Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Kütüphane

bütün kuşlar benim bahçeme gelir

Şafak Şule Kemancı’nın 17 Haziran – 1 Ağustos 2021 tarihleri arasında Depo’da gerçekleşecek ilk kişisel sergisi için Seçil Epik’in kaleme aldığı metin Argonotlar Kütüphanesi’nde.

Yılanlar, 2021, karışık malzeme, 150x150 cm.

etten hapishane değil beden ruha.
derimizden çizilen keyfi sınırları aşıyoruz.
fiziksel olandan çok daha fazlasıyız.
Alok V. Menon

Bütün kuşları etrafına toplamak isteyen davetkâr ve oyuncu bir bahçe burası. Politik ve toplumsal olarak yalnızlaştırılmış, izole edilmiş ve sınırlanmış bedenlerin aşkın bir ifade alanı bulduğu bir bahçe. Hem açık bir vaha gibi hem de kapalı bir ekosistem. Zamanı ve mekânı, bedeni, ikiliği ve normu aşan bir yapı.

İmgeler dünyasını açık ve ulaşılabilir bir queer cinsellikle oluşturan Şafak Şule Kemancı, dört duvar arasına sıkışması beklenen arzuyu kamusal alana çıkarır. Bu çaba, hazzı olumlama ve sahiplenmeye yönelik bir tavrı da içinde barındırır. Bedenin ve cinselliğin dayatılmış sınırlarını aşmayı ve onun sonsuz ihtimallerini vurgular: Biz bedenden fazlasıyız, biz sonsuz bir ihtimaller bahçesiyiz. Beton duvarlardan, evlerin tuğlalarından fışkırma gücünü hep bulmuş bitkiler gibi, biz bir aşkınlık ifadesiyiz.

Ekosistemi meydana getiren yarı insan yarı bitki hibrit varoluşlar, tekrar eden motifler, cinsel çağrışımlı desenler sürekli bir yakınlık haliyle bu sonsuzluk hissini güçlendirir. Bu son derece erotik bahçeyi tasarlamak için zanaat malzemeleri ve tekniklerini kullanarak normatif dünyanın ve ana akım sanat algısının sınırlarını aynı anda aşar.

Doğu’ya ait geleneksel bir teknik olan cam altı resimleri Barok döneme ait gösterişli ve dramatik estetikle birleşir. Bu coğrafyasız ve zamansız birleşmeler queer varoluşun da tıpkı bu bahçe gibi aynı anda geçmiş, bugün ve gelecek olduğunun ispatıdır. Heteronormatif bakışın değersiz, uzak durulması ve bastırılması gereken bir anomali olarak kodladığı “feminen”liği, simli ojeli tırnaklar ile takındığı flörtöz ve kendinden emin tavrıyla kucaklar. Bugün hâlâ bir tabu olan kadın cinselliğini ve arzusunu sanatsal ifadenin bir parçası kılar. Sanatçının kendini izleyiciye bu derece açması bahçenin ziyaretçilerini de bu cesaret eşiğine çeker.

Şafak Şule Kemancı bu bahçenin sadece kendisi için değil etrafına toplamak istediği “bütün kuşlar” için de yabanıl bir genişlemeye vesile olacağının müjdesini verir. Örneğin bütün bir duvarı kaplayan duvar kâğıdı yerleştirmesi Esra ve Özge, “Bizi dört duvar arasına sıkıştırmaya çalışmanız ya da olduğumuz gibi görmeye direnmeniz bir şeyi değiştirmez.” der gibidir. Bu duvar kâğıdı yerleştirmesinin sergideki birçok işin aksine bir “adının” olması boşuna değil, adıyla çağrılmayı, tüm varlığıyla görülmeyi çekincesizce talep eden bir iş bu, “Kafanızı diğer yana çevirmeniz varlığımızı yok etmiyor.” diyen.

Bedenin diğer bedenler ve kendisini çevreleyen doğayla kurduğu ilişkiyle türler arası sınırları ve aradaki steril mesafeyi bulanıklaştıran bu figürler öyle iç içe geçmiştir ki insanın nerede başlayıp bitkinin nerede bittiğini anlamak zordur. Bunlar, ekoseksüel bir yaklaşımla insanın doğayla deneyimleyebileceği cinselliği kabullenen ve kucaklayan işlerdir, ki sanatçının neredeyse tüm işlerinde bu yaklaşımın izlerini sürmek mümkündür. Bu yönüyle, Kemancı’nın işlerindeki ekoseksüellik vurgusu insan bedeninin insan dışı dünyanın bir parçası olduğunu ve insan bedeninin de tıpkı insan dışı varlıklar gibi sürekli bir akış, devinim ve dönüşüm içinde olduğunu hatırlatır.

İlginizi Çekebilir

Eleştiri

LGBTİ+ sanatçıların işlerinden ve kuir üretimlerinden oluşan KIRIK inisiyatifinin hazırladığı gösterim programını İrem Karaaslan ele aldı.

Gündem

Feminist sergileme pratiklerinin tarihi, mekânı, kategorileri bozan ve yeniden kuran; kavramları tarihsel bağlamlarla ele alan; karşıtlıkları ve çatışmaları bir arada kullanan yöntemlerine bir bakış.

Duyurular

WOW - Dünya Kadınlar Festivali İstanbul'un üçüncü edisyonuna davetlisiniz!

Eleştiri

Hara, ilk grup sergisinde Sena Başöz, İnci Furni, Ekin Kano, İrem Nalça ve Cansu Yıldıran'ın "güvenli alan" fikrinden hareketle ürettikleri eserlerini bir araya getiriyor.