Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Gündem

Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var

British Council Türkiye Sanat Direktörü Esra Aysun’la WOW İstanbul festivalinin tarihini, amaçlarını ve festivalden heyecanla beklediği etkinlikleri konuştuk.

WOW – Dünya Kadınlar Festivali İstanbul ikinci yılında, ilk kez fiziksel ortamda izleyicileriyle buluşuyor. Kadınları ve kız çocuklarını destekleyerek onların karşılaştıkları güçlükleri ve daha eşit bir dünya için getirdikleri çözümleri görünür kılan WOW Dünya Kadınlar Festivali, WOW – Dünya Kadınlar Vakfı ve British Council ortaklığında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteğiyle 19-20 Mart tarihlerinde Müze Gazhane’de ücretsiz olarak gerçekleşecek.

Birleşik Krallık’tan ve Türkiye’den katılacak sanatçı, konuşmacı, atölye liderleri ve sivil toplum kuruluşlarından ilham alan WOW İstanbul’u hafta boyunca Argonotlar’da takip edeceğiz. Festivali beklerken British Council Türkiye Sanat Direktörü Esra Aysun’la festivalin tarihini, amaçlarını ve öne çıkan etkinlikleri konuştuk.

2021 yılında gerçekleşen WOW İstanbul’dan görüntü.

Siz WOW festivallerine ilk kez ne zaman katıldınız? İlk katıldığınızda ne düşündünüz, ne hissettiniz?

WOW festivallerini ilk kez 2018 yılında, British Council’ın global ortaklığı kapsamında İstanbul planlarını konuşmak için davetli olarak izleme şansım oldu. Londra’daki Southbank Kültür Merkezi’nin kapılarını, Dünya Kadınlar Günü’nün kutlandığı hafta sonunda tüm şehre açarak gün boyunca konuşmalar, atölyeler ve performanslara ev sahipliği yapmasına hayran kaldım. Tüm profesyonel kariyerim boyunca İstanbul’da da sanat mekânlarının kapılarını sadece saatli etkinlikler için değil, tüm gün boyunca izleyicinin farklı ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlayacak şekilde açık tutmalarını hayal ettim. WOW festivallerinin bu açıdan Southbank için dönüştürücü olduğunu düşünüyorum. Yüzlerce insanın gün boyunca bir etkinlikten diğerine gitmek için o dev mekânın her alanını işgal ettiğini görmek müthişti. Ayrıca bir kadın olarak, hikâyelerini dinlediğim ünlü ve ünsüz birbirinden çok farklı gerçeklikten kadınlarla aynı sevinci, üzüntüyü ya da heyecanı, bir bütünün parçası olarak hissetmek beni çok heyecanlandırdı.

WOWsers İstanbul kapsamında “Çöpler, Kilimler ve Pikseller” Atölyesi. Fotoğraf: Selçuk Polat

WOW Festivali dünyanın birçok şehrinde düzenleniyor. İstanbul’da düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı? Ve şimdiye kadarki festivallerde sizin için unutulmaz anlar/etkinlikler hangileriydi?

British Council 2016 yılından beri, ilk kez 2010 yılında Londra’da başlayan WOW Festivalleri’nin global ortaklarından biri. Festival, günümüzde altı kıtada 30’dan fazla şehre yayılmış durumda ve biz de İstanbul olarak, 2020 yılından itibaren bu haritanın bir parçası olmaktan dolayı çok mutluyuz.

British Council olarak, kadınların güçlendirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının, kapsayıcı ve açık toplumlar oluşturabilmek için büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu görüş doğrultusunda, 2017 yılında WOW İstanbul’un da temelini oluşturan “Kültür ve Sanat Alanında Kadın ve Liderlik” programını başlattık. Bu başlık altında yaratıcı sektörlerdeki kadın profesyonelleri ve sanatçıların yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği aktörlerini de desteklemek ve onlarla birlikte hareket etmek üzere projeler geliştirdik: Kültürde Kadın Gücü araştırması, Kültürde Kadın Gücü Destek Programı, WOW Global 24 Festivali’ndeki Türkiye Bölümü ve Açık Radyo’da yer alan Festival Alanı en öne çıkan etkinlikler oldu. Ve hepsi bizi pandemiye rağmen çevrimiçi kalarak WOW İstanbul’u tüm Türkiye’ye yaydığımız ilk festivale getirdi. 2021 yılında gerçekleşen ilk festival, British Council Türkiye YouTube kanalında hâlâ erişilebilir halde. Üç güne yaydığımız bu 14 saatlik içeriğe destek veren her konuşmacı ve sanatçı benim için apayrı bir önem taşıyor. En unutulmaz olan, festivali Şubat ayında yaptığımız birebir çekimlerle daha sonra Mart ayında YouTube kanallarından paylaşırken iki kez yaşamış olmak oldu sanırım. Festival yaratıcı alanda çalışan kadınlara özel önem veriyor. Bu konuda birçok panel ve atölye görüyoruz programda.

Yaratıcı sektörler kadınlar açısından neden önemli? Sizce İstanbul’da yaşayan, üreten kadınlar bu festivalde neler bulacak?

