Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Söyleşi

Sınır müzakereleri: Betül Aksu ile Permessus’un tahayyülü üzerine

Tarihi ve sınırları belirsiz bir antik kent olan Permessus’un alt katmanlarına ulaşmak için daha fazla “eşelemek” istediğimiz konuları Betül Aksu’ya sorduk.

Betül Aksu, taşa yazılmadı, 2024

Betül Aksu’nun 24 Mayıs-31 Ağustos arası AVTO’da gerçekleşen kişisel sergisi ‘’Permessus’’, oluşmakta olan ve ‘’henüz tamamı gün yüzüne çıkmamış’’[1] bir antik kente dair karar mekanizmalarının müzakere edildiği -mümkün ve mümkün olmayan- katmanlara odaklanıyor. Kendi oluşum hallerini araştırma odağı haline getirmeye çabalayan bir tür öz-arkeolojinin sit alanı gibi işleyen sergi, bürokratik sistemlerin sosyal topluluklara yerleştiği ara basamakların kesitini çıkararak, bireyler arasındaki uzlaşı anlarını duyumsanır kılıyor.

Sergi alanında bulunan ve serginin sürecine dair notlarla dolu olan kurgu masası, sergi hakkında yazılabilecek bütün noktaları kapsıyor denebilir. Sergiyi görenlerin de katkı yapabileceği bu araştırma alanı, dışarıdan ve içeriden gelen yeni eklemelerle birlikte üretim anını sürekli genişletiyor.

Permessus’un sembolik kazısı tek bir zeminde gerçekleşmiyor elbette. İzleyicilerin, kendi sahip oldukları nesneleri Permessus’un sözde-tarihsel anlatısına ekleyebildikleri, yüzeyi kille kaplanmış olan sunak ya da masa ise bambaşka bir spekülatif sit alanı.

Mekândaki [geçmiş, oluşum halindeki ve gelecek] sergileri de kapsayan bu müzakere halleri, nelerin kendi anlatımıza dahil olmasını kabul ettiğimize dair bir izin veriş aslında. İçlerinden en belirgini “tahayyül etme izni” olan bir dizi buluntunun, önceden belirlenmiş sıkı kuralların altından kazılışına tanıklık ediyoruz.

Permessus’un alt katmanlarına ulaşmak için daha fazla “eşelemek” istediğimiz konuları Betül Aksu’ya sorduk.

Betül Aksu, sunak ya da masa, 2024

Sergi, henüz oluşmamış veya hiç oluşmayacak bir antik kente dair ipuçlarını spekülatif bir ‘kazı hali’ aracılığıyla keşfetmeye çalışıyor. Peki, gerçekleşmiş olan ve henüz gerçekleşmemiş olan arasındaki sınır çizgileri, sembolik bir kazıya dönüşen sergide nerede konumlanıyor?

Permessus’un henüz oluşmamış veya hiç oluşmayacak bir antik kent olduğu hangi durumda söylenir? Sergide keşfetmek üzere yola çıktığımız, sergiye adını da veren antik kentten söz ediyorsak henüz bir kısmı gün yüzüne çıkmış, oluşmuş bir kentten söz ediyoruz. Sınırları ve tarihçesi belirsiz fakat varlığını kılavuz fikirler ve objeler isimli iş aracılığıyla bildiğimiz bir kent burası. Permessus antik kentinin bildiğimiz tarihte var olup olmadığından söz ediyorsak, Google’a adını yazdığımızda göreceğimiz gibi, bildiğimiz tarihte var olmamış ve muhtemelen hiç keşfedilmeyecek bir antik kentten söz ediyoruz.

Betül Aksu, kılavuz fikirler ve objeler, 2024

Permessus’ta gerçekleşmiş olan ve henüz gerçekleşmemiş olan arasında sınır çizgileri yok. Sınırların akışkan ve müzakere edilebilir olduğu bir kent burası. Bir şeyin gerçekleşmiş olma durumunu tahayyül etmek için o şeyin dökümantasyonuna ulaşmış olmak gerekmiyor. Neyin gerçekleşmiş ya da henüz gerçekleşmemiş olduğunu, o şeyin Permessus’taki yerini merak eden, sorgulayan, araştıran kişilerin paylaşımlarından öğreniyoruz. Bu paylaşımlar kimi zaman sergideki sunak ya da masa işine ziyaretçiler tarafından eklenen objeler oluyor, kimi zaman Permessus’un tahayyülüne zemin sağlayan referans görüntüler ya da fikirler oluyor. Permessus’ta gündelik yaşama dair buluntuların hangi tarihte, hangi lokasyonda keşfedildiğinin öneminden ziyade hangi motivasyonla, kimler tarafından nasıl ortaya konduğu önem taşıyor.

