Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Kütüphane

Deri Dökülür, Harfler Yayılır, Zaman Dağılır

27 Eylül 2025’e kadar İMALAT-HANE’de izleyiciyle buluşacak olan Aslı Çavuşoğlu’nun “TunState” adlı kişisel sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.

TunState sergisinden görünüm, Fotoğraf: Barış Özçetin

Aslı Çavuşoğlu’nun sanat pratiği bir dönüşüm günlüğü; TunState ise yalnızca bir sergi değil, aynı zamanda malzemelerin, tarihlerin ve değişim süreçlerinin biraraya geldiği bir ekosistem olarak okunabilir. Sanatçı, yok oluşun ardındaki potansiyeli, bozulmanın içindeki yeni oluşum ihtimallerini ortaya çıkaran bir anlatıyı sürekli olarak keşfediyor. TunState serisi, sanatçının bu yönelimini derinleştiren ve katmanlar ekleyen bir proje olarak, yeni işlerle büyüyerek evrimleşiyor. Doğanın kendini koruma biçimleriyle içindeki canlıların hayatta kalma stratejileri arasındaki bağlar, sergide sanatçının uzun yıllardır inşa ettiği anlatı dünyasına yeni bir boyut ekliyor.

Atalar, 2025, Eski kilim iplerinden dokuma, 230 x 334 cm,
Dokuma: Melek Altın (Yeniköy – Sarıgöl -Manisa)

Aslı’nın arkadaşı, işbirlikçisi ve izleyicisi olarak, onun yirmi beş yıllık sanat kariyerinin yakın tanıklarından biri oldum. Üretimleri nesnelerin biyografisini keşfetmeye dayanıyor. Sanatçı, malzemelerin zamanla nasıl dönüştüğünü ve farklı kültürel bağlamlarda nasıl yeniden anlam kazandığını araştırıyor. Bu yazı vesilesiyle üzerine tekrar düşününce, aslında ilk işlerinden bu yana, bazen bilginin aktarılma şekilleri, bazen de tarih yazımı ve kayıt alma üstünden “yorumlama” durumlarıyla ilgilenmiş olduğunu fark ediyorum. Kendilerine atanan bu temsiliyetle üretilmiş eserler, zaman içinde üstlerine dikilen kumaşları taşımayı bilen modellere dönüşüp, bağımsız objeler oldular. TunState de bu yaklaşımı sürdürüyor; ama sadece dönüşümün fiziksel olarak nasıl gerçekleştiğini değil, zaman içinde nasıl şekillendiğini de ele alıyor. Örneğin, 2018’de New Museum’da sergilenen Taşın Yeri işinde kullanılan doğal mavi pigment, TunState’de mekânda su seviyesini andıracak şekilde duvarda yer alıyor. Doğal pigmentlerin üretimi, tüketimi ve kültürel bellekteki yerini araştıran Aslı, bu süreçlerin yalnızca estetik tercihler değil, aynı zamanda sosyo-politik dönüşümlerin izlerini taşıyan unsurlar olduğunu anlatıyor. 14. İstanbul Bienali için ürettiği, sonrasında British Museum, Castello di Rivoli, MATHAF, MoMA gibi müzelerin koleksiyonuna dahil edilen Kırmızı / Kırmızı serisinde, kırmız böceğinden elde edilen kırmızı pigmentin tarih boyunca farklı bağlamlarda nasıl kullanıldığını ve politik anlamlar kazandığını vurguluyor. 2013 yılında ARTER’de gösterilen Taşlar Konuşuyor sergisinde ise, arkeolojik kazılarda çıkan ve bir elemeyle “etütlük eser” olarak sınıflandırılan objeleri temel alıyor ve onları farklı malzemelerle dönüştürerek sergilenebilir kılıyor. Tüm bu çalışılmış pratiğin yansımalarını, sanatçının İMALAT-HANE’deki sergisinde hissediyoruz. Bir anlamda TunState, sanatçının geçmiş işlerinin birikimini de barındırarak, yeni bir sorgulama alanı açıyor.

