Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Eleştiri

Festivaller kültür politikalarına alan açabilir mi: Bozcaada Caz Festivali ve Bergama Tiyatro Festivali

İki festivalin de organizatörü olan 3dots ile kültür politikaları tartışmalarına festivallerin nasıl katkı sağlayabileceğine dair konuştuk.

Kültür politikaları Türkiye’de yavaş yavaş görünürlüğünü artırmaya başlamış bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Henüz keskin hatlarla tanımlanmış merkezi bir kültür politikaları metni olmamasına rağmen, alanın akademisyenleri ve kültür profesyonelleri 1990’lı yıllardan itibaren konuya ivme kazandırarak Türkiye’de kültür politikalarının tartışılması ve geliştirilmesi için çaba sarf ediyor. Bu çabanın sonuçlarını gerekse çeşitli yazılı metinlerde, gerekse uygulama olarak görüyoruz.

Günümüzde kültür politikaları için bireysel çalışmalar sürdüren profesyoneller haricinde, kurumsal olarak kültür politikaları adını taşıyarak bu alanda çalışmalarını sürdüren iki kurum var; İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Kültür Politikaları Çalışmaları Departmanı (İKSV-KPÇ) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Yönetimi Araştırma Merkezi (KPY). Bunlar haricinde, doğrudan kültür politikaları ismini taşımasalar da bu alana katkı sağlayan kurumlar ve insiyatifler de mevcut. Anadolu Kültür veya Kırkayak Kültür gibi kurumlar buna örnek olarak verilebilir.

Yine de bahsettiğim temel iki kurumu ele alacak olursak; KPY bu alanda öncü sayılabilecek konumda ve 2010’da resmi olarak kurulmasına rağmen daha öncesinden beri projeler ve yayınlarıyla kültür politikalarının geliştirilmesi adına çalışmalarını sürdürüyor. 2010’lu yıllarda oldukça aktif olarak yayınlarını ve projelerini sürdürmelerine rağmen son yıllarda eskisi kadar aktif olmadığını söylemek mümkün. Zira her sene belirli bir tema doğrultusunda kültür politikalarında güncel tartışmaların yer aldığı KPY Yıllık, en son 2019’da yayımlandı. Geçtiğimiz sene içerisinde Tiyatro Kooperatifi işbirliği ve birkaç söyleşi hariç gözüme çarpan bir şey yapılmadı. Tabi bu eleştiriyi yaparken pandemi koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Önümüzdeki normalleşme döneminde daha kesin yorum yapılabilir diye düşünüyorum.

Alanda aktif rol oynayan bir diğer kurum ise İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları. 2011 yılında resmi olarak departmanlaşmış olsa da, kültür politikaları ve İKSV ilişkisi daha öncesine, Şakir Eczacıbaşı yönetimine dayanıyor. Şakir Eczacıbaşı’nın kurduğu Kültür Girişimi ile İKSV bünyesinde yapılan kültür politikaları sempozyumları farklı görüşten kültür profesyonellerini bir araya getirmiş ve ortak bir platformda tartışma olanağı sunmuştur. Günümüzde İKSV KPÇ, her sene belirledikleri tema doğrultusunda bir uzmanın desteğiyle rapor hazırlıyor, bu raporlar doğrultusunda etkinlikler düzenliyor ve kültür profesyonellerini bir araya getiriyor. Raporlar haricinde Kültür Hattı gibi kültür sektöründe kapasite geliştirmeye yönelik projeler düzenliyor ve politika yapıcılara yönelik metinler hazırlayarak politika önerileri sunuyor.

İki kurum da Türkiye ana akım (ana akım denebilirse) kültür politikaları tartışmaları üzerinde kapsamlı bir etkiye sahip. Fakat, yeni nesil kültür yöneticileri de kültür politikalarının öneminin farkında ve alternatif yaklaşımlarla kültür politikaları alanında sesini duyurmaya başladı. Geçtiğimiz yaz düzenlenen Bozcaada Caz Festivali ve Bergama Tiyatro Festivali, festival kapsamına kültür politikaları ve yönetimi tartışmalarını taşıyarak önemli bir adım attı. Sadece festival kapsamında caza veya tiyatroya odaklanılabilecekken, kültür sektörünün önemli isimlerini, yerel yöneticileri, bakanlık ve UNESCO gibi kurumlardan temsilcileri bir araya getirdi ve tartışma ortamı yarattı. Kültür sektörünün nispeten bağımsız isimleri, örneğin bakanlık temsilcisiyle aynı tartışmada yer aldı ve birebirde konuşma ve sorunlarını anlatma imkanı buldu. Benim bakış açıma göre, merkeziyetçi yaklaşımın güçlenerek arttığı bu dönemde yönetim kademesinden muhattap bulmak bu kadar zorlaşmışken, festival organizatörlerinin bu ortamı sağlayabilmesi oldukça önem taşıyor.

