Eleştiri

Sena Başöz’ün sanat pratiğine dair notlar: “Kaçınılmaz Koreografi” ve “İyileşme Olasılıkları”

Sena Başöz’ün bir yıl arayla açılan “Kaçınılmaz Koreografi” ve “İyileşme Olasılıkları” sergilerini değerlendirdik.

Uzun bir Gezintinin Ardından G., 2002-03 yılında yapılmış 8 adet tuval üzerine yağlı boya, 70 x 50 cm (her biri), 2023, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Son dönem üretimlerinde beden ve nesneler arasındaki gündelik diyaloğa odaklanan Sena Başöz, 16 Aralık 2023 – 24 Şubat 2024 tarihleri arasında Galeri Zilberman’da gerçekleşen “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinde unutulan ya da yeniden hatırlanan nesnelerle bir tiyatro[1] sahnesi yaratıyor. Bembeyaz galerinin içine yerleşip kendi mekânsallığını inşa eden buluntu nesneler, birbirinden farklı yönlere doğru hareket ediyor. Her bir hareket kendi bünyesinde yeni ihtimaller ve henüz anlatılmamış hikâyeler barındırıyor. Sanatçının geçen sene Yapı Kredi Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdiği “İyileşme Olasılıkları” sergisinde ise bu hareket nesnelerin etrafında yön buluyor. Bu iki sergi her ne kadar farklı kavramsal çerçevelere sahipmiş gibi görünse de, beden ve nesne odaklı hareket fikriyle birbirine sımsıkı bağlanıyor. Benzer hassasiyetler ve oyuncu yaklaşımlarla, gündelik hayata dair önemli şeyler söylüyorlar. Ben de Sena Başöz’ün, kişisel arşivlerin varlığından güç alan; arşiv, iyileşme, bakım ve kayıp gibi kavramlarla oluşturduğu sanat pratiğine, her iki sergisi üzerinden bakmayı öneriyorum.

Denizden gelen çapa

Pervane seslerinin yankılandığı “Kaçınılmaz Koreografi” sergisine ilk girdiğimizde tavandan aşağı sarkan bir çapa bizi karşılar. Bir nesneyi keşfetmenin “kayıp olma” haliyle ilişkili olduğunu vurgulayan bu yerleştirme, Sena Başöz’ün geçen yaz gerçekleştirdiği deniz yolculuğuna dayanır. Arkadaşıyla bir takanın üzerindeyken denizin derinliklerine uğurladıkları bu çapa, kaybolduktan iki ay sonra bulunur. Denizin 20 metre derinliğinden çıkıp herkesin uğrak noktası olan İstiklal Caddesi’ne gelir. Çapayı son gördüğü ânı henüz takanın üzerindeyken resmeden Başöz, geçmişle somut bir bağlantı, tutunulacak bir kalıntı sunar izleyiciye.[2] Geçmişten dönen sürpriz bir nesne olan çapayı ve onun eskiz tadındaki resmini “Kaçınılmaz Koreografi” sergisine dahil eder. 2 Ay Sonra Denizden Çıkarılan Çapa ve birbirine benzer yaklaşımlarla kurguladığı çeşitli nesne yerleştirmeleri, Başöz’ün son dönem üretimlerinin fikir taslaklarını oluşturur.

Denize Düşen Çapayı Son Gördüğüm An ve İki Ay Sonra Denizden Çıkarılan Çapa, Yerleştirme; çapa, demir zincir, halat, kağıt üzerine toz pastel, değişken boyutlarda; desen: 29 x 38 cm, 2023, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Portrenin yolculuğu

