Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Söyleşi

Katılımcı dayanışmaya yeni bir çağrı: Montag Residency

Sanatçı Eda Emirdağ’ın girişimiyle hayata geçen Montag Residency misafir sanatçı programı deprem bölgesinden sanatçılar ve sanat yazarlarını Balıkesir, Gönen’de ağırlamak için çağrıda bulunuyor.

Montag Residency mekanından görünüm

6 Şubat 2023 depremlerinin ardından yaratılan dayanışma ruhuna ve sanatsal iş birliklerine bir yenisi daha ekleniyor. Bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı ile hayata geçen Montag Residency misafir sanatçı programı deprem bölgesinden sanatçılar ve sanat yazarlarını Balıkesir’in Gönen ilçesinde bir proje kapsamında bir araya getirecek. Sanat sistemi içerisinde yeni bir platform oluşturma amacıyla yola çıkan Montag Residency, deprem bölgesindeki sanatçıları özne haline getirme fikrini taşımasının yanı sıra işbirlikçi bir sanatsal üretim alanı açmayı hedefliyor. Daha önceki faaliyetlerinde topluluk oluşturma, kolektif çalışma pratikleri ve katılımcı sanata verdiği destekle bilinen sanatçı Eda Emirdağ’ın girişimleriyle oluşturulan programda çevrimiçi buluşmalar sonrasında Gönen’de bulunan yerleşkede katılımcılara verilecek özel odalar ve çalışma yerleriyle 21 gün boyunca yaşam ve üretim alanı sağlanacak. Gönen Belediyesi’nin de destekleriyle hayata geçecek olan proje için 1 Aralık itibariyle başlayan başvuru süreci 29 Aralık 2023 tarihinde sona erecek ve katılımcılar 15 Ocak 2024 tarihinde duyurulacak. Katılımcıların Gönen’de konaklama tarihleri ise 27 Nisan 2024 ile 17 Mayıs 2024 arasında gerçekleşecek.

Montag Residency ile beraber daha önceki deneyimlerinden ilhamla yapmaktan kaçındığı her ne varsa bu projenin dışında tutarak sanat sistemi içerisinde yeni bir şey yapmak fikriyle yola çıktığını söyleyen Eda Emirdağ, 2015’ten beri her yıl İsveç’te katıldığı Artist Residency’den de edindiği deneyimlerini de bu projeye yansıtmaya çalışacak. Projenin oluşum süreci şekillenirken deprem bölgesindeki sanatçılara üretim ve sanatın geliştirilmesine olanak sağlayacak bir alan sağlanmasının yanı sıra proje; sanatçıların ve sanat yazarlarının süreçlerini ya da üretimlerini kapsayacak süreli bir karma sergi ile son bulacak. Dijital sanatlar, fotoğraf, resim, mimari, heykel ve enstalasyon, video sanatı, performans gibi tüm görsel sanatlar alanlarına ve sanat yazarlarına açık olan Montag Residency misafir sanatçı programını projenin mimarı sanatçı Eda Emirdağ ile konuştuk. 

Montag Residency tam olarak nedir, hangi çerçeveyi kapsıyor?

Montag Residency, Balıkesir Gönen’de sanatçılar ve kültür emekçileri tarafından yürütülen bağımsız bir girişim. Proje bazlı ve işbirlikçi sanatsal üretim alanı aslında. Sanatçı, küratör ve sanat yazarlarına açık olan mekân, doğrudan davet veya tematik açık çağrı yoluyla seçkisini belirliyor. Sanatçılara üretimleri odağında, zaman ve mekân sağlıyor. Yerelle ilişki kurmak isteyen, sistem içinde yeni manevralar arayan mekân bazlı sanat, kültür ve topluluk alanı diyebiliriz.

Bu projenin ilk ortaya çıkış süreci nasıl oldu ve nasıl şekillendi?

Mekânın bir “artist residency”e dönüşmesi fikri aslında 10 yıl sonra yapmak istediğim bir hayalken geçen Ocak ayında İsveç’ten gelen arkadaşım ve Kultivera isimli kültür kurumunu yöneten Colm Ó Ciarnáin’ın cesaretlendirmesiyle düşünmeye başladığım bir sürece evrildi. Tıpkı Gönen gibi, İsveç’in güneyinde küçük bir kasabada bulunan Kultivera isimli kültür kurumunda 2015’ten bu yana neredeyse her yıl gitmeye devam ettiğim ve çok çeşitli deneyimler elde ettiğim misafir programı; film ve edebiyat festivali, atölyeler, katılımcı sanat projeleri ve işbirlikçi alanlarla bir kültür kurumuna ve onun yürütülmesine dair fikir verdi.