Festival kapsamında gerçekleşen sohbetler ve panellerin konusu da global ve ulusal kültür politikaları gündeminini çok iyi yakalıyor. Bozcaada Caz Festivali ekolojik dönüşüm, yaratıcı endüstriler ve yerel kalkınma gibi konulara değinirken; Bergama Tiyatro Festivali yaratıcı endüstriler için finansal destek mekanizmaları, kültürel miras, kültürel ifadelerin çeşitliliği ve o zaman yaklaşmakta olan İzmir Kültür Zirvesi gibi konu başlıklarına sahipti. Aynı zamanda panellerin teması festival kapsamına oldukça güzel yedirilmişti ve etkilerini festival boyunca görmek mümkündü. Öte yandan, festival konumu olarak seçilen şehirlerin merkezden uzak ve kültürel zenginliğe sahip yerler seçilmesi, bölgesel dönüşüm için oldukça önemli bir adım olarak görülebilir.

İki festivalin de organizatörü olan 3dots, kültür politikaları tartışmalarına festivallerin nasıl katkı sağlayabileceğine dair güzel bir örnek oldu. Bundan sonra festivallerde daha çok kültür politikası tartışmasıyla karşılaşmak mümkün olabilir. 3dots’u daha yakından tanımak için kurucularından Çağıl Özdemir ile 3dots’u mercek altına aldık.

3dots’tan biraz bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, neler yapıyorsunuz?

3dots kültür, etki ve teknolojinin birbirine yakınsallaştığı alanlarda işler üreten bir grup şirketi. Ortağı olduğumuz başka projeler, start-up’lar var; bunlar arasında Bozcaada Caz Festivali, Bergama Tiyatro Festivali, Space Goats, XJAZZ İstanbul, Evre hemen ilk söyleyeceklerim.

Amacımız hem girişimcisi olduğumuz hem de danışmanlık hizmeti verdiğimiz şirketlerin ürettiği işleri daha iyi yapabilmesini, sürekli denemesini sağlamak ve yaptıklarını iyileştirmek. Uzun bir süredir kültür ve sanat alanında oldukça aktifiz, yaratıcı endüstriler ile arasındaki bağları güçlü tutuyoruz ve bağlantılarımızdan güç alarak danışmanlık verdiğimiz başka girişimler de var; Decol bunlardan biri. Güçlerimizi birleştirerek çoğalmaya devam ediyoruz.

A takımı dediğimiz 3dots ekibi altı kişiden oluşuyor; Ece, Fahranaz, Murat, Ozan ve Tuğberk, bir de ben 🙂 Önümüzdeki dönemde multi-lokal olmamızın fırsatlarını daha fazla aktive edeceğimiz, bağlantılarımızı daha iyi yapılandırarak yarar sağlayacağımız, kafa yorduğumuz konular ile ilgili olarak sesimizi daha çok duyuracağımız mevcut ve gelecek işlerimizin daha iyi versiyonlarını yaratmak istiyoruz.

Bozcaada Caz Festivali’nde ve Bergama Tiyatro Festivali’nde gerçekleştirdiğiniz panellerle kültür sektörü profesyonellerini bir araya getirdiniz ve tartışma ortamı yarattınız. Bu fikir nasıl gelişti? 3dots ve kültür politikalarının ilişkisi nedir?

İçinde bulunduğumuz koşullar ve ülke dinamiklerinin üzerimizde bıraktığı pozisyon gereği yaptığımız işler kültür ve sanat ilişkili olmaktan daha çok eğlence olarak görülüyor. Yıllar içerisinde bu algıyı kırmak adına üzerine düşünülmüş pek çok adım atıldı. Bu bazen kurumların, bazen de kişilerin girişimleriyle oldu. Güzel olan kısmı, birbirimizden gördükçe böyle şeylere çok daha fazla kafa yorar olduk.