TunState, İMALAT-HANE dış cephesinden görünüm

Serginin girişinde, mekânın dış cephesinde bir tardigrad bizi karşılıyor. TunState sergisi, su ayısı olarak da bilinen tardigrad adlı bu mikroskobik canlının çevresel koşullara yanıt olarak girdiği kriptobiyotik durumdan adını alıyor. Bu olağanüstü adaptasyon yeteneği, Aslı’nın sergide farklı şekillerde yansıtmaya çalıştığı değişim fikriyle doğrudan ilişkileniyor: Yıkıcı olaylar her zaman bir felaket değildir; aksine, bazen bir başka şeye dönüşerek yeni olasılıklar yaratır.

Tardigrad, yalnızca bir mikro organizma değil, aynı zamanda serginin düşünsel dünyasını temsil eden bir rehber veya bir nevi tinsel hayvan. Tun State’i hem bir biyolojik süreç, hem de bir “Tun Devleti” olarak düşünebiliriz. Tun Devleti, büyük bir felaketin ardından girdiği duraklama devrinin ardından şimdi tüm ihtişamıyla tardigrad bayrağını gururla sallandırıyor. Evet, kötü şeyler yaşandı ve bitti. Farklı türden canlılar, malzemeler ve anlatılar biraraya gelerek, ortak bir varoluş biçimi oluşturdu. Bu müşterek düşünsel alan, bizi dönüşümün politik, ekonomik ve ekolojik boyutlarını irdelemeye çağırıyor.

Tun [1], 2022, Kullanılmış deri ceket, 38 x 38 x 23 cm.

Sukulent familyasından bir ağaç olan bursera fagaroides, projenin çıkış noktası sayılabilir. Aslı’nın bu ağacın kabukları ile karşılaşması Meksika’ya 2018’de yaptığı seyahat sırasında olsa da projedeki çoğu işin üretimi aslında pandemi sonrasında gerçekleşiyor. Sanatçının, böyle yıkıcı bir olayda varlığını sorgulayarak, üretime devam etme motivasyonu ve adaptasyonu, aslında tardigrad canlısı ile benzerlik taşıyor. 

Formunu tardigradların “tun” durumundayken aldıkları kıvrımlı ve büzüşmüş biçimden alan Tun adlı iş, sergi mekânına yayılmış durumda. Aslı, serginin ilk versiyonunu 2022 yılında Torino’da Barriera’da gerçekleştirdiğinde, bu şehirde bulunan Avrupa’nın en büyük bit pazarlarından biri olan, çoğunlukla göçmen toplulukları tarafından işletilen Gran Balon’dan ikinci el deri ceketler satın aldı. Buradan temin ettiği deri ceketleri içbükey ahşap formlar üzerine gererek, tardigradların metabolik faaliyetlerini askıya aldıkları tunstate sürecindeki şekillerine benzer bir form yarattı. Bir zamanlar giyilmiş, ardından el değiştirerek yeni bir bağlama taşınmış ceketler vesilesiyle ikinci el pazarlarla kurduğu diyalog, bu sergide yer alan Çift Pozlama adlı yeni üretiminde de devam ediyor. Bu çalışmasında üzerinde anonim sanatçılara ait çizimlerin bulunduğu tuvalleri kullanarak, tamamını silmeden ama üstüne yeni imgeler ekleyerek ürettiği resimler, görünmez bir işbirliğini ortaya koyuyor. Aslı burada geçmişin katmanlarını silme veya örtme pratiği olarak değil, onları dönüştürerek birlikte var olma biçimi olarak ele alıyor. Bu resimler, bireysel üretimin sınırlarını aşarak anonim geçmişlerle iç içe geçen, zamana yayılan ortak bir süreci yansıtıyor. Önceki sahiplerinin bıraktığı izler tamamen kaybolmadan, ama artık tek başlarına da var olmadan, yeni imgelerle birlikte yaşamayı sürdürüyorlar. TunState’in temelini oluşturan olağan gidişat, bu resimlerde de kendini göstererek, sanatçının yeniden yazdığı bir hikâyenin teması hâline geliyor.