Gündelik hayatın sıradanlığını ve bu bağlamda yaşadığımız kayıpları gösterişten uzak bir şekilde ele alan Sena Başöz, üniversite yıllarından bugüne geniş bir seçki sunar “Kaçınılmaz Koreografi”de. Uzun zinciriyle tavandan aşağı sarkan çapanın dışında sanatçının öğrencilik zamanlarından gelen kayıp bir resimle karşılaşırız. 20 yıl önce çöpe atılmış bir portrenin beklenmedik geri dönüşü, Başöz’ü nesnenin yolculuğu üzerine düşünmeye sevk eder. Yıllar sonra online bir müzayedede rastladığı portre resmi, kurtulmaya çalıştığı kişisel bir arşiv öğesi olarak izleyicinin karşısına çıkar. Kargo paketleriyle sergilenen Uzun Bir Gezintinin Ardından G. isimli resim, sanatçının hiç sergilemeyi düşünmediği 20 yıllık yağlı boya portreleriyle yeniden bir araya gelir. Bir nesne olarak düşünebileceğimiz tuval resmi ile onu üreten kişinin dışında gerçekleşen ilginç ve tahmin edilemez yolculuğu tüm şeffaflığı ile gözler önüne serer Başöz. Öznel deneyimleriyle şekillenen kayıp ve buluntu nesneleri küçük müdahalelerle yeniden görünür kılar. Fakat paketli tuval gibi her bir nesneyi kendi sınırlarından çok fazla uzaklaştırmadan, görmeye alışık olduğumuz halleriyle sunar izleyiciye.

Oklar ve zırhlar

Ağırlıklı olarak buluntu nesnelerle örülü bir anlatıya sahip “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinde kirpi oklarının kullanıldığı kolaj ve yerleştirmelere rastlarız. Başöz, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde sanat akımlarında karşımıza çıkan buluntu nesne kavramını sadece buluntu bir eşya olarak değil, “yaşam sonrasında geriye kalan kalıntılar” olarak da ele alır. Bu bağlamda bir yürüyüş esnasında sırasında rastladığı ölü bir kirpiden geriye kalan okları eserlerinde kullanmaya karar verir. Oklu kirpinin yaşam amacını sorgulama girişimi olarak düşünebileceğimiz bu eforu, kirpinin bedeni olmadan ilişkilendiği çevreyi işaret eder. Zırhıma Veda isimli yerleştirmesinde kirpi okları duvarın yüzeyine saplanırken Bir Oklu Kirpinin Son Mektubu’nda ise beyaz bir zarf oklarla köşe kapmaca oynar. Oklar zarfın geometrik formunu taklit eder. Bazen de zarfın içine girip saklanır. Sanatçı, kirpinin bedeninin yer almadığı, sadece ondan geriye kalan parçalarla anlattığı bu küçük hikâyede, izleyiciyi yaşam, hareket ve nesne arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgulamaya davet eder.[3] Bu ilişkiden doğabilecek her türlü veriyi, hayatının bir noktasında ona temas eden nesnelerin geçici olma durumu üzerinden araştırır.

Sena Başöz, yazının başında değindiğim gibi çevresinde dönüp dolaşan, unutup yeniden hatırladığı çeşitli nesneler ve eşyalar üzerinden bir sahne yaratır kendine. Bu tiyatroda oyuncular yoktur. Sahnede sadece nesneler vardır. Belki de oyun bitmiş. Sağa sola devrilen masa ve sandalyeler boş kalmıştır. Başöz’de nesne odaklı olarak tarif edebileceğimiz “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinde geçmişinden tanıklık ettiği eşyaları terk edilmiş bir halde mekânın ortasına yerleştirir. Sanatçı, kullanmak üzere kendisine bağışlanmış ikinci el koltuk takımına paraşüt kumaşları iliştirir. Vantilatörün önündeki parçalar da rüzgârın etkisiyle durmadan hareket eder. Yerinden asla kıpırdamayacakmış görünen ağır koltuklarla havada salınan uçurtma kumaşı, tuhaf bir tezatlık oluşturur. Kayıp ve buluntuyla başlayan bu tezatlıklar; ağır-hafif, hareketli-durağan ve yatay-dikey gibi ikiliklerle devam eder. Sena Başöz, insansız nesnelerin çevreleriyle olan devamlı ilişkisine bu ikilikler üzerinden yeni kapılar aralar. Geçen Şubat ayında Yapı Kredi Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdiği bir diğer kişisel sergisi olan “İyileşme Olasılıkları”nda ise tam zıttı bir yönü gösterir izleyiciye. Bu sefer de insan bedeninin ön planda olduğu; iyileşme, hatırlama ve arşiv konuları üzerinden öznel deneyimlerini döker ortaya. Başöz, kabul etmekte zorlandığımız durumlara, katı yapılardaki değişim olasılıklarına ve hayatın döngüsüne iyileşme pratikleri üzerinden bakmayı önerir.[4] 3 Şubat – 31 Mayıs 2023 tarihleri arasında Didem Yazıcı ve Burcu Çimen küratörlüğünde gerçekleşen sergi, Filistin’li sanatçı Noor Abuarafeh’in “Fısıldama Metotları” isimli sergisine eşlik eder.

