Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Gündem

İstanbul Onur Haftası sergileri ve programları

İstanbul LGBTİ+ Onur Haftasına paralel hazırlanan sergilerden ve programlardan bir seçki

Akış Ka

31’inci İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası 19 Haziran günü Haliç Köprüsüne trans bayrağı asılmasıyla başladı. Her ne kadar uzun süredir yasaklamalarla gündeme gelse de Onur Haftasına paralel olarak birçok kurum tarafından sergi ve program hazırlandı. Öne çıkan etkinlikleri bir araya getirdik.

KOLİ Art Space

Küratörlüğünü Tuba Kocakaya’nın üstlendiği, “Sen Başka Bir Bensin” 17 Haziran / 16 Temmuz tarihleri arasında KOLİ Art Space’in Noks Art Space ile dayanışma için kullandığı ortak mekanında. 

Sergi, marjinalleştirme yerine marjinali benimseyen ve bu şekilde normal/marjinal ikiliğini kırmayı niyet eden işleri bir araya getiriyor. Sanatçılar arasında Akış Ka, Cansu Yıldıran, İlkin Zeybek, Leman Sevda Darıcıoğlu, Meltem Sarıkaya, Mert Yemenicioğlu ve Yaz Taşçı yer alıyor.

“Cis-heteropatriyarka ve ikili cinsiyet düzeni, bedenleri ve cinsiyetleri iki kutupsal karşıtlığa yerleştirir ve bedenlerin yaşayabileceği sonsuz olasılıkları sınırlar. Bu durumda, her bedenin bu iki cinsiyete dayalı şekillendirilmiş ve atanmış formu, kalıbı veya normu uygulama zorunluluğuyla karşı karşıya kalır ve bu zorunluluğa uymadığında şiddet ve marjinalleştirmeyle karşılaşır. Cinsiyetin ideolojik bir kurgu olduğunu kabul ederek, açılan sonsuz olasılıklar ufku, farklılıkların ve çeşitliliğin bin bir şekline ev sahipliği yapar.”

Leman Sevda Darıcıoğlu, Lettin the dirt in, 2023

Depo / Sınır/sız

Depo, küratörlüğünü Sınır/sız ekibinin (İlhan Sayın, Şafak Şule Kemancı, Ozan Ünlükoç, Metin Akdemir) üstlendiği “Eksilerek Biriken” isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Eksilerek Biriken, Okyanus Çağrı Çamcı, Üzüm Derin Solak ve Furkan Öztekin’in işlerini biraraya getiriyor.

Bağımsız aktivist ve sanatçılardan oluşan Sınır/sız ekibi bu sergide “Kendi arşivlerimizden yola çıkarak geçmişi yeniden örgütleyebilir miyiz?” sorusuna cevap arıyor. Eksilerek Biriken, varoluşumuzu şekillendiren ve bizleri güçlendiren kişisel arşivlere, queer bir gözle yeniden bakmayı amaçlıyor.

Okyanus Çağrı Camcı, Peki ya sen neredesin?, 2023

Okyanus Çağrı Çamcı, Üzüm Derin Solak ve Furkan Öztekin bu sergi için ürettiği eserlerinde, kendilerine emânet edilen aile yadigârlarından Onur Yürüyüşlerine götürülen düdük, yelpaze ve bayraklara, kendi arşivlerini açmanın veya “açık etmenin” yollarını arıyorlar. “Eksilerek Biriken”, bu arşivlerin birer hayatta kalma aracına dönüşme potansiyelini sorgularken, kendi kendinin tarihini yazma olasılıklarını ve queer yöntemlerini araştırıyor.

Sergi kapsamında, broşüre yazılarıyla katkıda bulunan Berkant Çağlar, Seçil Epik ve Fisun Yalçınkaya’nın da katılacağı bir söyleşi ve Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe’nin Patrida (2021) isimli filminin gösterimi yapılacak.

Through the Window

Türkiye, Hollanda ve ötesinden queer sanatçı, aktivist, düşünür ve gece çalışanlarını dijitalde buluşturan; dayanışma ve işbirliği olanaklarını geliştiren Through The Window projesinin çevrimiçi sergisi 21 Haziran 2023 Çarşamba günü projenin Instagram hesabı üzerinden izleyiciyle buluşuyor. TTW’nin dördüncü turu “Öfke ve adalet” temasında gerçekleşiyor.Türkiye’den on bir, Hollanda’dan dokuz ve ötesinden on olmak üzere toplam otuz sanatçının katılımıyla gerçekleşecek olan dijital sergide yirmi dokuz iş gösterilecek. 

Katılacak sanatçıların listesi şu şekilde: Antre Sezgin, babykilla, biricikseksüel, Bruno Najiel, Daphnis Monastirioti, DORMANTYOUTH, Ekin Keser, ewa nïara, Genilson Nery, Hêja Akan, Inderjeet Sandhu, Işıksu Eliuz, Jilet Sebahat, Juan Rodrigues, Lena Sans, Menko Dijksterhuis, Mina Lal Kocasoy, Nark Luenzi, Neo Mahlasela, Nîno, NIÑO DIVINO, Okyanus Çağrı Çamcı, Orlando Sosa Lozada, Pamina Sebastião, Pamirhan Yıldıran, Rik Dijkhuizen, Sarjon Azouz, Storm Vogel, Sunni Lamin Barrow, Tusidi.

400×118 

İMÇ’de yer alan 400×118 Irmak Canevi’nin ”şık {gilded}” sergisine yer veriyor. Canevi sergide bir araya getirdiği dört heykeliyle, özünde bir perde önü olan derme çatma sergi alanımızı sonuna kadar açarak arkasındakileri ortaya çıkarıyor.

