CultureCIVIC Kültür Sanat Destek Programı’nın desteğiyle hayata geçen “Yazarak Kuirleştirmek” başlıklı atölye ve konuşma programı kültür ve sanat nesnelerini, otoriter kurum ve bireylerce onlara dayatılan ayrımcı anlatılardan özgürleştirmeyi hedefliyor.
Ecem Arslanay’ın direktörlüğünü yaptığı program, Zach Blas’in 31 Mayısta gerçekleştireceği “Queerness and the Informatics of Domination” [Kuirlik ve Hâkimiyetin Enformatiği] başlıklı konuşmasıyla başladı. Konuşmanın Türkçe altyazılı YouTube linkine buradan ulaşabilirsiniz. Sanatçı, yönetmen, yazar ve Toronto Üniversitesi’nde Görsel Çalışmalar bölümünde yardımcı profesör olan Zach Blas konuşmasında elektronik bilimi, kompütasyon ve ağlar aracılığıyla kuirliği bir direniş ve haz alanı olarak edimselleştiren eserlere odaklanıyor. Son on beş yılın sanatsal üretimine bakarak, beyaz kapitalist patriyarkanın boyunduruğundaki bilim ve teknoloji –ki Donna Haraway buna “hâkimiyetin enformatiği” der– ile mücadele eden kuirliğin formel ve estetik açıdan dönüşüm biçimlerini ele alıyor.
Zoom üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleşecek konuşma programı 5 Haziran’da akademisyen Irvin Cemil Schick, “Osmanlıcada Erotik Dil ve Bize Öğrettikleri: İki Cinsellik, Üç Toplumsal Cinsiyet” başlıklı konuşmasıyla Osmanlıcadan hareketle geçmiş devirlerde Türkiye’de cinsiyetin ve cinselliğin nasıl kavramsallaştırıldığına değinerek, birçoklarının sabit ve değişmez sandığı erkeklik, düzcinsellik, eşcinsellik gibi kavramlara Osmanlı döneminde atfedilen anlamları gözden geçirecek. Schick’in konuşmasına bu linkten kayıt olabilirsiniz.
Baskı sistemlerinin insanların yaşamlarını cinsiyet, sınıf, ten rengi ve cinsellik açısından nasıl etkilediğini göstermeye odaklanan gazeteci, podcast yayıncısı ve yazar Rebekka Endler ise 15 Haziran’da “The Ruler – On the Patriarchy of Objects and the Creation of Normality” [Cetvel/Hükümdar – Nesnelerin Patriyarkası ve Normalitenin Yaratımı Üzerine] başlıklı bir atölye verecek. Ataerkil ve ırkçı ideolojilerin çeşitli ölçme araçlarıyla çevremizdeki normları nasıl şekillendirdiğine dair genel bir bakış sunan atölye; kurallar, sayılar ve standartlar temelinde kategorizasyon ve dışlanmayı inceleyerek, tarihsel olarak marjinalleştirilmiş grupları güçlendiren yeni ölçme biçimleri geliştirmeyi hedefliyor. Yazarın Das Patriarchat der Dinge başlıklı ilk kitabı, ataerkil gündelik yaşam tasarımlarını ele almakta olup 2021 yılında yayımlanmıştır ve şu anda çok sayıda dile çevrilmektedir. Türkiye’de Eşyaların Patriyarkası (2023) başlığıyla İletişim Yayınları’ndan çıktı. Konuşmanın kayıt linkine buradan ulaşabilirsiniz.
Kuir aktivist, yönetmen ve yapımcı Metin Akdemir, 19 Haziran’da gerçekleşecek “Muğlak/Mutlak Film Okumaları” başlıklı atölyesiyle, 1980’lerde ve 1990’ların başında çekilmiş üç filme hayalindeki sahneleri eklediği filmi Hayalimdeki Sahneler’de (2020) yaptığı gibi, mutlak bir yere varabilmekten ziyade, kuir muğlaklığın izini sürmeyi hedefliyor. Atölye, sanatçının seçtiği ve kadınlar arasındaki hikâyeleri anlatan filmlere hayalimizdeki sahnelerle yeniden bakmak üzere kurgulandı. Bu muhtemel kuir ilişkiler onun okumaları mı yoksa “başka” nedenlerle imadan öteye geçemeyen ilişkiler mi? Ya da bu hikâyeleri kadınlar arası dostluğu mu anlatıyor? Konuşmaya kayıt olmak için bu linki ziyaret edebilirsiniz.
25 Haziran’da gerçekleşecek “Uf’taki Nesneler ve Doğaçlama Süreci Üzerine” başlıklı atölye, İz ve Ra’nın işbirliğinde şekillenen Uf (2022) adlı videoyu temel alıyor. Kolektif ve bireysel pratiğinde, şiddet içeren tarihlerin sürekliliğini biçimler, malzemeler, mekân ve dil aracılığıyla araştıran sanatçı İz Öztat’ın, toplumsal cinsiyetin normatif kod ve ifadelerini ters yüz etmeye odaklanan sanatçı Ra ile işbirliğiyle ortaya çıkan bu video, Zişan (1894-1970) ve Vita Sackville-West’in (1892- 1962) İstanbul’da yaşadıkları aşka odaklanır. Vita’nın İstanbul’da kaldığı yaklaşık bir yıllık zaman diliminde, Zişan’ın babasının fotoğraf stüdyosunda vakit geçirerek ürettikleri temsillerde birbirlerinin arzularını tanıyıp aşklarını belgelerler. 2010 yılından beri kendisine tarihi bir figür, hayalet ve alter ego olarak görünen Zişan (1894-1970) ile karmaşık bir zamansallık içinde çalışan İz Öztat, Zişan’ın arşivinde bulunan belgeleri kendi üretimiyle yorumlayarak bastırılmış geçmişin giderek otoriterleşen günümüze musallat olduğu, karmaşık bir zamansallık önerir. İz ve Ra’nın kendileri ve aynı zamanda Zişan ve Vita oldukları araştırma sürecine ait sahnelerde, bedenlerine ve ilişkilerine bir seri nesnenin eşlik ettiği görülür. Bu videoyu yorumlamaya odaklı atölye çalışması, önce yapıtın oluşum sürecinde üretilen nesnelerin çağrışımlarına, ardından videoda görülen doğaçlama sürecindeki kullanımlarına odaklanacak. İz ve Ra’nın konuşmasına kaydınızı bu linkten yapabilirsiniz.
Zoom üzerinden gerçekleşecek konuşmaların kayıtları Türkçe ve İnglizce altyazılı olarak programın YouTube hesabında yayımlanacak. Program boyunca üretilen atölye çıktıları ise web sitesinde yer alacak. Temmuz ayı programında yer alacak isimler arasında Ari P. Büyüktaş, Suna Kafadar, Burcu Bilgiç ve Marina Papazyan var. Programın son aylarında ise Avrupa’nın önemli müzelerinden küratörler, koleksiyonları kuirleştirme politikaları üzerine konuşacak.
Yayımlanan Mayıs-Haziran programı hakkında detaylı bilgi ve kayıt için programın web sitesini ve Instagram hesabını takip edebilirsiniz.