Sanat dünyasının yeni bir yaşam temposuna alışmakta zorlandığı bir yılda, birçok sanat kurum ve kuruluşunun sürdürülebilirlik hakkında ciddi düşünmeye başlaması tesadüf değildir. Galeri İklim Koalisyonu (Gallery Climate Coalition) ve diğer sürdürülebilirlik odaklı kuruluşlara olan ilginin artması, mevcut sanat üretimi, sergi ve satış modellerinin sürdürülebilirlik açısından önemli dezavantajlarıolabileceğine dair artan bir rahatsızlığı yansıtıyor. Sanatın gösterim ve satma süreçlerinin çevrimiçine taşınması mümkün olduğunda, galerilerin sürdürülebilirliği deneyimlemeye heveslendiği söylenebilir.
Ancak tüm bu çevrimiçi etkinlik yeni bir soruyu gündeme getiriyor: Sanat dünyasının dijital karbon ayak izi problemi var mı? Haberler ara sıra dijital enerji tüketimimizin endişe verici boyutlarına değinse de, uçuşlar ve nakliye çoğu sanat kurumunun en büyük sorunu olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte, toplu dijital kullanımın bazı yönleri – cihaz bağımlılığı, dijital video hizmetlerinin doyumsuzca tüketilmesi ve Bitcoin üretimi gibi – olumsuz çevresel sonuçlara sebep olabilmektedir, bu nedenle bazı mitlere ve yanlış anlamalara değinilmesi gerekir.
İşte, sanat işletmelerinin dijital faaliyetlerinin karbon ayak izi oluşturduğu (ve oluşturmadığı) beş faaliyet ve emisyonları azaltma konusunda sorulması gereken sorular.
İnternet sitemi çalıştırmak için ne kadar enerji gerekir?
Bazı iddiaların aksine, internet sayfalarına hizmet vermek için kullanılan enerji miktarı aslında çok azdır. Verimli internet sunucuları saniyede yüzlerce sayfa sunabilir ve bir sunucunun toplam enerji tüketimi, maksimum havalı bir dizüstü bilgisayardan farklı olmayan miktarda olacaktır. Sanat kurumlarının kullandığı diğer tüm bilgisayarların enerji tüketimiyle karşılaştırıldığında, internet sitesi önemli bir sorun teşkil etmemektedir.
Ayrıca, bir internet sitesinin bir sanat kuruluşu için ne kadar önemli bir vitrin olduğu düşünüldüğünde (özellikle çevrimiçi bir görüntüleme odası sunuyorsanız), onu çalıştırmak için harcadığınız enerji, fiziksel bir sergi ortamı için harcadığınız enerji karşısında önemsiz kalacaktır.
Görüntülü görüşme ve e-postaların yeryüzüne maliyeti var mı?
Çoğumuz toplantılarımızı çevrimiçine taşıdık. Şüphesiz çevrimiçi video konferans, diğer dijital teknolojilere kıyasla önemli miktarda bant genişliği (bir bilgisayar ağı veya internet bağlantısı üzerinden belirli bir süre içinde maksimum veri miktarını bir noktadan diğerine iletme kapasitesi) ve enerji tüketiyor. Ancak herkesi aynı fiziksel ortama getirmek için ne kadar enerji gerektiği düşünüldüğünde, video konferansın enerji açısından yüz yüze görüşmeden daha verimli olduğu düşünülebilir.
Gerçekten bir fark yaratmak istiyorsanız, konuştuğunuz kişiyi görmeniz gerekmediğinde görüntülü konferans yerine sesli uygulamaları (veya eski moda telefon aramalarını) deneyin. Video, bant genişliğini hızlı tüketir.
E-posta söz konusu olduğunda, karbon ayak izine yönelik araştırmanın güvenilirliği problematiktir, çünkü bulut sistemi öncesi dönemden yayınlanmış istatistikler, birçok şirket kendi e-posta sunucularını çalıştırdığı için e-postanın karbon emisyon artışına daha fazla katkıda bulunduğunu söylemektedir.
