Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Eleştiri

Derin bir rüyada: “Kabin Fantastik”

Güneş Terkol’un farklı ülkelerde yürüttüğü pankart atölyelerinde üretilen işlerinden meydana gelen “Kabin Fantastik” sergisini ele aldık.

Trendeki Düşler, Kumaş üzerine işleme, 240 x 305 cm., 2023 (Paris, le "Bureau des Heures Invisibles" Aubervilliers, "la Debrouille" ve "la Maison des Femmes" gibi yerel derneklerle işbirliği içinde üretilmiştir.)

Yüzün ipek bir tül gibi saran teninden

Güneşi yudum yudum içtiğim şu lâhzada[1]

Adını varlıklı bir Rum ailesinden alan, bir zamanlar Fahrelnissa Zeid’in ilk kişisel sergisini gerçekleştirdiği Ralli Apartmanı’na girerken içimi garip bir his kaplıyor. Bu his, tarihi bir apartmanı ziyaret etmenin ötesinde farklı bir yere dokunuyor. Dönemin ünlü isimlerini bünyesinde ağırlamış, sanatla iç içe olmuş bu apartmanın kabartmalarla çevrili duvarlarının arasından geçiyorum. Asansörün içinde eski İstanbul’u düşünürken kendimi beşinci katta bulunan Ferda Art Platform’un zilini çalarken buluyorum. İçeride, kumaş ve tül eserleriyle bilinen Güneş Terkol’un 23 Kasım – 20 Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleşen “Kabin Fantastik” isimli sergisi yer alıyor. “Kabin Fantastik”, Terkol’un altı aylık bir süreye yayılan Paris merkezli misafir sanatçı programı Art Explora kapsamında ürettiği son dönem işlerinden oluşuyor. Sergide, kumaş, tül ve pankart gibi sanatçının üretim pratiğinden aşina olduğumuz işlerinin haricinde izleyiciye ilk defa açtığı eskizleri de yer alıyor.

“Kabin Fantastik” sergisinde beni ilk karşılayan işler, sanatçının 2010 yılından beri farklı coğrafyalarda yürüttüğü pankart atölyelerinin çıktıları oluyor. Chongqing’den Antakya’ya, Berlin’den İstanbul’a uzanan pankart atölyeleri serisi, katılımcılara endişelerini, hayallerini ve korkularını dile getirebilecekleri, paylaşımcı bir alan oluşturuyor.[2] Aktivizm ve sanat arasında bir paydaşlık öneren pankartların zaman içinde Terkol’un sanat pratiğinin merkezine yerleştiğini söyleyebiliriz. Sergide yer alan Trendeki Düşler isimli ilk pankartı ise Paris’te kaldığı süre içinde temas ettiği göçmen kadınlarla üretiliyor. Paris’te bulunan “Bureau des Heures Invisibles” Aubervilliers, “la Debrouille” ve “la Maison des Femmes’’ gibi yerel derneklerle işbirliği gerçekleştiren Terkol, göçmen kadınların hastane içinde yer alan atölyelerini sık sık ziyaret ediyor. Bu bağlamda göçmen kadınlarla eş zamanlı olarak buluşup birbirinden farklı iki atölye düzenlemeye karar veriyor. Terkol, kumaş üzerine işleme tekniğini kullandığı pankartta kentin içinden çıkan bir treninin üstüne on kadın figürü yerleştiriyor. Sanatçıya göre bu tren ne ileri, ne geri gidiyor. Olduğu yerde duruyor. Yalın ve güçlü bir anlatıma sahip Trendeki Düşler, yolda olmanın ve her şeye rağmen hayal kurmaya devam etmenin altını çiziyor.