“Kaçınılmaz Koreografi” sergisinden görünüm, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Ortak noktaları arşiv olan iki sanatçı Sena Başöz ve Noor Abuarafeh, Yapı Kredi Tarihi Arşivi Selahattin Giz Koleksiyonu’ndan ilhamla bir eser üretmek üzere davet edilirler. “Bir Arada” sergisi vesileyle, 20. yüzyılın ilk çeyreğinin toplumsal, iktisadi ve siyasal hayatını belgeleyen ve yaklaşık 35 bin fotoğraftan oluşan kıymetli arşivin içinde sörf yaparlar. Başöz de, Yapı Kredi Sanat Galerisi’nin avlusu olarak tanımlayabileceğimiz ortak alanına Geleceğe Salınmak isimli bir müdahalede bulunur. Selahattin Giz Koleksiyonu’ndan titizlikle seçtiği genç sporcu imgelerini galerinin yüksek duvarlarına yerleştirir. Genel sanat pratiğinde arşivi “yaşamla ölüm arasında duran, cansız, donuk ve unutulmuş” olarak tanımlayan sanatçı, Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bu arşivi yeniden canlandırır.[5] Unutulmuş bir arşiv üzerinden yeni bir anlatı oluşturmayı bakım kavramıyla yakından ilişkilendirir. Bu bağlamda temalarına göre ayrılmış binlerce fotoğraftan oluşan Selahattin Giz arşivindeki spor temalı fotoğrafları kullanmayı seçer Başöz. Sporcuların bedenlerini bulundukları fotoğraflardan kesip çıkarır. Bağlamlarından koparak yalnızlaşan bu bedenler, bir anlığına da olsa tarihin yükünü kenara bırakıp hafiflerler. Kırlangıçlar gibi özgürce havada salınıp dururlar.

Elbette Sena Başöz’ün bu geniş arşivde doğrudan spor temasına yönelmesini gerekçelendirebiliriz. Hayatının erken dönemlerinde birbirinden farklı meslek gruplarını deneyimleyen sanatçı, üniversitede ilk olarak Ekonomi bölümünü okumaya başlar. 2006-2009 yılları arasında “sıkışmış bir beden” olarak çalıştığı ofis ortamını da performatif bir alana dönüştürür.[6] O dönemde sıklıkla vakit geçirdiği mekânlar ve kendi bedeni arasındaki gerilimi/uyuşmazlığı, performans ve video mecralarıyla ele alır. Ofis zemininde yüzme hareketleriyle ilerlediği Yüzerek Geçmek I- II ve ofiste eskrim kılıçlarının çekildiği Kimse Vazgeçilmez Değildir gibi eski işlerinde spor eylemlerine yüklediği anlamı güncel işlerinde de farklı yöntemlerle sürdürür.[7] Gerçekliği alt üst eden ve bulunduğumuz mekânların bize yüklediği anlamlara meydan okuyan bu çalışmalar, Başöz’ün sanat pratiğini şekillendirerek yıllar sonra hayatında önemli bir yere tekabül eder. Kendini ifade etme gereksinimini bir çeşit iyileşme olarak tanımlayan sanatçı, “İyileşme Olasılıkları” sergisinde doğrudan insan bedeninin hareketleriyle ilgilenir.[8] Bu sergiden tam bir yıl sonra açtığı “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinde ise eşyaların çevresindeki hareket olasılıklarıyla içli dışlı olur. Böylelikle birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan bu iki sergi vesilesiyle Başöz’ün görme biçimlerinin çeşitliliğine yakından şahit oluruz.