Ekipteki altı kişiden, dördü İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları veya Sanat ve Kültür Yönetimi bölümlerinden mezun. Keza Bozcaada Caz Festivali’ndeki ortağımız Gizem ve Bergama Tiyatro Festivali’ndeki ortağımız Eren de öyle. Dolayısıyla aslında üniversitenin ilk yılından ve bazılarımız için daha öncesinden beri işlerimizde doğrudan yer vermemiş olsak bile bu konulara uzun zamandır kafa yoruyor, kendi deneyimlerimiz üzerinden içinde bulunduğumuz koşulları değerlendiriyor ve yaptığımız işler neticesinde biraz da piştikçe bu konularla ilgili biraz daha cesaretlenip konuşur hale geliyoruz. Bu bizim için inanılmaz keyifli bir süreç. Hem teoriyi pratiğe uygulama deneyimini geliştiriyoruz, hem de konvansiyonel kabul edilebilecek bazı pratiklerle ilgili yeni önerilerde bulunuyoruz.

Kültür endüstrisinin çok farklı alanlarında, çok güzel işler yapan aktörlerinin bir araya gelmesi ve hep birlikte kültür politikalarına kafa yorması için Fringe İstanbul girişimiyle bağımsızların deneyimlerini paylaştığı ve daha iyisinin yapılabileceğini düşündüğü alanlarda yeni pratikler önerdiği bir oluşumumuz var. Herkesin bir yandan kendi projeleri, kendi girişimleri devam ederken mümkün olan vakitlerde buluşuyor ve aklımızdakileri yapısal bir hale getirmeye çalışıyoruz. Bağımsızların bu üretim ağında neden önemli olduğunu kavrayacak, daha da önemlisi bunu kabul edecek büyük kurumlar ve bu kurumlarda uzun yıllardır varlıklarıyla bizi cesaretlendirmiş kişiler tarafından da tanınmaya ve desteklenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü hep birlikte kafa yorarsak bazı şeyleri daha iyisi için değiştirebileceğimize inanıyoruz. İnatçı bir iyimserlik var hepimizde, hep faydasını gördük. Bu sayede bağımsız festivallerimizi halen yapmaya devam edebiliyoruz.

Bu eğilimde daha fazla etkinlik görecek miyiz? 3dots’un kültür politikaları tartışmalarına alan açmak gibi bir gayesi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Gelecek dönemde üretimlerimiz aracılığıyla, yeni tartışmalar açmak istediğimiz daha aktif bir kültür politikaları gündemimiz var. Bunun için geliştirdiğimiz projeler, yaptığımız ortaklıklar, katıldığımız tartışmalar, ulaşmak istediğimiz kitleler var. Yol üzerinde öğrenilecek çok fazla şey olduğunu düşünüyoruz; fikirlerimizi fahri danışmanlarımızla paylaşıyoruz, tartışıyoruz. ”Bunu daha sistematik ve verimli hale nasıl getirebiliriz?” sorusunu sık sık soruyoruz. Bazı şeyleri deneyip bazılarında yanılıyoruz. Biraz daha somutlaştıkça, hem 3dots hem de start-up’lar özelinde bu alandaki faaliyetlerimizi daha fazla duyabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

Gündem

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür alanındaki beş yıllık politika, strateji ve çalışmalarını, açılan müzeler ve düzenlenen etkinlikler aracılığıyla Emre Erbirer kapsamlı olarak ele aldı.

Duyurular

Galeri Siyah Beyaz, 40. yıldönümüne özel düzenlediği “Siyah Daha da Beyaz” isimli pop-up sergiyle 35 sanatçıyı bir araya getiriyor.

Gündem

Şair ve yazar Mayra Santos-Febres'in Afro-Boricua sanatı üzerine Protodispatch yazı dizisi kapsamında hazırladığı yazının Türkçesi Argonotlar'da.

Eleştiri

Sena Başöz'ün bir yıl arayla açılan "Kaçınılmaz Koreografi" ve "İyileşme Olasılıkları" sergilerini değerlendirdik.