Kayıtdışı buluntu [13], 2025, Amate kâğıdı üzerine yağlıboya, 40 x 60 cm

Aslı’nın sergideki diğer eserleri, doğal süreçlerin ve jeolojik zamanın izlerini taşıyan malzemelerle şekilleniyor. İklim değişikliğinden ötürü yaşam alanı daralan, Sonora Çölü’ne özgü bir ağaç olan bursera fagaroides’in kabukları, önce doğanın kendi kendini yenileme sürecine işaret ederken, sanatçının bu narin kabukları toplayıp, kâğıda dönüştürerek sunduğu işler, zamanın yıpratıcı etkisine karşı bir tür direnç göstergesi haline geliyor. Ağaç, elverişli hava şartlarının olduğu bir ortamda, büyüyebilmek için kabuklarını döküyor. Soyulan bir deri görünümündeki bu kabuklar, sergide Codex, Coyote Track ve TINA adlı eserlerde, el yapımı kâğıt, deri ve obsidyen gibi malzemelerle birleşerek farklı doğal süreçleri, tarihleri ve dönüşüm mekanizmalarını buluşturuyor.

Kayıtdışı buluntu [12], 2025, Amate kâğıdı üzerine yağlıboya, 40 x 60 cm.

Bu geçişlilik hali, Holy Stick adlı işinde hem maddesel hem de kavramsal olarak farklı bir boyuta taşınıyor. Sanatçı, Greta Thunberg’in “Evimiz yanıyor” (Our house is on fire) sözünden esinlenerek, onu yeni bir forma sokuyor; kelimeleri kazıyarak, palo santo parçalarına işliyor, sonra onları olası bir yanma durumuna teslim ediyor. “House Has Burned Bad Energy Gone” (Ev Yandı, Kötü Enerji Gitti). Sözler bir ritüelin izini taşıyor, ağaç yanarken mekâna yayılan yoğun palo santo kokusu hafızada kalıcı bir gölge bırakıyor. Bu iş, doğanın şifalandırıcı gücüne duyulan inanç ile palo santo ağacını tüketme hızı arasındaki çelişkiyi gözler önüne sererken, aynı zamanda bir kelimenin veya sloganın önce bir nesneye, ardından bir kokuya ve nihayetinde bir deneyime dönüşme sürecini de ortaya koyuyor. Sanatçının pratiğinde dil ile kurduğu yakın ilişki, serginin farklı noktalarına yerleştirilen Atalar [Alfabe] isimli seramik harf heykellerinde de kendini gösteriyor. Tunç Çağı’na tarihlenen arkeolojik kadın figürinlerinden ilhamla üretilmiş bu harfler, biraraya gelip yeni bir TunState alfabesi oluşturuyor. Malzeme burada da dönüşüme uğruyor; harfler taşlaşıyor, figürlere bürünüyor ve heykellere dönüşerek mekânda sessiz bir iz bırakıyor. Holy Stick işinde yazıyı ısı ve kokuya dönüştüren Aslı, burada dili biçime çeviriyor; her iki çalışmasında da değişim yalnızca görsel bir deneyim değil, aynı zamanda bedensel bir karşılaşma olarak sunuluyor.

Tıpkı bir canlı gibi, değişmesi, büyümesi öngörülerek oluşturulan bu sergide, yeni eserlerin eklenmesiyle, sanatçının malzeme ve kavramlar arasındaki ilişkiyi daha da ileri taşıdığını görüyoruz. Parçalar bölünüp yeniden birleşiyor, eski malzemeler farklı bir form kazanarak varlıklarını sürdürüyor. Adeta “tun” durumuna geçen tardigrad gibi, bu eserler de bir bekleme ve tekrar ortaya çıkma hali içerisindeler. Bu durum, sanatçının eski üretiminden bir parçayı yeni bir yorumla sergiye dahil etmesi açısından önemli bir rol oynuyor.