WOW İstanbul’u, sanatın empati, dışavurum ve diyalog yaratma gücüne dayanarak yeni diyaloglar ve işbirlikleri oluşturmak amacıyla sanat ve kültür alanını sivil toplumla bir araya getiren eşsiz bir etkinlik olarak tanımlıyoruz. WOW festivallerinin yaratıcı metodolojisi seyircileri, seyir etme durumlarından çıkarıp katılımcıya dönüştürüyor ve bunu çok önemsiyoruz. British Council’ın Türkiye’de yürüttüğü Sanat Programlarında, ‘geleneksel’ sanat mekânlarının dışına çıkarak sanatın izleyicilerini çeşitlendirmeyi amaçlıyoruz. Yeni mekânların daha kapsayıcı ve erişilebilir kıldığı sanat dallarını desteklemeye, yeni küratoryal sesleri ve yaratıcı girişimcileri ortaya çıkarmaya ve becerilerini geliştirmeye odaklanıyoruz. Yaratıcı sektör olarak tanımladığımız alan, gerçekten de sadece kadınlara değil tüm paydaşlarına nefes olan, tüm farklılıklarımıza rağmen temel insan hakları ve eşitlik değerleri çerçevesinde birlikteyiz diyebileceğimiz bir alan. Alanın yarı nüfusunun fazlasını kadınlar oluşturuyor, bizim de yaptığımız araştırmalar dahil kültür ve sanat alanının yüzde 70’i kendini kadın olarak tanımlıyor. Bu çok önemli bir oran bence. Bana, kadınlar olarak eşit hak mücadelemizde toplumsal değişim için ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu gösteriyor.

“WOW İstanbul’u, sanatın empati, dışavurum ve diyalog yaratma gücüne dayanarak yeni diyaloglar ve işbirlikleri oluşturmak amacıyla bir araya getiren eşsiz bir etkinlik olarak tanımlıyoruz.”

Her WOW festivali, Thinkin dediğimiz bir ön toplantıyla başlıyor. Biz de Şubat ayı içerisinde İBB desteğiyle şehrin farklı bölgelerinden farklı yaş, eğitim, sosyo-ekonomik durum ve gerçeklikten birbirinden farklı kadın katılımcılarla gerçekleştirdik bu toplantıları. Onlara festivali tanıtıp bir katılımcı olarak festivalden beklentilerini dinlemek, festivalimizin ana sloganı ve teması da olan Birlikteyiz’in onlar için ne ifade ettiğini duymak çok önemliydi. Bir sanat profesyoneli olarak bazen hatta çoğu zaman kendimi ‘diğerlerinden’ farklı hissetmeme ya da ayrıksı bulmama rağmen bir kadın olarak ne kadar benzer dertlerimin ve de gerçekliklerimin olduğunu fark ediyorum bu bir aradalıklarla. Kadın sanatçıların ve profesyonellerinin kendi hikâyelerini başkalarıyla paylaşarak nasıl güç bulduğunu ve nasıl güç verdiğini de gözlemliyorum. Bu yüzden İstanbul’da festival katılımcılarının -hem izleyiciler hem konuşmacı, sanatçı ve sivil toplum temsilcilerinin- birbirinden çok şey öğreneceğine, birbirine çok şey vereceğine inanıyorum.

Ve elbette festivalimizin kapanış panelini heyecanla bekliyorum. Yaratıcı sektörlerdeki toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Departmanı’nın Prof. Dt. Itır Erhat ile yapmakta olduğu raporun ön sunumunun olacağı panelde bence çok şey duyacağız.

Festivalin kapanış konseri 19 Mart Pazar günü 17:30’da başlayacak.

İki günlük dolu dolu bir program görüyoruz. Peki, sizin özellikle heyecanlandığınız, kesinlikle katılacağınız paneller, atölyeler neler?

Ben elbette her etkinlikte bulunmak üzere geçireceğim festivali. Festival katılımcılarımıza önerim, festivali hep beraber açıp kapattığımız panel ve konserlerde muhakkak olmaları. Festivalin tüm coşkusu bu hep birlikte konuşup tartışıp müziğe eşlik edeceğimiz bölümlerde hissedilecek. Birbirinden farklı STK’larla tanışacakları Sivil Alan bölümünde vakit geçirmeleri, mümkünse fiziksel aktivitelere katılarak bisiklete binmeyi ya da hip hop dansı yapmayı öğrenmeleri:) Festivalin diğer konuşma bölümlerinin hepsi ayrı özel. Bu arada hem WOWsers İstanbul hem de ‘Eşitlik OYUNDA Let’s WoW’ sergilerimizi de gezerek üniversite öğrencilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine katıldıkları farklı atölye çalışmalarının sonuçlarını da görebilirler.

Büyük Fikirler, Kısalar ve 5Harfli Sesler, gerçekten seçmek zor olacak… Ve müzik! Tüm konserler Birleşik Krallık ve Türkiye’den birbirinden yetenekli sanatçıları ağırlayacak. Kapanış konserini ise Kardeş Türküler ekibinin davetiyle bir araya gelecek müzisyenlerden ve de atölye çalışmalarından çıkacak seyirci korosu ile yapıyoruz, açıkçası dans etmek için sabırsızlanıyorum.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!