Radyo/silgi

“İyileşme Olasılıkları” sergisine geri dönecek olursak serginin açıldığı tarihlerin, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ve çevresinde gerçekleşen şiddetli depreme denk geldiğini eklemekte fayda var. Başöz de iyi hissetmenin, yaraları sarmanın oldukça zor olduğu bir dönemde iyileşmekten şöyle bahsediyor; “…Toplumsal iyileşme olmadan kişisel iyileşmeden söz etmenin imkânsız olduğunu anladığımız günlerden geçiyoruz. Depremden sonra “iyileşme” kelimesi çok ağır ve cümleye “ben” diye başlamak uygunsuz geliyor.

En taze deneyimim/deneyimimiz bu. Bu deneyimle dönüşeceğiz. Benim için iyileşmenin içeriği sürekli değişiyor. Hep öğreniyorum. Fakat şu an bu kâbusun içindeyiz. Henüz mesafem olmadığı için bulunduğumuz noktadan iyileşmek üzerine bir şeyler söylemekte zorlanıyorum. Tek bildiğim kendi başımıza iyileşemeyeceğimiz. Birlikte iyileşmenin yollarını bulmalıyız…”[9]

Mutlak Gerçekliğin Yanıp Sönen Işığında (2017), Tarih Yeniden Nasıl Yazılır (2023), Geleceğe Salınmak (2023), Fotoğraf: Koray Şentürk

Geçen seneye dönüp baktığımda “İyileşme Olasılıkları”nı kültür-sanat etkinliklerinin askıya alındığı, sosyal hayatın neredeyse durma noktasına geldiği bir dönemde gezdiğimi anımsıyorum. Galerinin katları arasında gezerken, Galatasaray Meydanı’na bakarak içim buruk bir şekilde iyileşmenin benim için ne anlama geldiğine, bunun hangi koşullarda mümkün olabildiğine kafa yorduğumu hatırlıyorum. Özellikle Tarih Yeniden Nasıl Yazılır? isimli, yeşil renkli bir öğrenci silgisinin replikası beni en çok etkileyen yerleştirmelerden biri oluyor. 2018 tarihli Silgi isimli eserinin yeni bir versiyonu olan Tarih Yeniden Nasıl Yazılır? strafor, ahşap, silikon, anten ve radyodan meydana geliyor. “Geçmişi unutursak bizden geriye ne kalır?” sorusundan yola çıkan sanatçı, hepimizin hafızasının bir köşesinde duran nostaljik bir silgiyi, sergi saatleri içerisinde yayın yapan bir radyoya dönüştürüyor.[10] Devletin resmi yayın kanalı TRT radyosuna bağlı olan bu yerleştirme, o dönemde sıklıkla duyduğumuz depremle ilgili gelişmeleri sıkılmadan, yorulmadan aktarıyor. Devletin birinci elden müdahalesiyle silinen ya da sadece aktarıldığı kadarını bilebildiğimiz olayları düşünüyorum. Hem silen hem de yazan bu antenli radyoyu polis barikatları ile çevrelenmiş bir galerinin içinde dinlemenin garip hissiyatına kapılıyorum. Travma sonrası unutma ve hafızanın silinmesini referans alan sanatçı, silginin sildikçe kendini yok ettiğini, ancak hâlâ antenleriyle anılarına bağlanmaya çalıştığını söylüyor.[11]