Betül Aksu, tahayyül izni, 2024

Karar mekanizmalarının, izinlerin, prosedürlerin, çoktan konulmuş olan kuralların ve verilmiş kararların içine doğuyoruz. Kentler ve sosyal yapılar, kendilerini koruyacak sınırlarla birlikte inşa ediliyor. Sınırların müzakere edildiği, yargılarımızın gardını indirdiği ve tabii olunan sınırlamaların es verdiği ‘serbest tahayyül anı’ senin için önemli gibi gözüküyor. Tartışmaya açtığın ‘’fantazma/hayal kurma izni’’, Permessus’ta nerede başlıyor ve nerede bitiyor?

Sorunda yan yana duran tahayyül, fantazma ve hayal kelimeleri, Permessus’ta yaygın olan çoklu anlama işaret ediyor. Henüz pratiğe dökülmemiş, tanımlanmamış, yeni yeni gündeme gelen bir kavramın birden fazla kelime ile dile getiriliyor olması hali. Permessus’ta tahayyül izni, sergi mekanının girişinde başlıyor, nerede bittiği adım atan kişinin isteğine göre değişiyor. Sergi esnasında dahil olduğum konuşmalarda bazı kişiler bu izni sergi mekanının dışına çıkardı, bazı kişiler sergi mekanında bu izinle hareket etti, bazı kişiler bu izinle ilgilenmedi.

Sergiye zeminde yatık halde bulunan, üzerlerinde üç farklı dilde birebir çevrilmemiş tahayyül izni yazan beton blokların üzerinden geçerek giriş yapıyorsunuz. Bu zorunlu adım, kanunların verili ve değiştirilmez olarak kabulüne itiraz olarak kişinin kendi kendine vereceği izinlerin tüm resmi protokollerin müdahaleye açık yanlarını ortaya çıkarma potansiyelleri üzerinde duruyor. Burada, Permessus’un isminin İtalyancada izin anlamına gelen ve oturma izni için kullanılan kısaltma sözcük permesso (di soggiorno)dan geldiğini yeniden anabiliriz. Permessus’a adım atan kişilerin, halihazırdaki resmi sınırların arasında dolaşırken kendi serbest tahayyül alanlarını keşfetmelerini umuyorum.

‘’Permessus’’, kendi içerisinde konumlanan birçok katılımcı mekanizmaya, sözde-tarihsel katmana ve sürece ev sahipliği yapıyor. Gözlem notları ekleniyor, sergideki arkeolojik kazı alanına kişisel eşyalar bırakılıyor, kurgu masası genişliyor ve bir önceki sergilere (belki de sergi kılığına girmiş kent katmanlarına) çeşitli referanslar veriliyor. Bitmemiş bir faz olarak konumlanan sergi, hâlâ gelişmekte olmaya dair ne söylüyor?

Permessus’ta bitmemiş ve değişebilir olma hali, eklemlenebilir olma hali, tarih boyunca başka türlü bir arada yaşamış olma ihtimallerinin altyapısına dair bir arayış. Permessus, hem bugünden geçmişe hem de gelecekten bugüne bakarken bir arada yaşamaya dair nelerin daha farklı olabileceğini konuşup eyleme dökebileceğimiz bir yerin denemesi.

Sergi mekanında aynı odaya açılan iki kapının eşiğine yerleştirilmiş araştırma ya da sergileme isimli enstalasyon, mekanda neyin sergi nesnesi olup neyin hala araştırma aşamasında olduğuna dair kişiyi ikilemde bırakmayı amaçlıyor. Sergi süresince değişebilir olan işler, bitmiş ve tanımlanmış yapılar ile değişebilir yapılar arasındaki ikiliği yeniden düşünmek için bir araç olmayı hedefliyor. 