Park, Kumaş üzerine dikiş, 110 x 80 cm., 2023

Sanatçı, figürlerin ellerinde tuttukları kumaşları boş bırakarak katılımcılardan onları doldurmasını istiyor. Birbirini besleyen diyaloglar üzerine şekillenen atölyenin meyveleri, Trendeki Düşler isimli pankartta bir araya gelmiş oluyor. Kumaşı bir pusula gibi gören Terkol, on yılı aşkın süredir devam ettiği pankartlarda kendi renklendirdiği değil, sadece hazır ve buluntu kumaşları kullanmayı tercih ediyor. Pankart atölyeleri nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, malzeme alışverişini orada bulunan ikinci el pazarlarından ve yerel kumaşçılarından yapıyor. Böylelikle bu pankartlar, üretildiği coğrafyanın görsel ve estetik anlayışının birer yansımasına dönüşüyor. Sergide yer alan bir diğer kumaş üzerine işleme pankart Kalplerdeki Adalar’ı da benzer bir yerden okumak mümkün. Terkol, bu sefer de İstanbul’un Örnektepe’de bulunan mahalle evinde İBB ve UNHCR işbirliğiyle Suriyeli göçmen kadınlarla buluşuyor. Dağlarla örülü bir manzaranın ortasında yer alan sekiz kadın figürü, kendi öznel deneyimlerine ve hayat yolculuklarına dair imgeleri Terkol’un güvenli ellerine emanet ediyor. Barınma hakkı, kadınlık ve göç üzerinden farklı kapılar açan bu dürüst imgeler, günümüzün politik atmosferini gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra “Kabin Fantastik” sergisinde pankartların üretim sürecine tanıklık etmemizi sağlayan bir video dönüyor. Kadınların beraber müzik dinlediği, yemek yediği ve yürüyüş yaptığı anlar, katılımcılarla gerçekleşen süreç odaklı sanat etkinliklerini tüm şeffaflığıyla izleyiciye aktarıyor.

“Kabin Fantastik” sergisinde yer alan pankartlarla farklı coğrafyalara yolculuk ettikten sonra biraz daha öznel ve şiirsel bir yere doğru evriliyoruz. Yazının başında Yaşar Nabi’nin bir şiirinden alıntıladığım gibi, Terkol’un sergideki diğer işleri galeriyi ipek bir tül gibi sarıp sarmalıyor. İlk bakışta hafifliğiyle dikkat çeken rengârenk tüller, bazen birbirini selamlıyor bazen de görmezden geliyor. Yaşar Nabi’nin dizeleri gibi sıra sıra dizilip bembeyaz mekânın boşluğunda süzülüyorlar. Paris’te geçirdiği altı ayın bir bir özeti ya da günlüğü düşünebileceğimiz bu kumaş ve tül eserler, sanatçının yakın çevresinden, günlük deneyimlerinden, topladığı hikâyelerden, kentlerden ve müzikten ilham alıyor.

Kabin Fantastik, Kumaş üzerine dikiş, 80 x 103 cm., 2023

Terkol’un yalın bir biçimde kurguladığı kompozisyonlarında, melez canlılar, cinsiyet, varlık ve hiçlik üçgeninde koşuşan kimseler, canlanmış eşyalar, geometrik hareket dansları, serbestliği kutlayan sergide yine bir kutlama havası yaratıyor.[3] Genellikle bu figür ve nesneler, soluk renkli ve olabildiğince düz bir zeminde bir araya geliyor. Sanatçının renklendirdiği tüllerden kesilen, tekstil dilinden aşina olduğumuz “patch-work” figürler, resmin merkezine konumlanıp ısrarla izleyicinin gözünün içine bakıyorlar. Örneğin Bonjour isimli eserin merkezinde, iç içe geçmiş iki farklı kadın figürünü görürüz. Birbirinin önünde mi duruyorlar yoksa birbirini mi taşıyorlar asla anlayamayız. Yine aynı şekilde Boşluk’ta nereye baktığı belli olmayan tedirgin edici bir figürle karşılaşırız. Terkol, bu karşılaşmaları organik olarak kurguluyor “Kabin Fantastik”te. Gündelik hayatında karşılaştığı imgeleri gün sonunda eskize dönüştürüyor. Bir süre sonra küçük boyutlu kâğıtlar yaklaşık iki metrelik tülden resimlere evriliyor. Her bir resim kendi içinde ayrı anlamlar taşısa da uzun süren bir rüyanın kesitleri gibi hissettiriyor “Kabin Fantastik.”

