1987 yılından bu yana İKSV tarafından düzenlenen İstanbul Bienali 17. edisyonuyla 17 Eylül – 20 Kasım tarihleri arasında Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh küratörlüğünde gerçekleşiyor.
17. İstanbul Bienali, Beyoğlu, Kadıköy, Fatih ve Zeytinburnu’nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra, şehrin dört bir yanında sayıları 50’yi aşan kitapçı, sahaf, hastane, huzurevi, kafe, metro durakları ve bir radyo istasyonunda izleyiciyle buluşacak. Bienale gün sayarken fotoğraflarla bir yolculuğa çıktık.
1992, 3. Uluslararası İstanbul Bienali, Feshane
Ziyaretçiler tarafından hareket ettirilebilen yirmi adet tekerlekli metal sepet ve bu sepetler içine yerleştirilmiş yorganlardan oluşan eser, sanatçının pratiğinin merkezinde yer alan göç, kimlik ve aidiyet kavramlarını oyuncu bir şekilde gündeme getiriyordu.
1995, 4. Uluslararası İstanbul Bienali
René Block’un küratörlüğünde gerçekleştirilen 4️. Uluslararası İstanbul Bienali, bir sergi mekânı olarak Antrepo’nun keşfedildiği bienal olmasının yanı sıra Esen Karol’un tasarladığı çarpıcı afişiyle de kavramsal bir keşif heyecanını yansıtıyordu.
1995, 4️. Uluslararası İstanbul Bienali
Alptekin ve Morris, İzmir’de buldukları kamyonla İstanbul’a gelmiş ve dampere doldurdukları plastik toplarla çok geniş bir kültürel ve siyasi çağrışım ve tartışma ve alanı açmışlardı.
1997, 5. Uluslararası İstanbul Bienali, Kız Kulesi
Sanatçı, “Found a mental connection” (Zihinsel bir bağlantı buldum) adlı bu işini şöyle tarif ediyordu: “Avrupa’yla Asya arasında bir köprü yaratmak. Adanın etrafında koruyucu bir çember yaratmak. Bu durumla, bu anla başa çıkmak.”
1997, 5. Uluslararası İstanbul Bienali, Aya İrini
Rosa Martinez’in küratörlüğünde gerçekleştirilen 5. Uluslararası İstanbul Bienali’nde Fransız sanatçı Louise Bourgeois’nın “Örümcek” adlı meşhur bronz-granit heykeli de sergilenmişti.
1999, 6. Uluslararası İstanbul Bienali, Yerebatan Sarnıcı
Güney Afrikalı sanatçı William Kentridge’in “Gölge Kafilesi” adlı 35mm filmi, tarihi Yerebatan Sarnıcı’nın gölgelerini başka gölgelerle konuşturan bir işti.
2003, 8. Uluslararası İstanbul Bienali, Karaköy
Kolombiyalı sanatçı Doris Salcedo, 2003 yılında gerçekleştirilen 8. Uluslararası İstanbul Bienali için Karaköy, Yemeniciler Caddesi üzerinde bulunan iki bina arasındaki boşluğa 1.500’den fazla sandalye yığmıştı.
2003, 8. Uluslararası İstanbul Bienali, Galatasaray Meydanı
Meireles, “Evsiz Ev” adlı bu yerleştirmesinde sıradan bir evde bir arada bulunan ve farklı işlevlere sahip dört odayı birbirinden ayırarak özel alanla kamusal alan, içerisiyle dışarısı arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor, İstanbul’un en kalabalık meydanlarından birinin ortasında “ev”le ilişkilendirdiğimiz bütün duygu ve düşünceleri tartışmaya açıyordu.
2003, 8️. Uluslararası İstanbul Bienali, Yerebatan Sarnıcı
2003 bienalinin küratörü Dan Cameron’a göre “eşsiz atmosferiyle küratörlere meydan okuyan” Yerebatan Sarnıcı’nın ruhani ortamı “bazı müdahalelere çok güzel uyum sağlıyor”du. Steinkamp’ın “hayali bir rüzgârda sallanan, gerçek boyutlarda, dünya dışı, canlandırma ağaçları” da bu müdahalelerin etkileyici bir örneğiydi.
Bu yerleştirme daha sonra İstanbul Modern’in koleksiyonuna dahil edildi. Bugünlerdeyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilip yeniden ziyarete açılan Yerebatan Sarnıcı’ndaki “Karanlığın Işığı” başlıklı sergide yine 8. İstanbul Bienali’ndeki mekânında görülebiliyor.
2005, 9. Uluslararası İstanbul Bienali, Deniz Palas
Şişhane’deki Deniz Palas binası, İKSV Nejat F. Eczacıbaşı Binası’na dönüşmeden önce, küratörlüğünü Charles Esche ve Vasıf Kortun’un yaptığı 9. Uluslararası İstanbul Bienali’nin mekânlarından biri olarak kullanılmıştı.
Ayrıca, Bienal’in İstanbul’un farklı yerlerindeki yedi mekânına “macenta” renginde müdahalelerde bulunan İtalyan mimarlık kolektifi GRUPPO A12 tarafından geçici olarak bir sanat eserine de dönüştürülmüştü.
