Gündem

Art Basel/UBS Raporu: Küresel sanat pazarı salgın sırasında dörtte bir oranında küçüldü

Çevrimiçi satışlar, giderek büyüyen milyarderler havuzu ve iptal olan fuarların masrafları düşürmesi sanat dünyasında ticaretin bir miktar da olsa devam etmesine katkı sundu.

Fotoğraf: Dylan Martinez/Reuters

Art Basel ve UBS’in yıllık olarak küresel düzeyde sanat piyasasını analiz eden The Art Market’in beşincisi geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Uluslararası sanat pazarındaki gelişmeleri bir önceki yılın önemli gelişmeleriyle kıyaslayarak ortaya koyan çalışma Arts Economics’in kurucusu Dr. Clare McAndrew tarafından hazırlanıyor. Piyasayı galeriler, müzayede evleri, çevrimiçi satışlar, genel programlar, sanat fuarları, uluslararası büyük fon ve sanat koleksiyoncuları gibi farklı kaynaklardan elde ettiği verilerle analiz ediyor.

Art Basel/UBS Raporu, bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 krizinin küresel sanat pazarını da derinden sarstığını, marketin önceki yıla göre yaklaşık dörtte bir oranında küçülerek 50,1 milyar dolar düzeyine indiğini ortaya koydu. Çevrimiçi satışlar, giderek büyüyen milyarderler havuzu ve fiziksel olarak düzenlenmeyen sanat fuarları ve müzayedelerin masrafları düşürmesi sanat dünyasında ticaretin bir miktar da olsa devam etmesine katkı sundu.

Art Basel ve UBS tarafından yayınlanan rapora göre küresel anlamda sanat eseri ve antika satışları 2008 krizi sonrası yaşanan büyük durgunluğun ardından ilk kez bu kadar büyük bir gerileme sürecine girdi. 2019 yılına kıyasla %22 oranında daralan pazardaki işlem hacmi geçtiğimiz yıl 50,1 milyar dolara kadar geriledi. Salgın nedeniyle 2019-2020 döneminde %30-40 oranında küçülmesi beklenen market, tüm olumsuzluklara rağmen beklenenden çok daha iyi bir performans sergiledi. Bununla birlikte sanat dünyasında birçok organizasyon ve etkinliğin durma noktasına geldiği de bir gerçek.

2020 yılı boyunca sanat dünyasındaki gelişmeleri yakından takip ederek Art Besel/UBS Sanat Dünyası Raporu’nu hazırlayan Clare McAndrew, “bir çeşit kriz” olarak yorumladığı süreci şu sözlerle anlatıyor: “2020 boyunca başımıza gelenler geçmişte gördüğümüz türden bir durgunluk değil. Ekonomik olarak zayıf durumdaki insanlar ve birçok endüstri önümüzdeki birkaç yıl boyunca gerçekten zor günlerden geçecek ve büyük bir mücadelenin içerisinde olacak. Yine de bunca krize rağmen zenginlerin mal varlıklarında görülen artış bu durumdan hoşnut olmasak da sanat piyasası için olumlu bir ivmenin yakalanmasını sağladı.”

McAndrew’ün tespitlerine göre raporda dikkat çeken konulardan ilki, 2008 mali krizinin ardından dünya genelinde milyarder sayısının %30 oranında azaldığı, buna paralel olarak milyarderlerin servetlerinin %45 oranında eridiği. 2020 krizi ise ortaya çok daha farklı bir senaryo koyarken bu süreçte milyarderlerin sayısında %7 oranında, servetlerinde ise %32 düzeyinde bir artış gözlendiği belirtiliyor.

Rapordaki bir diğer dikkat çekici nokta, milyarderlerin harcamalarındaki değişiklikler, lüks ürün ve tatil harcamalarından ziyade yatırım yapma arzusu taşıyarak birikimlerini yüksek-net-değerli (HNW, high-net-worth) sanat ürünlerine yönlendirmeleri. Rapor kapsamında yapılan bir anket, milyarderlerin %66’sının salgın sırasında koleksiyonerliğe merak sardığını ve bu kişilerin en büyük HNW harcamalarını 2020’de yaptığını ortaya koyuyor. Ağırlıklı olarak Y kuşağına mensup HNW eser toplayıcılarının %30’u bu sektöre bir milyon dolardan fazla yatırım yaptı. Boomer’ların[1] ise %17’sinin bu alana özel bir değer atfettiği görülüyor.

2020 boyunca derinden sarsılan ve büyük bir kayba neden olan en önemli etkinlikler şüphesiz sanat fuarlarıydı. Gerçekleştirilmesi planlanan 365 sanat fuarından %61’i salgın gerekçesiyle iptal edildi. Bu konuyla ilgili olarak geleceğe yönelik bir tahmin yapmak oldukça güç, ancak ankete katılan HNW koleksiyonerlerinin neredeyse yarısı 2021’in ilk altı aylık diliminde herhangi bir fuara katılmak istemediklerini ve bu konuda ciddi şüpheleri olduğunu dile getirdi. Öte taraftan aynı kesimin %64’lük bir kısmı ise yerel etkinliklere katılabileceğini belirtti. Bu konunun bir uzantısı olarak organizasyonların da fuarlar konusunda çekingen davrandıkları ve 2016-2017 sürecinde ortalama beş fuar yapan kurumların 2021’de üç fuara katılmak üzere planlama yaptığı ifade ediliyor.

