Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Eleştiri

Bu senin arzun

Ali Elmacı’nın Pilevneli Gallery’de gerçekleşen “Dudaklarımı Öp, Kalbimi Hançerle” sergisi üzerine Murat Alat’tan bir zihin egzersizi

"Dudaklarımı Öp, Kalbimi Hançerşe" sergisinden görünüm, Fotoğraf: Cemil Batur Gökçeer

Dünya hep vahşi bir yerdi. Biz insanlar da bugüne kadar ne yaptıysak dünyanın vahşetinden korunmak, bu vahşetin sebep olduğu dehşeti savuşturmak için yaptık. Trajik olan şu ki tüm gayretimiz, yüz binlerce yıllık hikayenin sonunda, vahşete vahşet katmaktan, dünyayı daha da dehşetengiz bir yer kılmaktan başka bir meyve vermedi. Yakıcı ve yıkıcı hırsımız ortalığı kasıp kavurdu, yaşamı cehennem haline getirdi. Medeniyetimizin geldiği noktada hâlâ bu cehennemden kaçış yolunu bulabilmiş değiliz, aksine ateş hiç olmadığı kadar harlı. Becerebildiğimiz tek şey yalımları ve zebanileri bir nevi illüzyonun ardına gizleyip içinde bulunduğumuz durumu görmezden gelmek. Bu bir savunma mekanizması mı, yoksa şeytanın oyunu mu işte burası muğlak kalıyor.

Ali Elmacı’nın çalışmaları, insanlık olarak içler acısı ahvalimizin satirik anlatıları. Elmacı, çalışmalarında insani arzuların kördüğüme benzer yapısını gerçeküstü bir mizansenle ortaya koyuyor. İnsanın arzularını kışkırtmanın ve bundan iktidar devşirmenin geçer akçe olduğu çağdaş toplumda, Elmacı ölmeden cennete gitmek isteyenlere arzuladıklarının aslında cehennemin kendisi olduğunu gösteriyor. Elmacı’nın çalışmalarında bolluk var, bereket yok; arzu var, sevgi yok; kahkaha var, neşe yok; renk var, yaşam yok. Bu çalışmalar tıpkı gündelik hayatta türlü mecralardan durmaksızın üzerimize akan imgeler gibi kışkırtıcı ama aynı zamanda da kendilerine has bir biçimde tekinsiz ve dehşet verici. Her biri sizi muhtelif ayartmalar karşısında dizginlemekte zorlandığınız arzularınızdan yakalıyor, tahrik ediyor ve karanlık dehlizlere sürüklüyor. Her biri adeta sirenlerin bir şarkısı.

Dudaklarımı Öp, Kalbimi Hançerle II, 2021 Tuval üzerine yağlı boya, 180 x 250 cm.

Banka reklamlarından, televizyon programlarına, hastane koridorlarından, alışveriş merkezlerinin kuytularına kadar her yerde yankılanan, her şeyin yolunda olduğu, şayet düzene güvenirsek her şeyin çok güzel olacağı telkinine Elmacı, güzellik idealinin kendisini sorgulayarak karşı çıkıyor. Ali Elmacı güzel resimler, güzel heykeller, güzel filmler yapıyor. Bir eserin güzel olması için sanat geleneğinin alışılagelmiş ikonografisini yerli yerine oturtuyor, malzemesini de güzel güzel işliyor. Ancak Elmacı’nın çalışmalarında bütün bunlar o kadar güzel ki güzellik bir noktada ifrazata dönüşüyor. Elmacı şöyle soruyor: Her şeyin bu kadar güzel olduğu bir dünyada bunca kötülük, çirkinlik nasıl peyda oluyor? Çünkü derimizin pürüzsüz ve parlak, her yanıyla sağlıklı gözüken sathının hemen altı irinle kaplı, çürüme usulca bütün bedenimizi sarmış. Güzellik bir göz bağı, tümör her hücrede. Anlaşılan o ki medeniyet bir noktada, özünde bulunan çürümeye derman aramaktan vazgeçmiş ve onu görmezden gelerek, sanki o hiç yokmuş gibi davranarak yoluna devam etmeye karar vermiş.

Sürprizlere Bayılırım I, 2021, Polyester, çelik bıçak, yapay çiçek, 40 x 30 cm.

Heyhat nicedir insanlığın güzelliğe olan maddi, manevi yatırımı, evvel zamanlarda olduğu gibi iyinin peşinde bir çaba değil. Güzellik, gündelik hayat denen ucubeyi tahammül edilebilir, hatta arzu edilebilir kılmak için işe koşuluyor her köşe başında biten kodamanlar tarafından. Etik ve estetik ayrı düşmüş. Güzellik, antik çağlarda eşanlamlısı olduğu iyiliğin bir tezahürü olmaktan ziyade kötülüğün diğer yüzü. En büyük cürümler güzellik maskesi ardında, güzellik adına işleniyor. Velhasıl kelam bize de çirkinliği sahiplenmek, iyiyi onda aramak kalıyor. Evet güzellik kibirimizi okşarken, çirkinlik canımızı yakıyor ama güzellik bir ilüzyonken, çirkinlik gerçek. İyi bir hayat yanılsaması kurmak için türlü makyaj malzemesiyle yaralarımızı, çürüklerimizi kapatmaya çabalamaktansa işe çirkinleşmiş doğamızı kabul ederek başlamak gerek. Ali Elmacı’nın çalışmaları, en güzel olduğumuza inandığımız anda bize çirkin yüzümüzü yansıtan acımasız birer ayna. Ya bu aynayı kıracağız ya da bir serüvene koyulup güzeli bir türlü doymak bilmeyen canavarın elinden kurtaracağız.

Kötülükle mücadelede yetkin bir rehber olan etiğin, şeytanın bir aracı olan piyasa ahlakına yenik düştüğü; yaşamın doğurgan kudretinin yerini kısır iktidar tutkusuna bıraktığı günümüzde Elmacı’nın iki yanı keskin imgeleri dünyanın çift yüzlü tasvirinin Ali Cengiz oyunlarını faş ederken, bu tasvire hayran hayran bakan bizlere usulca fısıldıyor: “Bu senin arzun, bunu sen istedin ve sen yaptın. Şimdi mutlu musun?”

Ali Elmacı’nın Pilevneli Gallery’nin Dolapdere mekânındaki sergisi 14 Ocak – 11 Mart 2022 tarihleri arasında gerçekleşti. Sergide Elmacı’nın tuvallerinin yanı sıra yönetmenliğini kendisinin yaptığı üç kısa film de sergilendi.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!