Tarih anlatısı, geçici ve kalıcı olanlar arasında gezinen bir kalem gibi çoğu zaman. Yazdıklarımız da, söylediklerimize nazaran kalıcı olmaya daha fazla meyilli. ‘’taşa yazılmadı’’ işin, AVTO’nun dışarıya açılan alanındaki duvara kille yazmış olduğun ve dışarısının koşulları sebebiyle sürekli dönüşen geçici bir yazı. Kalıcı olması için mermere kazınan yazılı kuralları düşündüğümüzde, kil gibi geçici bir malzemeyle duvara ‘neyin üzerine yazmadığını’ yazmanın arkasında nasıl bir referans var?

Geçici kalıcılık referansı var sanıyorum, bir de farklı bir tarihyazımı arayışı. Permessus, sergi mekanını geçici süreliğine kalıcı bir mekan olarak benimseyip AVTO’da ortaya çıktı. Sergi bittiğinde kaybolacak ve bir daha AVTO’da ortaya çıktığı haliyle belirmeyecek, belki başka şekillerde, başka yerlerde yeniden belirecek. taşa yazılmadı işi bu düşüncenin çamur malzeme ile harcından ortaya çıktı.

Sergide kullandığım çamur malzeme, pişirildiğinde artık şekillendirilemez fakat pişirilene kadar kurusa bile suyla temas ettiğinde tekrar tekrar şekillendirilebilen bir malzeme. Çamuru önce dikdörtgen tabletler haline getirip kurumaya bıraktım. Üzerine sivri bir aletle kazıma yapılıp pişirilebilecek bu tabletlere bir yazı kazımak yerine tabletin tamamını kazıyarak yazıyı tutmaya alışkın yüzeyi toz haline getirdim. Toz pigmenti su ile karıştırıp bağlayıcı bir malzeme eklemeden duvara yazıyı boyadım. Sözünü alışılmış şekillerde söylemeyi reddeden, kendinden önceki ve bugün hala içinde yaşanan çökmüş uygarlıkların işlevsizliklerini tekrar etmeyi reddeden bir yapısöküm denemesi taşa yazılmadı.

Betül Aksu, sunak ya da masa, 2024

Kil demişken, kullandığın bu malzemenin iş üretimi için kritik bir seçim olduğunu belirtmekte fayda var. Kil genelde son malzemeye geçiş veya kalıp aşaması öncesinde kullanılan bir prova malzemesidir. Sen ise kili sergideki diğer materyaller arasındaki bir bağlayıcı ve araştırma alanını kaplayan bir yüzey olarak kullanıyorsun. Kilin bu kadar önemli bir role bürünmesi nasıl gerçekleşti?

Sergide ağırlıklı olarak beton ve çamur malzeme kullandım. Betona yaklaşmamın nedeni, bugünün yapı malzemeleri ile modüler yatay yapılar kurmaya çalışırken antik kentlerde fotoğrafladığım yatık sütunlara yaklaşma denemesiydi. Çamuru ise pişmiş ve artık şekillendirilemeyen ile henüz pişmemiş ve hala şekillendirilebilen arasında bağlayıcı bir malzeme olabileceği için kullanmak istedim. 

sunak ya da masa isimli işimde çamuru hem bir yüzey oluşturmayı denerken, hem beton blokların arasında geçici bağlayıcılık oluşturması için, hem de bazı kılavuz objelerin kendilerini şekillendirmek için kullandım. Yüzey oluşturma denemesinde çamur, Permessus’ta gündelik yaşamda kullanılan, henüz bir kısmı gün yüzüne çıkmış objelerin zemini oldu. Geçici bağlayıcı madde denemesinde çamur, beton blokları birbirine sergi süresince bağlayan bir malzeme oldu. Ayrıca sergi alanında vakit geçirirken ziyaretçiler ile şekillendirdiğimiz objelere form veren malzeme oldu. Bu farklı işlevlerin ortak yanı, sergi sonunda üzerlerine su döküldüğünde hepsinin çamura geri dönecek, işlevlerinden arındırılacak, hammadde olarak yeniden kullanılabilecek olmaları.