Irmak Canevi

400×118 yürütücülerinden Zeynep Beler sergiyi şöyle anlatıyor: “Sanatçının araştırmaları daha örtük başka bir boyut da içermekte. Ta öğrencilik zamanlarında tezinde saptadığı bir derdi, uyumluluk konularını araştırmak idi: kendi kuir kimliliğinden de yola çıkarak ‘bir şeyleri birlikte var olmaya zorladığı, birbiriyle çelişen malzemeleri çarpıştırdığı ve genellikle antipotları birlikte kullandığı’ bir pratiğin sinyallerini o zaman vermişti. Ekler ki; ‘Hayalperest bir çöpçatanım. Kurduğum birlikler genellikle savunmasız, beceriksiz ve kırılgandır.’ Fakat sanatçının iddiasına rağmen ortaya çıkan görsel dil zengin, belirgin, sivri ve direnç dolu olmakta. Bunu belki de en çok, 400×118’deki vitrini ‘gullümlü bir şatafat’ ile doldurduğunu söylemesinden anlayabiliriz.”

gri alan

Ayvalık’ta yer alan bağımsız sanat oluşumu gri alan Evinde sergisine yer veriyor. Küratörlüğünü Öykü Güneş yaptığı Evinde Sergisi kimliğin müphemliğini tartışmaya açmak istiyor. Sergi ismini Zygmunt Bauman’ın Kimlik isimli kitabından alıyor. 

“Kimlikler havada salınıp durur; bazılarını kişi kendisi seçerken diğerleri etraftakiler tarafından şişirilip fırlatılır ve kişi birincileri ikincilere karşı korumak için sürekli uyanık olmak zorundadır ve müzakereden geriye sonsuz bir denge oyunu kalır. Kişi böylesine müphem koşullarla başa çıkmak için ihtiyaç duyulan zorlu becerileri ne kadar çok geliştirir ve onlara hakim olursa, keskin uçlar o kadar körelir ve o kadar az acı verir; güçlükler bunaltıcı ve bezdirici olmaktan çıkar. Kişi kendini her yerde chez soi, yani ‘evinde’ hissetmeye başlayabilir – fakat kişinin ödemesi gereken bedel, artık hiç bir yerin kendisi için gerçekten ve tam anlamıyla yuva olamayacağını kabullenmektir-.”

Sergide yer alan sanatçılar: Ceyda Göksal, Deniz Karakurt Şekerci, Deniz Varlı, Etem Şahin, Furkan Öztekin, Kerem Çoban, Pamirhan Yıldıran, Serap Alakaz, Uraz Er

sanat & kimlik

“sanat & kimlik” (art & identity) Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü kapsamında kuir sanatın konuşabileceği bir alan yaratmak isteyen Jimujik mahlaslı Beyza Sönmez’in 20 kişilik atölyesiyle başladı. “Kuir sanat konuşur, kuir sanat yaratır” sloganıyla sokak sanatı, moda, fotoğraf, performans sanatı ve kolaj temalarında 5 oturumda hem tarihteki kuir sanatçılar üzerine tartışıldı hem de bireysel ve kolektif işler yaratıldı. Robert Mapplethorpe, Jill Posener, Basquiat, Keith Haring, Vivienne Westwood, Alison Bechdel gibi sanatçılardan ilham alınan beş haftalık programın sonunda ise tüm bu yaratımlardan ortak bir fanzin ortaya çıkarıldı. 

Fanzini edinmek için Instagram hesabından ekibe ulaşabilirsiniz.

Pera Müzesi

Pera Film, Onur Haftası’nı “Kim Daha İyi Bir Hikâye İstemez ki?” başlıklı programla kutluyor. Önemli festivallerde izleyiciyle buluşmuş filmlerin yer aldığı program 21 Haziran – 19  Temmuz tarihleri arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda ücretsiz izlenebilir.

Pera Müzesi Film ve Video Programları, Başka Sinema Koordinatörü Cenan Tüzel’le birlikte Onur Haftası kapsamında bu yıl “Kim Daha İyi Bir Hikâye İstemez ki?” başlıklı seçkiyi hazırladı. İsmini, Amerikalı şair Richard Siken’ın Litany in Which Certain Things Are Crossed Out şiirindeki “Daha iyi bir hikâye istiyorsun. Kim istemez ki?” dizesinden alan program, kuir karakterlerin daha ideal bir dünyada var olma çabasıyla beraber kendi ideal dünyalarını kurma hikâyelerini sinemaseverlerle paylaşıyor. Seçkide Peter Strickland’in Burgonya Dükü, Isabel Sandoval’ın Ortak Bir Dil ve Tsai Ming-liang’ın Günler filmleri gösterilecek.

BONUS: 

2011 yılında sanat yönetmeni CN Lester tarafından kurulan Transpose bu yıl Türkiye’den üç sanatçıyı davet etti. “Transpose BURN: Pit Party” Londra merkezli Barbican’da gerçekleşen platformun ilk uluslararası işbirliği olurken Türkiye’den üç sanatçı Kübra Uzun, Must Kika ve Akış Ka’yı hem bireysel hem kolektif ifadeyi öne çıkaran bir iş üretmek üzere Londra merkezli yaratıcılara katılmaya davet etti. Birleşik Krallık’taki oluşumundan bu yana geniş kapsamlı bir LGBTI+ etkinliği olan Transpose: BURN’ün konsepti gezici bir performans topluluğu fikrine odaklanıyor ve çalışmayı hikaye anlatımı, hayal gücü, müzik, doğaçlama ve gürültü üzerine kuruyor. İzleyicilerin sanatçılara olduğu kadar sanatçıların da izleyicilerle ilişki kurduğu bir alan paylaşımı fikri öne çıkıyor.

Programın kayıtlarını yakında Barbican’ın Youtube kanalından izleyebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!