Kaynakların bulut platformları tarafından birleştirilmesi, e-posta teknolojisini önemli ölçüde daha verimli hale getirmiştir. Ancak yine de, koleksiyoncuları ve sanatseverleri, sanat eserleri ve sergiler hakkında bilgilendirmek için en sık kullanılan iletişim yöntemlerinden biri olarak e-posta; pek çok bilgisayarda aktarılan ve depolanan önemli bir veri hacmini temsil ediyor. Sanat kurumlarını daha verimli hale getirmek için teknoloji geliştiren Artlogic’teki müşteriler, yalnızca son 12 ayda 57 milyondan fazla e-posta bildirimi gönderdi ve buna galeri çalışanları tarafından gönderilen doğrudan e-postalar dahil değil.
Şüphesiz, e-posta teknolojisi -özellikle de çoğu e-postanın önceki yazışmaların tamamını içermesi- veri verimliliği için tasarlanmamıştır. Dolayısıyla, karbon etkinizi azaltmak için yapabileceğiniz, e-postayla karşılaştırıldığında oldukça verimli olan WhatsApp, Slack, Signal veya Messenger gibi metin tabanlı mesajlaşma uygulamalarını kullanmaktır.
Hangi Blockchain türü en çevre dostu?
Blockchain verilerinizi, merkezi olmayan, şeffaf ve kurcalamaya karşı korumalı bir şekilde saklamanıza izin veren akıllı bir konsepttir. Özgünlük ve provenans raporlarının, satın alım faturalarının, belgelerin gizli ve güvenli bir şekilde saklanması gibi sanat dünyasında bu teknolojinin kullanım potansiyeli oldukça geniştir.
Ne yazık ki, blockchain (blok zinciri) teknolojisi sürdürülebilirlik ve enerji tüketimi açısından sorunlu, ve bunu düzeltmek için acil girişimler yapılmaya başlandı. Bir blockchain uygulaması seçmek istiyorsanız, uygulamayı geliştirenlere hangi blockchain’i kullandığını sorun. Aşağıda son derece temel açıklamaları paylaşmış olsam dabunun çok çabuk değişen ve hızla hareket eden bir teknoloji olduğunu unutmayın:
- Bitcoin / Dogecoin: Kripto para birimini çıkarmak ve blockchain’i geliştirmek için büyük miktarda elektrik gerektiren eski bir teknolojiyi (“Proof of Work”) kullanır. Bu çoğu zaman bu amaç için özel olarak inşa edilmiş bütün veri merkezlerinin ölçeğine karşılık gelecek şekilde, bir milyondan fazla kişi tarafından işletilmektedir.Bitcoin madenciliğinin tüm küresel elektrik talebinin tahmini yüzde 0,1’ini kullandığı için ahlaki açıdan desteklenemeyen bir sonuca yol açar: gerçekten korkunç bir karbon ayak izi. Bu blockchain Arjantin’den daha fazla elektrik kullanmaktadır.
- Ethereum / Neo: Verimli çalışma yöntemine geçmeye çalışan hibrit bir model kullanır (“Proof of Stake”). Neo bu geçişi çoktan gerçekleştirdi,Ethereum ise bunun için çalışıyor. Sonuç, Bitcoin ile karşılaştırıldığında çok daha az karbon ayak izine sahiptir. Yine de, 2018’de Ethereum İzlanda’dan daha fazla elektrik enerjisi kullandı, bu yüzden çevre dostu olmaktan hâlâ uzak.
- Cardano / Polkadot / Algorand: Bu Blockchain’ler, saniyede çok sayıda işleme izin veren, çok daha verimli ve oldukça ölçeklenebilir olan yeni bir modele geçiyor. Elektrik maliyetleri, merkezi bir uygulamada geleneksel sunucuların kullanılmasıyla karşılaştırılabilir düzeyde.