Çamurun bu sergide öne çıkmasında otobiyografi ile yeniden kurmaya çalıştığım bağ da etkili oldu. Son yıllarda işlerimde anonimlik kavramını irdelerken bu ilginin altında otosansür olduğunu fark etmeye başladım. Kişisel olanın kamusalda temsil edilememesi ya da kamusal olanın kişisel olanı şekillendirme tedirginliği zaman zaman yaklaştığım meseleler olmuştu. Permessus’ta bu sorulara malzeme ile yaklaşmayı denemek istedim. Kurgusal kamusal antik kent yapımında kişisel çamur kullandım.

Sergide kullandığım çamur, doğup büyüdüğüm İzmir Karşıyaka’nın komşu ilçesi Menemen’den çıkarılan bir çamur. Permessus’u kurgularken Londra’da tanıştığım kırmızı çamurdan epey farklı hissettiren bu çamurla oynayarak 15 yıl sonra yeniden taşındığım İzmir ile toprağı aracılığıyla bir bağ kurmaya çalıştığımı ancak sergi kurulduktan sonra fark ediyorum. 

Betül Aksu, araştırma ya da sergileme, 2024

[ya araştırma ya da sergileme.

ya devam etmekte olan bir süreç ya da artık tamamlanmış bir işin sergilenme zamanı.]

Sergideki ‘’research or display’’ işin, gelişmekte olan projelerin ne zaman sonlandığına dair kararı vermenin ve sergileme anını seçmenin zorluğuna işaret ediyor. Bitmişlik ve bitmiş işi sergileme anı mümkünse tabii. İki farklı aşamanın sınırlarını belirtiyor gibi gözüken bu seçimler, senin için nasıl bir dolanıklık içerisinde anlamlanıyor?

Bir iş ne zaman biter sorusu süregelen bir soru. Benim bu soruya yaklaşımım süreç odaklı sanat işlerinin sergilenmesine dair denemelerimden geliyor. 2021-2024 yılları arasında School of Commons, İstanbul Bienali Çalışma ve Araştırma Programı, BAK Fellowship for Situated Practice gibi araştırma odaklı programlarda yer aldım. Bu süreç Permessus’u kurgulamaya başladığım zamanla eş ilerledi. Bu programlarda odaklandığım konular sanat açık çağrılarının başvuru kriterleri ile sanatçı vizesi başvuru kriterlerinin sanatçıları tasnif etme şekilleri ile ilgiliydi. Bürokratik altyapılar tarafından sanat ve sanatçı olarak kabul görmüş olmanın kısıtlayıcı ve şekillendirici yanları üzerine sorular sordum bu süreçte.

Hareketimin kısıtlandığını hissettiğim bu yıllarda pratiğime yürüme dahil olmaya başladı. Süregelen coğrafi sınırlara bir müdahale olarak vizesiz gidemediğim ülkelere seyahat ettiğimde performanslar gerçekleştirmeye başladım. Hareketi kısıtlayan coğrafyalarda yürümeyi çıkış noktası alan işler üretmek ile benzer bir yerden, sanatı ve sanatçıyı tasnifleyen çalışma koşullarında müphemliği çıkış noktası alan bir kişisel sergi kurgulamak istedim.

Betül Aksu, sunak ya da masa (detay), 2024

Akademik bir geçmişin var. Bu durum üretimlerinde bilgiyi, bilginin üretimini ve dağılım kanallarını sorunsallaştırmana ister istemez sebep oluyor. Sadece tepeden tabana doğru ilerlemeyen ve tek kanallı olmayan bir bilgi aktarımı öncelediğin de sergide fazlasıyla açık. Peki ya Permessus’un sakinleri ve sergiye gelen kişiler bu alandaki bilgiye nasıl ulaşır?

Sergiye gelen kişiler Permessus’ta ortaya çıkmış olan bilgiye metin tabanlı chatbot kılığına girmiş Permessus kâhini ile ulaşabilirler. Sergi süresince Permessus’a dair sorulan soruları derlediğim, kendini sürekli güncelleyen bir iş bu. Pemressus’a dair neleri bilip bilmediğimizin güncel kılavuzu.