McAndrew, bölgesel ve küçük çaplı organizasyonlar konusunda sanatseverlerin iştahlı olduğunu belirtmekle birlikte 2021 boyunca herhangi “büyük bir uluslararası sanat fuarı” beklemediğini raporunda okurlarla paylaşıyor: “Hong Kong’da gerçekleştirilecek Art Basel epey yerel/bölgesel olacak. Dünyanın farklı yerlerinden fuarlara ilgi gösteren koleksiyonerler muhtemelen yöresel ve daha küçük çaplı fuarları desteklemekle yetinecek.”

Üç büyük sanat pazarı (Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Çin) 2020’de de küresel satışların büyük çoğunluğunu elinde bulundurmaya devam etti, ancak pazar payları bir önceki yıla kıyasla yıllık %2 düşerek %82’ye geriledi. ABD küresel satış değerlerinin %42’lik payına sahip olarak lider konumunu korudu, Çin ve İngiltere ise %20’yle ikinci konumunda. ABD sanat pazarındaki satışlar 2020’de %24 düşüşle 21,3 milyar dolara gerileyerek 2009’dan bu yana en büyük düşüşü yaşadı ancak bunun bile 2009’daki seviyesinin %76 üzerinde olduğunu not düşmek gerek. Çin’deki satışlar %12 düşüşle 10 milyar dolara gerilerken Birleşik Krallık’taki satışlar %22 düşüşle 9,9 milyar dolara geriledi.

Salgın sürecinde galerilerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri ise kurumların fiziksel olarak herhangi bir etkinlik gerçekleştirememesi ve bu nedenle koleksiyonerlerle ilişkilerini geliştirme fırsatından mahrum kalmaları. McAndrew, bu konuyla ilgili olarak raporunda şu ifadeleri kullanıyor: “Sanal ortamda bir kereye mahsus olarak bir alıcı bulabilirsin, ancak kişisel ve fiziksel bir temas olmadan bu satışı uzun süreli bir ilişkiye dönüştürmek zor. Özellikle de organizasyon ve galeri sahipleri bu yılki fuarları kaçırırlarsa durum onlar için zamanla daha kötü bir hâl alacak.”

Tüm olumsuz koşullara rağmen toplam çevrimiçi satışlar 2019’daki verileri ikiye katlayarak 12,4 milyar ABD doları ile rekor bir düzeye ulaştı. Çevrimiçi satışların oluşturduğu pay, 2019’da toplam satışların üstüne çıkarak %9’dan %25’e yükseldi ve bu sayede ilk kez e-ticaretin sanat piyasasındaki payı perakende satışları aştı. Bu süreçte HNW koleksiyoncuları en çok çevrimiçi müzayedelerden sanat eseri alırken galeri ve sanat fuarları koleksiyoncular için ikinci ve üçüncü düzeyde popüler platformlar oldu. Satıcılar, çevrimiçi satışlarının çoğunun düzenli müşteriler için olduğunu belirtirken bu satışların payı (sanat fuarı OVR’leri dahil) 2019’da %13’ken 2020’de %39 seviyesine yükseldi. Farklı büyüklükteki satıcılar, çevrimiçi satışlar ile birlikte ticaretlerinde önemli bir ivme kazandı ve en yüksek yıllık satış düzeyine ulaştı (10 milyon $ ve ciroda %47 artış). Sosyal medya kanalları bu dönemde sanat piyasasının yeni kitlelere ulaşması ve satışların gerçekleştirilmesinde en kilit kanal olma görevini sürdürdü ve koleksiyonerlerin yaklaşık üçte biri Instagram’ı kullanarak sanat eseri satın aldı. Ankete katılan HNW koleksiyoncularının yaklaşık %90’ı bir galeri veya sanat fuarını ziyaret ettiğini belirtti.

Raporda ortaya konulan tüm verilere rağmen salgının önümüzdeki birkaç ay, hatta önümüzdeki birkaç yıl boyunca sanat piyasasını nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor. Hâlihazırda salgın nedeniyle galerilerin %1’inin kapandığını öne süren McAndrew, kapanma riskiyle ankete katılmayan galeriler olduğunu ve bu oranın gerçekte çok daha fazla olabileceğini de sözlerine ekliyor.

Sanat piyasası 2020 boyunca doğrudan 2,9 milyon kişiyi istihdam etti. Yıl boyunca görülen toplam istihdam kaybı %4’ü buldu. Galerilerdeki istihdam oranı ise bir önceki yılın verilerine göre %5 oranında düştü. Bu oran müzayedelerde %2 iken daha büyük organizasyonlarda ise %13 düzeyinde. Tüm bu rakamlar dahi Covid-19 krizinin sanat endüstrisinde çalışan insanları ne derece sarstığını yakından gösteriyor.