Sonrasında ise Sine Ergün’ün kurucusu olduğu maumau isimli platformun geçmişte İstanbul’da misafir programı yönetmesi ve birçok sanatçı ağırlamış olması Gönen’de bulunan mekâna dair neler yapılabileceği üstüne düşünmemizi sağladı. Sonrasında 6 Şubat depremleri misafir sanatçı programı fikrini kendi içinde tekrar canlandırdı. “Deprem bölgesinden sanatçılarla tanışmak, onları Gönen’e davet etmek nasıl mümkün olabilirdi?” diye düşünmeye başladım. Hali hazırda yapmak istediğim şey; benim de İsveç’te kaldığım kurumdaki gibi ekonomik olarak herhangi bir yük altına girmeden sanatçı olarak bana bir alan açılması, orada nefes alabilmem ve üretimime kurumun benden bir beklentisi olmadan olanak verilmesiydi. Projenin iştirakçisi olan Gönen Belediyesi ise müze yapılmak üzere hazırlanmış eski bir ipek koza fabrikasını sanatçıların kullanımına açtı. Proje ise CultureCivic desteğiyle ile hayata geçti.

Projeye kimler başvurabiliyor, başvuru sürecini neye göre belirliyorsunuz?

Projeye son 2 yıl içerisinde deprem bölgesinde yaşamış ya da ailesi etkilenmiş olan sanatçılar ve sanat yazarları başvurabiliyor. Başvuru sürecinde imtina ettiğim ve alanda tecrübe ettiğim hassasiyetler doğrultusunda birtakım kıstaslar var. Seçim süreci, başvuru esnasında hazırlanacak niyet mektubu ve portfolyo istenirken açık çağrı, çeşitlilik odaklı bir seçim yapılacağı vurgusunda bulunuyor.

Katılımcıları belirleyecek ekipte kimler var, ekip nasıl oluştu?

Pelin İpek Boyacı, serbest proje yöneticisi ve danışmanımız. İlk başvurumuzda CultureCivic’den fon alamadığım için Bager Akbay aracılığıyla tanıştığım Pelin’in danışmanlığı ve yönlendirmeleriyle tekrar fona başvurduk ve alabildik.  Ali Ekber Çelik ise sanat yöneticisi ve grafik tasarımcı olarak ekipte. Ayrıca Montag Resindency’nin gelecek planlarını ve olasılıklarını ekipte tüm arkadaşlarla beraber değerlendiriyoruz. Karl Larsson ise beraber katılımcı sanat projeleri yaptığım sanatçı arkadaşım. Bir İsveçli olarak hayal kurmakta engelleri olmayan, çok fazla “residency” deneyimi bulunan ve “exchange residency” konusunda bize yurt dışı kaynaklı iş birlikleri sağlayacak ve sürekli danıştığım biri.

Proje için belirlenen süre zarfında nasıl bir zaman geçirilecek? Bir atölye ortamı mı yaratılacak? Gelenleri neler bekliyor?

Proje ilk etapta birbirimizi tanımak ve ihtiyaçları belirlemek üzerine üç oturumdan oluşan, aynı zamanda İstanbul’dan sanatçı arkadaşlarımı davet edeceğim ve etkileşim içeren online buluşmalarla gerçekleşecek. Gönen’e gelen sanatçılar için 21 gün boyunca doğa içerisinde olan yerleşke, katılımcılara verilecek özel odalar ve ortak çalışma alanıyla kendi süreçlerini deneyimleyecekleri zaman ve alan sağlayacak. 3 katlı olan yerleşkede 2 katında odaların bulunduğu, teras katın ise tamamen açık ve ortak çalışma alanına dönüştüğü, bahçesine dokunabileceğimiz bir ev aslında burası. Bölge ile ilişki kurmak adına da çok faal olan Gönen Kadın Kooperatifi’nn yanı sıra, yerleşkeye 3 km uzaklıktaki orman, dağ ılıcası gibi doğadan ilham alınabilecek bir alan aslında. Proje yürütücüsü olarak süreç boyunca ben de orada olacağım ve sanatçılarla zaman geçireceğim.

Gönen Belediyesi işbirliğiyle kullanıma açılacak sergi mekanından görünüm

Bu mekân sizin aynı zamanda yaşam alanınız mıydı?