Kayıtdışı buluntu [1], 2025, Sırlı seramik. 35 x 22 cm.

Bu sergide izlenebilecek emsal bir rota oluşturduğumu hayal edelim: Sanatçının Meksika’da bulunduğu dönemde, Puebla bölgesindeki Otomi halkı ile işbirliği yaparak ürettiği amate kâğıdı, sergide yeni çalışmalarında karşımıza çıkıyor. Zanaatkâr Santos ailesiyle birlikte çalışan Aslı, Mayalardan kalma bu geleneksel kâğıtların yapımında kullanılan ağaç cinslerinin yıllar içindeki azalışını, dört farklı renkte amate kâğıdı üreterek yorumluyor. Sanatçı, soyut bir istatistik haritayı andıran Amatenin 42 Yılı isimli işini 2023’te Museo Jumex’te gösterdi, şimdi ise amate kâğıdını State of Tun adlı, araştırması esnasında karşısına çıkan sembollerden oluşan resimde ve farklı eserlerde kullanıyor. Bu sergide sıkça resmedilen, polidaktili hastalığı denilen, bir çeşit anomali örneği olan Altı Parmaklılık, bana 2015’te yaptığı bir font tasarımını anımsatıyor ama aynı zamanda Atalar adlı henüz çekilmemiş filmindeki bir karakterde mevcut. 1950’lerin Türkiye’sinde geçen Atalar, Suut adlı genç bir kadın arkeologun, kazının yöneticisi olma yolunda karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmesinin hikâyesini anlatıyor. Altı parmağı olduğu iddia edilen, Aranya adlı tarih öncesi bir kraliçenin varlığına dair kanıt arayan Suut, ataerkil sistemle mücadelesinin sonunda otoriteye karşı isyan ediyor. Bir bakıma, filmin ana karakterinin patriarki ile çatışma biçimi, sanatçının var olma yöntemleriyle paralellik taşıyor. Aslı’nın, kullanılmış kilimlerden sökülüp yeniden dokunmuş ipliklerle bu sergiye özel olarak ürettiği Atalar isimli kilim işinin deseninde Atalar filminden bir sahne görüyoruz: Kraliçe Aranya ile Suut’un mezarlıkta biraraya gelme anının tasviri. Buluşmanın verdiği rahatlama hissi ve ne kadar süreceği belli olmayan derin bir uyku… Bir “tun” durumu. Bu hâl, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda geleceğin potansiyel anlatılarını da içinde barındırıyor.


Bu yazı 17 Mayıs – 27 Eylül tarihleri arasında İMALAT-HANE görülebilecek Aslı Çavuşoğlu’nun “Tunstate” sergisinin katalog metnidir.

İlginizi Çekebilir

Kütüphane

Açık Dergi programına konuk olan Akbulut’un İlksen Mavituna’yla yaptığı sohbetin deşifresi Argonotlar Kütüphanesinde.

Kütüphane

Depo’da 12 Temmuz’a dek ziyarete açık olacak "ARADA 1997-2003: Belgelerle Şakalaşıyoruz" sergisinin küratör metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Kütüphane

17 Ağustos'a kadar Pera Müzesi'nde görülebilecek olan "Marcel Dzama: Ay Işığıyla Dans - Arkadaşı Raymond Pettibon’dan küçük bir yardımla" sergisinin katalog metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Millî Reasürans Sanat Galerisi Arşivi

Millî Reasürans Sanat Galerisi arşivi dizimizin üçüncü konuğu “Kuzeydoğu Anadolu’da Mimari” başlıklı araştırma sergisi. Sergi yayınında yer alan Prof. Dr. Şengül Öymen Gür'ün kaleme...