Rüyalardan bahsetmişken, galerinin merkezi olarak düşünebileceğimiz bir noktada karşımıza 18 parçadan oluşan Rüya Günlüğü isimli bir seri çıkıyor. Rüya Günlüğü, Terkol’un Paris’ten aldığı turkuaz ve beyaz arasında bir renk skalasına sahip kumaşları zemin olarak kullanıyor kendine. “Bunlar tuhaf, anlatımcı ve çok figüratifler,” diyen Terkol, bu seriyiTarot kartlarına benzetiyor.[4] Katlar açılıyor. Sıra sıra diziliyor mekâna. Sanatçı, Tarot kartlarında olduğu gibi figür, sembol ve nesneleri birbiriyle diyalog halinde düşlüyor. Fakat Rüya Günlüğü gelecekle ilgili kehanetlerde bulunmakla ilgilenmiyor. Hareketli kompozisyonlara sahip bu kumaş eserler, rüyalardan geriye kalan hissiyatları aklımıza getiriyor. Her detayında farklı bir hikâye ve ihtimal barındırıyor.

Rüya Günlüğü 2, Kumaş üzerine dikiş, 70 x 50 cm., 2022-23,

Güneş Terkol, “Kabin Fantastik”sergisinde içerik olarak her ne kadar bütünlüklü bir dünya kurgulasa da yine en çok malzemenin kendisiyle ilgileniyor. Sanat pratiğinin vazgeçilmez parçası olan kumaş ve tüllerle ilgili; “İşlerimin en önemli özelliği, bence katlanıp, küçülüyor olmaları. Sonra büyüyüp, mekânda devasa yerleştirmelere dönüşüyorlar. Aşırı hafifler. Yine, tülbent gibi malzemeler, pankartlar taşınabiliyor. Dışarı çıkıyor. Hantal değil, ekonomik bir malzeme.” ifadelerini kullanıyor.[5] Genellikle izleyicide şeffaf, kırılgan ve uçucu bir izlenim bırakan kumaş eserler, sergilendikleri mekâna ve ışığa göre yeni bir kimlik kazanıyor. Terkol’da form açısından oldukça zengin olan bu malzemeyi tüm halleriyle, en önemlisi de olduğu gibi kabulleniyor. Kusurları örtmeye çalışmıyor. Aksine her şeyi kendi haline bırakıyor. Rüya ve gerçeklik arasında keskin bir sınır çizmeden, naif ve fantastik bir evrene götürüyor bizi.

“Kabin Fantastik” sergisinden görünüm

[1] Onar Mısra, Varlık Yayınevi’nin kurucusu ve dönemin önemli edebiyatçılarından Yaşar Nabi Nayır’ın 1931’de yayımladığı şiirlerinden biri. Bu yazıda da Yaşar Nabi’nin dizelerini, Güneş Terkol’un boşlukta süzülen tülleriyle beraber düşüneceğim. Yazının adı da şiirden bir alıntı.

[2] Nazlı Yayla, 500K | Güneş Terkol, Art Unlimited, 06.04.2022

[3] Evrim Altuğ, Paris’ten Güneş’le Yollanan Fantastik Kabin’in Hikâyesi, Kabin Fantastik, Sergi Katalogu, 2023, s.4

[4] Evrim Altuğ, Paris’ten Güneş’le Yollanan Fantastik Kabin’in Hikâyesi, Kabin Fantastik, Sergi Katalogu, 2023, s.6

[5] Evrim Altuğ, Paris’ten Güneş’le Yollanan Fantastik Kabin’in Hikâyesi, Kabin Fantastik, Sergi Katalogu, 2023, s.5

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!