Mekân, ailemin içinde yaşadığı fakat büyüklüğü sebebiyle başka bir formata dönüşmesini hep istediğimiz bir alandı. Geçmişte din eğitimi alan öğrencileri barındıran ve o zamandan kalma mobilyalar olan mekân, içinde boş bir kaplıca havuzu, bahçesinde kuyusu ve tavuklarımızı barındırıyor. Adını yaşlı köpeğimizden alan Montag, naif ve 750 metrekare içerisinde bir yerleşke.

Siz bir sanatçı olarak böyle bir işe nasıl giriştiniz? Bir sanatçı gözüyle nasıl yorumluyorsunuz süreci?

Aslında sanatçı olarak ülkede ya da sistemde rahatsız olduğum sanat alanını ve günün sonunda beni de ilgilendiren durumları reddetmek ya da şikayet etmek yerine değiştirip alan açmakla ilgileniyorum. Kendi pratiğimde de katılımcı sanatçı projeleri, topluluk oluşturma girişimlerim, kolektif çalışma pratikleriyle beraber bireysel hareketle çoğulcu davranmaya çalışıyorum. Bu sebeple Gönen’deki bir mekânı yaşatacak ve orada yaşamama olanak veren şey orada kültür sanat adına bir girişimde bulunmaktı.

Proje finalde bir sergiye bağlanacak mı? Tematik olarak bir çerçevesi olacak mı serginin?

Proje özelinde sanatçıları davet ettiğimiz tema, onlardan üretmelerini beklemekten ziyade sanatçılara ve sanat yazarlarına alan açmak. Sergi asıl hedef değil, hedef süreç. Proje sonunda belki bir süreç sergisi olabilir ya da sanatçıların üretimlerini gösterdiği bir sergi olabilir. Buna sanatçılar karar verecektir. Kendi temalarını belirleyebilirler, küratör atayabilirler ya da kendileri küratör olabilirler. Belki de bölgedeki iğne oyacı kadınlarla çalışırlar. Tamamen sanatçıların isteklerine göre şekillenecek.

Montag Residency projesi tam olarak neyi amaçlıyor, toplumsal olarak mesajı nedir?

Mesaj yok aslında, ihtiyaçlara ve hassasiyetlere göre belirlenmiş yeni sistemler kurmak var.

Gönen Belediyesi işbirliğiyle kullanıma açılacak sergi mekanından görünüm

Montag Residency özelinde bundan sonra neler yapılacak, bir dernekleşme ya da sürdürülebilir bir platform olma yönünde bir girişim var mı?

Ekonomik olarak sürdürebilirlik sağlamak Türkiye koşullarında fon ve sponsor bularak ya da kâr amacı güden bir tarafı da sağlayarak mümkün olabilir. Ayrıca sivil toplum örgütüne dönüşmek, Montag Residency ve Türkiye’deki diğer bağımsız misafir sanatçı programlarının yurt dışı kaynaklı fonlara ulaşması adına bir yöntem olabilir. Biz de bu durumları değerlendiriyoruz. Fakat şu an hayalimiz Montag’ın yapısını birkaç farklı konseptten oluşabilir ümidiyle planlıyoruz. Bunlar arasında olan misafir sanatçı programı fikirlerimiz şunlar;

Paid residency; yurt dışından fonlarını alıp gelen sanatçılara ücret karşılığında verilecek,

Gönüllü/Kolaylaştırıcı residency; aynı anda 6 misafir ağırlayabileceğimiz için her zaman 1 Türkiyeli sanatçıya ücretsiz oda sağlanacak, davet usulüyle gelen sanatçı Montag  Residency’nin gönüllü sanatçısı olarak yabancı sanatçılarla etkileşime girecek ve belki kolaylaştırıcılık sağlayacak,

Exchange residency; yurt dışında bağlantılarımız olan residency’lerle konsept bağlamında sanatçı takasları gerçekleşecek,

Concept residency; küratör residency, sanat yazarları residency gibi farklı temaların ve grupların bir araya geleceği ve etkileşime olanak verecek projeler üstüne düşünüyoruz.


Bu yazı bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı’nın desteklediği “Sanat Haberciliğini ve Eleştirisini Yerelden Geliştirmek” projesi kapsamında Argonotlar tarafından komisyon edilmiştir. 

İlginizi Çekebilir

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!

Söyleşi

Uluslararası Sinop Bienali’nin yaratıcı sürecinin merkezinde yer alan Hal kolektif’le, şehirle kurduğu bağlar ve katılımcı bir yaklaşımla gerçekleştirdiği projeler üzerine konuştuk.