Sena Başöz’ün 2000’lerden günümüze süregelen sanat yolculuğunun patikaları çok uzun. Her bir patika kişisel arşivinden bir eşyaya, hikâyeye ya da nereye varacağını kestiremediğimiz bir yolculuğa açılıyor. Çalıştığı konunun gerektirdiği mecralara yönelmeyi tercih eden Başöz’ün işleri, iyileşmenin ihtimalleri üzerine kafa yorarken bakışını arşive yöneltiyor. Arşiv meselesini ölü, kayıp, unutulmuş ya da bilinmez şeyler üzerinden anlamaya çalışırken, arşivi yeniden canlandırmanın ihtimallerini araştırıyor. Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız, neredeyse her evde bulunan; koltuk, sandalye, pervane ve radyo gibi sıradan eşyalara yeni anlamlar, potansiyeller kazandırıyor.

Geriye dönük bir hatırlama egzersizi olarak düşündüğüm bu yazıyı noktalarken, Sena Başöz’ün sanat pratiğini benim için ilginç ve özel kılan şeyin “sıradanlığa getirdiği mütevazı yaklaşım” olduğuna kanaat getiriyorum. Etrafımda olup biten harekete, hayatımda iz bırakan eşya ve nesnelere, bir anlığına da olsa onun gözünden bakıyorum…


[1] Sanat pratiğine sahip biri olarak yıllardır hayranlıkla takip ettiğim Sena Başöz’ün yerleştirmeleri bana hep tiyatroyu hatırlatırdı. “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinin de tiyatro sahnesiyle çok ilişkili olduğunu düşünüyorum. Serginin adındaki koreografi Yunancadan gelir. Yıllar önce Antik Yunan tiyatrosunda koroda yer alan oyuncuların hareketlerini belirlerken ortaya çıkar. Zamanla dansa sıçrar ve dans esnasındaki hareketleri belirleme eylemine dönüşür. Sena Başöz’ün “Kaçınılmaz Koreografi” sergisinde bedenler yok. Fakat nesneler bazen birbiriyle bazen de boşlukla dans ediyor.

[2] Kaçınılmaz Koreografi, Sergi Bülteni, Zilberman Gallery, 16.12.2023

[3] Kaçınılmaz Koreografi, Sergi Bülteni, Zilberman Gallery, 16.12.2023

[4] İyileşme Olasıkları, Sergi Bülteni, Yapı Kredi Sanat Galerisi, 03.02.2023

[5] Yapı Kredi Kültür Sanat, Sanatçı Konuşmaları – Sena Başöz ve Burcu Çimen (https://www.youtube.com/watch?v=qhetGmkndTM)

[6] Yapı Kredi Kültür Sanat, Sanatçı Konuşmaları – Sena Başöz ve Burcu Çimen (https://www.youtube.com/watch?v=qhetGmkndTM)

[7] Neslihan Koyuncu, ‘İyileşme Olasılıkları’ ve ‘Fısıldama Metotları’: İki sergiden izlenimler, Agos, 18.04.2023

[8] Yapı Kredi Kültür Sanat, Sanatçı Konuşmaları – Sena Başöz ve Burcu Çimen (https://www.youtube.com/watch?v=qhetGmkndTM)

[9] Huo Rf, İyileşme Olasılıkları, Art Unlimited, 29.03.2023

[10] Yapı Kredi Kültür Sanat, Sanatçı Konuşmaları – Sena Başöz ve Burcu Çimen (https://www.youtube.com/watch?v=qhetGmkndTM)

[11] Agos, Gerçeküstüyle gerçeği anlatmak, 14.04.2023

İlginizi Çekebilir

Gündem

Argonotlar ekibi olarak yıl içinde gördüğümüz, dikkatimizi çeken sergilerden bir seçkiyi bir araya getirdik.

Gündem

Argonotlar ekibi olarak yıl boyunca yayınladığımız yazılardan bir seçkiyle karşınızdayız.

Kütüphane

Esra Özdoğan'ın Galeri Nev İstanbul'da gerçekleşen "Makinedeki Hayalet" sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

© 2020

Exit mobile version