Ek harcamalar, maliyet düşürücü önlemler, seyahat, etkinlik ve ağırlama kısıtlamaları 2020’de %16 oranında düşerek 16,6 milyar dolara düzeyine geriledi. İşletmelerin çevrimiçi dönüşümü, kurumları bilişim sektörüne daha fazla kaynak ayırmaya yöneltti ve bu alandaki harcamalar yıllık %80’e yakın bir artışla 3,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu da IT’yi 2019’daki sanat fuarlarına kıyasla 2020’deki en yüksek ek harcama kalemi hâline getirdi.

Sanat piyasasında görülen cinsiyet eşitsizlikleri, 2020’de de araştırmanın odak noktası olmaya devam etti. Satış ve temsil konusunda eşitliği sağlamaya yönelik değişikliklere rağmen son yılların istatistikleri, müzayede evleri ve başka platformlarda cinsiyet eşitsizliği sorununun devam ettiğini doğrular nitelikteydi. Rapora göre kadın sanatçıların temsili yine %37’de sabit kaldı. Daha büyük galeriler, küçük meslektaşlarına göre daha az kadın sanatçıyı temsil etme eğiliminde olduğunu açıkça gösterdi ve bu, müzayede ve sergilere paralel bir bulgu olarak piyasanın üst sıralarında daha az kadın sanatçı olması konusundaki eğilimi açıkça hissettirdi. Bu ve daha birçok farklı araştırma dünyanın en iyi sanat okullarından mezun olan öğrencilerin büyük çoğunluğunun kadınlar olduğunu gösterse de galeriler tarafından temsil edilen kadın sanatçıların sayısının hâlâ çok az olduğunu ve kadınların bu sektörde azınlıkta kalmaya devam ettiğini gösteriyor.

Küresel sanat dünyası salgın nedeniyle birçok sorunla baş etmeye çalışadursun bu süreçte ortaya çıkan bazı radikal hamlelerden söz etmek de mümkün. Özellikle de NFT’ler (değiştirilemez token’ler, non-fungible tokens) son dönemin en çok konuşulan atılımlarından. Son olarak Elon Musk ve Jack Dorser gibi isimlerin de ilgi gösterdiği bu alan, önümüzdeki yıllarda sanat dünyasında küresel düzeyde büyük değişiklikler olabileceğinin de habercisi.

McAndrew, son olarak bu tür değişikliklerin dijital marketi takip etmeyi zorlaştırdığını belirtirken raporunu şu sözlerle sonlandırıyor: “Son on yıldır raporum büyük oranda galeriler, satıcı ve müzayedeler aracılığıyla geleneksel sanat dünyasındaki gelişmelere odaklandı. Ancak şu anda dijital platformlar üzerinden kullanımda olan para miktarı çok daha büyük. Sözgelimi bir sanatçının herhangi bir eserini doğrudan bir koleksiyonere satıp satmadığı veya koleksiyonerlerin birbirleri arasında herhangi bir alışveriş yapıp yapmadıkları raporda yer almıyor ve bu durum meçhul. Dolayısıyla bu yılın raporunda yer alan 50 milyar dolarlık satış değeri aslında bu marketin yalnızca küçük bir bölümünü kapsıyor.”

Çeviri: Abdullah Ezik

Kaynak
The Art Newspaper https://www.theartnewspaper.com/news/art-basel-ubs-report-global-art-market-shrinks-by-almost-a-quarter-to-usd50-1bn-during-covid-19-crisis

The Art Basel and UBS Global Art Market Report
https://d2u3kfwd92fzu7.cloudfront.net/The_Art_Market_2021.pdf


[1] İkinci Dünya Savaşı sonrası “bebek patlaması” olarak bilinen dönemde 1946’dan 1964’e kadar doğan insanlar “baby boomer” jenerasyonuna dahildir.

İlginizi Çekebilir

Gündem

Asya’nın yükselişi, öne çıkan eserler, uluslararası fuarlar ve müzayedeler: Tuğçe Kaprol’ün izlenimleriyle 2023 sanat piyasası

Gündem

Sergi katalogları, sanatçı kitapları, biyografiler, araştırma kitapları... İşte karşınızda 2023'ün öne çıkan sanat kitapları!

Gündem

Yıl boyunca Argonotlar’da yayınlanan eleştiri, söyleşi ve güncel sanat tartışmalarını bir araya getiren Argonotlar Almanak 2022, Postane’de gerçekleşen lansmanla tanıtıldı.

Gündem

Senelerdir yönelttiğimiz eleştiri ve önerilerimizle, ulusal boyutta devlet politikasıyla yapılması gereken değişimlerin gerçekleşmesini beklemek yerine yapabileceklerimiz üzerine yoğunlaşma yolları.

© 2020