2007, 10. Uluslararası İstanbul Bienali, AKM
Kapak fotoğrafında görülen, küratörlüğünü Hou Hanru’nun yaptığı 10. Uluslararası İstanbul Bienali’nin mekânlarından biri de, o dönem yıkılması söz konusu olan AKM’ydi. Fransız sanatçı Didier Fiuza Faustino’nun binanın giriş katında sergilenen “Kayıp Hayaller” adlı enstalasyonu da bu yıkım tartışmalarına “inşa”yı gündeme getirerek katkıda bulunuyordu: “Bugün, İstanbul’da tüm beklentilerimizin ve kayıp hayallerimizin bir metaforu, bir Pandora kutusu olarak ahşap bir yapı sunuyorum.”
2009, 11. Uluslararası İstanbul Bienali, Antrepo No. 3
Bir kadının çocukluğundan elli yaşına kadar çekilmiş ve kronolojik olarak dizilmiş üç yüz kadar fotoğrafından oluşan seri, aynı zamanda Avrupa’nın savaş sonrası neslinin kolektif hafızasına yapılan resimli bir yolculuktu.
2011, 12. Uluslararası İstanbul Bienali, Antrepo No. 5
Hatoum’un bu zengin ve karmaşık desenli halısında havı dökülmüş yerler yeryüzünün kıtalarını gösteriyor ve halının bütünü yaygın kullanılan Mercator harita sistemindense, 1973’te hazırlanan ve kıta kütlelerini gerçek ölçüleriyle yansıtan Peters harita sistemine dayanıyordu.
2013, 13. Uluslararası İstanbul Bienali, Galata Rum İlköğretim Okulu
Küratörlüğünü yakın zamanda aramızdan ayrılan Fulya Erdemci’nin yaptığı 13. Uluslararası İstanbul Bienali’ndeki işlerden biri, İnci Eviner’in Galata Rum İlköğretim Okulu’nun giriş katındaki toplantı salonunda kurulan performatif projesiydi. “Ortak Eylem Aygıtı: Bir Etüt”, Erdemci’nin ifadesiyle, “sanatın öğrenme sürecinin ve genel anlamda sosyopolitik değişimin bir parçası haline nasıl getirilebileceğini araştıran, bir şeyi her yönüyle öğrenme cihazı”ydı.
2013, 13. Uluslararası İstanbul Bienali, Antrepo
Bienalin küratörü Fulya Erdemci, Antrepo No. 3’ün duvarına vuran bu tedirgin edici yeşil gülle hakkında şunları söylüyordu: “15 yıldan uzun bir süre İstanbul Bienali’nin sergi mekânı olarak hizmet verdikten sonra, Antrepo No. 3 ve onu çevreleyen alan da bu izansız kentsel dönüşüme maruz kalarak, kentin geri kalanıyla aynı kaderi paylaşıyor. Dolayısıyla bu bina son kez İstanbul Bienali’nin sanat eserlerine ev sahipliği yaptı. (…) ‘kütkütküt’, tıpkı bir saatli bomba gibi binanın yakın gelecekteki kaderine olduğu kadar şehri tehdit eden tehlikeye de işaret etti.”
2015, 14. Uluslararası İstanbul Bienali, Büyükada
Adrián Villar Rojas’ın ‘Tüm Annelerin En Güzeli’ adlı heykel enstalasyonu. Fotoğraf: Sahir Uğur Eren
14. Uluslararası İstanbul Bienali’nde sergilenen en çarpıcı işlerden biri, Arjantinli heykeltıraş Adrián Villar Rojas’ın ‘Tüm Annelerin En Güzeli’ adlı heykel enstalasyonuydu. Sanatçının fiberglastan yaptığı 29 hayvan heykeli, Büyükada’daki Troçki Evi’nin kıyısına yerleştirilmişti.
2017, 15. Uluslararası İstanbul Bienali, Galata Rum Okulu
İtalyan sanatçı Leander Schönweger’in “iyi bir komşu” temalı 15. Uluslararası İstanbul Bienali için Galata Rum Okulu’nda kurduğu mekân, oran duygusunu sarsarak ziyaretçileri “ev” ve “aidiyet” duygularını sorgulamaya davet ediyordu.
2019, 16. Uluslararası İstanbul Bienali, Büyükada
Hale Tenger, küratörlüğünü Nicolas Bourriaud’nun yaptığı “Yedinci Kıta” başlıklı 2019 bienaline, Büyükada’daki Taş Mektep’in bahçesine kurduğu bir karışık malzeme ve ses enstalasyonuyla katılmıştı. Tarihöncesi dönemlerde ayna olarak kullanılan volkanik obsidyen taşları, mekâna düzleştirilmiş yüzeyleri yukarı bakacak şekilde yerleştirilmiş, bu yansıtıcı taşlara Tenger’in yazdığı bir şiirin Türkçe ve İngilizce seslendirmeleri eşlik etmişti.