Gelişme gösteriliyor olsa da, en çok bilinen blockchain modelleri en az sürdürülebilir olanlardır. Bu nedenle buna ihtiyacınız olup olmadığı konusunda şüpheniz ve CO2 emisyonları konusunda endişeleriniz varsa, akıllıca seçimler yapmalısınız. Bir yandan, blok zincirinin sorunu teknolojisi tam olarak olgunlaşmadan çok önce ve bu ölçeklenebilirlik ve enerji tüketimi sorunlarının çoğu henüz çözülmeden halkın -ve uygulama geliştiricileri ile girişimcilerin hayal gücüyle karşı karşıya kalmış olmasıdır.
NFT’ler sürdürülemez mi?
Blockchain ayrıca hızlı gelişen başka bir trendin kritik bir omurgasını oluşturuyor. Çoğu Ethereum blok zincirinde olan (daha az çevre dostu olanlardan biri), değiştirilebilir olmayan tokenler veya NFT’ler. Genelde belirli platformlarda işlem gören “kripto koleksiyon ürünleri” olan NFT’ler, aynı zamanda yeni bir ortam biçimi veya “sanat eseri türü” olarak kabul edilebilir. NFT’ler, doğrulanabilir nadirliğe dayalı bir değer modeli etrafında dönen bir hak yönetimi mekanizmasıdır. Kendi içlerinde (başka yerde depolanabilir olsalar da) dijital varlıklardır. NFT, sanatçılara, özellikle de dijital alanda çalışanlara, yeni ve ilginç fırsatlar sunmaktadır, çünkü, bu vesileyle sanatçıların satış hakları teknolojiye dahil edilmektedir.
Bu akıma dahil olmanız gerekip gerekmediğini merak ediyorsanız, sürdürülebilirlik çerçevesinden konuşmak gerekirse, cevap dikkatli bir şekilde ilerlemek olacaktır: Guardian, bu ayın başlarında müzisyen ve sanatçı Grimes tarafından üretilen bir NFT olan Earth’ün 303 baskısının satışı hakkında tahminde bulundu, bu eser “33 yılda ortalama bir AB vatandaşı ile aynı elektrik gücünü kullandı ve 70 ton CO2 emisyonu üretti.” İlginçtir ki, Artnet News‘da yazıldığı üzere “[Grimes’in] NFT satışlarından elde edilen gelirin bir kısmı, kendini karbon emisyonlarını azaltmaya adamış bir STK olan Carbon180’e gidecek.”
Sanat kurumlarında çalışan herkesin yapabileceği bir şey?
Galeri İklim Koalisyonu (Gallery Climate Coalition) internet sitesinde, dijital karbon ayak izinizi azaltmak için atabileceğiniz başka adımlar sunan oldukça yararlı bir kılavuz bulunuyor. Kılavuz enerjiyi verimli kullanmakla ilgili bazı temel ipuçlarını da içeriyor. Bu ipuçlarından belki de en önemlisi, cihazlarınızı (ve aslında tüm elektrikli cihazları) ihtiyacınız olmadığında kapatmaktır.
Bunu yapmanın gerçekten zor olduğunu biliyorum, özellikle telefonunuzu gece şarj ediyorsanız, bu yüzden cihazlar veya ısıtıcılar için evin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş Enerji Tasarrufu Zamanlayıcı Anahtarlardan kullanabilirsiniz. Muhtemelen telefonunuzu yalnızca birkaç saat şarj etmeniz gerekiyor, bu yüzden bunlardan birini alın ve iki saat olarak ayarlayın. Tam olarak şarj olmuş bir cihazı şarjda bırakıp elektriği boşa harcamadan gecede beş saat tasarruf etmeyi başarırsanız, bu yılda tek bir cihazda 1.825 saat tasarruf etmek anlamına gelecektir. Tüm sanat dünyası, karbon ayak izini azaltmaya yönelik diğer seçimlerle birlikte bunu yapsa, yapabileceğimiz etkiyi hayal edin.
Çeviri: Ezgi Cemre Er
Kaynak: https://news.artnet.com/sustainability/art-world-digital-carbon-footprint-1951483