. Bu odada, holografik film nedeniyle görüntünün net olduğu Solarium, A Kısmı (Hayalet Gösterim Odası)’nın aksine, kırılan görüntüyü iki katman halinde üst üste bindirilmiş olarak görüyoruz. Çift görüş, dalgaların bir ortamdan diğerine geçerken bükülmesini ifade eden kırılmayı sorgulatmaktadır. Söz konusu bükülme, klasik fizik prensipleriyle açıklanabilen dalganın hızındaki değişimin bir sonucudur.

Karen Barad, Meeting the Universe Halfway: Quantum Physics and the Entanglement of Matter and Meaning [Orta Yerde Evrenle Karşılaşmak: Kuantum Fiziği ve Madde ile Anlamın Dolanıklığı] (2007) adlı kitabında, dalgaların bir engelle karşılaştıklarında veya bir açıklıktan geçtiklerinde bükülmesi veya yayılması sonucu holografide üç boyutlu görüntüler oluşturan kırınımın ışığı bir etmen olarak ortaya çıkardığını ileri sürer. Bilgi yaratımı etkileşimlerden ve farklılıklardan gelir ve hakikatin keşfedilmeyi bekleyen pasif bir varlık olduğu fikrine karşı çıkar.

Klasik fizik (örneğin kırılma) ve kuantum mekaniği (örneğin kırınım) arasındaki bu çatışma, sınırların keskin olmadığı, aksine bulanık ve sürekli değişen Öklid dışı bir alan topolojisi yaratır. Bu alan, aynadaki yansımayla zıttır, gerçeklikle karşılaştırmaya çalışan, özgünlük ve orijinalliğe takıntılı bir metodolojidir. On sekizinci yüzyıl civarında Antroposen’i Holosen döneminden ayıran ve ardından insanların kolonileşmeye başladığı bir insanlık mirasıdır.

Hologramlar, bilginin bir dalga örüntüsü halinde katlanması süreciyle yaratılır ve bu örüntü daha sonra orijinal görüntüyü ortaya çıkarmak üzere açılabilir. Bu sürekli olarak devam eden süreç, dinamik bir katlanma ve açılma döngüsünü ortaya çıkarır ve malzemelerin birbirine bağlılığı, dünya ile etkileşimlerinden ortaya çıkar. Bu devinimler, şeylerin ayrı ve bağımsız varlıklar olarak var olduğu algısına meydan okur. Aciz ve titrek bedenlerimiz yıkılmakta olan okul binaları, zombiler, Buda heykelleri, Naga ve nehirdeki sedimentle etkileşime girer. Motion Pictures, şeylerin muğlak alanını konumlandırır, verili olan dünyaya meydan okur ve Güneydoğu Asya anakarasında ulus-devlet sınırları boyunca gelişigüzel bir şekilde yayılan yeni sömürge rejimlerinden etkilenen bedenin mekanik Theravada alışkanlıklarından kurtuluşunun kristalize bir zamanını oluşturur. Apichatpong’un kakofonik ve görsel pratikleri bizi insanlık dışı birlikteliklerdeki karşılıklı bağımlılık ethosunu düşünmeye davet ediyor.


Çeviri: Erdem Gürsu

Protocinema’nın dijital yayını PROTODISPATCH, sanatçıların kıtalararası kaygıları ele aldığı, kişisel bakış açılarını içeren deneme serilerinden oluşuyor. İngilizce dilinde yayınlanan denemeler Protocinema işbirliğiyle Türkçe olarak Argonotlar’da kendine yer bularak bu küresel kaygıların Türkiye sanat ortamında da tartışılmasına alan açacak. Protodispatch’in diğer yayın partnerleri, New York’tan Artnet.com ve Bangkok’dan GroundControlth.com

İlginizi Çekebilir

Kütüphane

Kun Art Space koordinatörlüğünde Adana Seyhan Çırçır Sanat Merkezi'nde gerçekleşen Toprağın Teni sergisinin küratör metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Eleştiri

Umut Azad Akkel'in "It/Ortada" sergisi kendimiz üzerine düşünmeye ve kolektif bir tartışma açmaya yönelik bir çağrı!

Kütüphane

PG Art Gallery'de gerçekleşen Gözde Can Köroğlu'nun "Düğümler, Çözümler, İhtimaller" sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Esra Özdoğan ile hayalet imgesini fotoğrafın olanakları ve edebiyat-sanat ilişkisi üzerinden konuştuk.

© 2020

Exit mobile version