Araştırma geçmişim boyunca bilginin nasıl üretildiği, bilgiye nasıl ulaşıldığı ve bilginin nasıl yayıldığı ilgimi çekti. Farklı fakültelerde farklı araştırma yöntemlerinin kullanılmasına ve eleştirisine tanık oldum, üstelik bu tanıklık farklı coğrafyalarda gerçekleşti. Türkiye’de Dilbilim, İtalya’da Bilişsel Bilimler, Almanya’da Dil Teknolojileri, İngiltere’de Medya ve Sanat Teknolojileri eğitimleri aldım. Kısacası bu uzun akademik geçmişimde yolum sanat akademileri ile kesişmedi. Üretimlerimdeki müphem olma özgürlüğünün bu eksiklikten kaynaklandığını düşünüyorum.

Belirli bir disiplin ve kültür içerisinde araştırma yöntemlerinin nasıl belirlendiği, araştırmacı ile araştırılan nesne arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğu hep ilgimi çeker. Bu ilgi kuşkusuz üretimlerime de yansıyor. Zamanla üretime dönüşen bir meseleyi nasıl fark ediyor, nasıl gözlemliyorum. O mesele ile aramdaki ilişki, üretime geçtiğimde nasıl değişiyor, tüm bu sorular ile bir arada üretiyorum.

Bağımsız sanat mekanı sezon, İzmir

Permessus, bizden farklı anlatılara izin vermeyi denediğimiz şiirsel bir yönetişim denemesi gibi karşımıza çıkıyor. ‘’Değişimin politikasını ve şiirselliğini keşfetmek üzere yola çıkan bağımsız bir sanat alanı’’ olan sezon’da, birilerine yer açan ve alan sağlayan kişi olmak nasıl bir deneyimdi? Yaşadıkların, Permessus hayaliyle ve bürokratik iletişimin soğuk gerçekliğiyle nasıl birleşiyor?

Permessus’ta farklı anlatılar nasıl yan yana durur, bu anlatıları kurgulamak yerine anlatıların karşılaşmasına olanak sağlamak nasıl mümkün olur? bu ve benzeri soruları hem Permessus’un içinde, hem de sezon’un mekanında pratiğe dökmeye çalışıyorum. sezon, İzmir Karşıyaka’da bir apartman dairesinde yer alan bir sanat mekanı. Konuk sanatçı programı, buluşmalar ve gösterimlere ev sahipliği yapıyor. Değişimin politikasını ve şiirselliğini ele alan biraradalıklara kafa yoruyor. Bu buluşmaların bazıları kamuya açık, bazıları kapalı gerçekleşiyor.

Halihazırdaki düzende tektipleşmeden nasıl bir arada yaşanır ve üretilir sorusu devam eden bir soru benim için. sezon’da da Permessus’takine benzer şekilde, bir alanı birlikte kullanmak, o alanda birlikte üretmek, o alanda birlikte yaşamak ne anlama gelir, bu soruların etrafında dolaşıyorum. Kurulu ve sabit sanat mekanlarının nefes almayı güçleştiren düzenlerinin yanında geçici ve değişebilir sanat mekanları nasıl birararadıklara zemin hazırlar, yollarını arıyorum.

Sergiyi sohbet robotu Permessus kahini ile gezmek için tıklayın.


[1] ‘’Permessus’’ basın bülteninden, AVTO, 2024. https://avtoonline.org/permessus/

İlginizi Çekebilir

Eleştiri

Arter'de Selen Ansen küratörlüğünde Ömer Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerle oluşturulan Farz Et Ki Sen Yoksun sergisine bir toplayıcının gözünden bakış.

Söyleşi

Bu yıl 6. Mardin Bienali’nde Bor Sanat desteğiyle “INVITED: Müşterek/Unified” sergisine ev sahipliği yapan EXIT Kolektif’ten Mehmet Çimen ve serginin küratörü Ebru Nalan Sülün...

Kütüphane

Argonotlar'da yayınladığımız "Ne İlyas Ne Cemşit" sergisiyle ilgili eleştiri yazısına Işıl Eğrikavuk'un Medium platformunda yayınladığı cevap metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Yunus Emre Erdoğan'la kavramsal ve bilimsel arayışlarla kurgulanmış manevi bir birikimi de gözler önüne seren "Nefes Almak" sergisi üzerine.