Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Söyleşi

Sinopale 9: “Hal”, ahval ve gelecek 

Uluslararası Sinop Bienali’nin yaratıcı sürecinin merkezinde yer alan Hal kolektif’le, şehirle kurduğu bağlar ve katılımcı bir yaklaşımla gerçekleştirdiği projeler üzerine konuştuk.

Adrien Tirtiaux, Göke'nin Batışı

2006 yılında başlayan Sinopale Uluslararası Sinop Bienali, bu yıl 23 Eylül-31 Ekim 2024 tarihleri arasında “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” temasıyla dokuzuncu kez düzenlendi. Küratörlüğünü Melike Bayık, Deniz Erbaş, İpek M. Sür, Nil İlkbaşaran ve Hal Kolektif’in üstlendiği Sinopale 9, Türkiye ve yurtdışından 35 sanatçının işlerini bir araya getirdi. Bienalin bu yılki teması, sürdürülebilir bir geleceği kurarken yeni değer sistemlerini keşfetmeyi ve bu değerleri inşa etmenin sorumluluğunu üstlenmeyi amaçlıyordu. Bienal boyunca, şehrin kendine özgü değerlerine odaklanan sanat projeleri, Sinop’un ekolojik yapısı ve kültürel kimliğini vurgulayan bir dizi etkinlik de gerçekleştirildi. 

Sinopale, şehrin sosyolojik yapısıyla iç içe geçmiş bir kültür ve sanat etkinliği. Sinop Sürdürülebilir Kalkınma Derneği tarafından düzenlenen ve yerel yönetimler, STK’lar, uluslararası sanatçılar ve Sinop halkının imece usulü katkılarıyla hayat bulan bienal, kentin tarihsel belleğini, doğal yapısını ve kültürel kimliğini sanat üretimine dönüştürüyor. Şehirde ve kamusal alanda gerçekleştirilen sergi, performans ve atölyelerin yanı sıra Sinopluların günlük hayatlarına dahil olan projeler, bienalin bir sanat etkinliği olduğu kadar şehrin kimliğini dönüştüren bir yapı olduğunu da gösteriyor.

Sinopale’nin en önemli ayaklarından biri de bienalin küratörlerinden de olan Hal Kolektif. Sinop içerisinde üretim odaklı ve üreten insanların bir araya geldiği bir alan yaratma motivasyonuyla kurulmuş bağımsız bir kültür sanat inisiyatifi. Erkan Akliman, Ece Denizci, Yağmur Güzle, Çağatay Şimşek ve Yiğit Bahadır Kaya’dan oluşan Hal Kolektif ekibinin tamamının Sinopale’yle yollarının kesişme hikâyeleri çok benzer. Sinop’ta az çok kültür sanata ilgili biriyseniz bienalle yollarınızın kesişmemesi mümkün değil gibi. Bienal Sinop için yalnızca bir sanat etkinliği değil gönüllü yoğun bir emekle sürdürülen, şehrin sosyolojik yapısıyla da iç içe geçmiş bir etkinlik. Hal Kolektif, 2016 yılında Hal binasında açılan Sinop Buluşma Merkezi başta olmak üzere bienalin şehirle kurduğu ilişki ağlarının hem fiziksel hem kavramsal olarak merkezinde yer alıyor.

“Yerel yönetim ve STK’larla işbirliği içerisinde ve kamusal alanı aktif olarak kullanarak ortaya koyduğu tüm süreçlerde sürdürülebilirlik, açık iletişim, kent değerlerine sahip çıkma ve ekolojik farkındalık ilkelerini benimseyen” Hal Kolektif ekibiyle yaptığımız bu geniş çaplı söyleşi, hem kolektifi daha yakından tanıma fırsatı sunuyor hem de bienalin Sinop’la kurduğu ilişkiler ağında, kent sakinlerinin yerine dair de önemli bir fikir veriyor. 

Hal Kolektif ekibi

Hal Kolektif’in üyelerini daha yakından tanıyabilir miyiz? Kolektif üyeleri nasıl bir araya geldi? Sinpale’yle yollarınız nasıl kesişti? 

Erkan Akliman: 2006 yılında kuzenimin bir telefonuyla Sinopale ile tanıştım. “Bize 10 adet 32′ ekran TV ve bir o kadar VCD lazım. Bulabilir misin!?” sorusuyla Sinopale hayatıma girmiş oldu. Ben o dönem Ankara’da savunma sanayisinde çalışıyordum. Yaz tatili için Sinop’taydım. Sonraki dönemlerde de Sinopale’de gönüllü olarak çalışmaya devam ettim.  2010 yılında Sinop’a ağabeyimle kesin dönüş yaptık. Birlikte işyeri açtık, sağlık nedenlerinden dolayı 2014 yılında işyerini kapattık. Ve artık tam zamanlı Sinopale gönüllüsü olmuştum. Sinop Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’ni kurduk. Birçok AB projesini ve diğer projeleri hayata geçirdik. Daha 2 yıl öncesine kadar Hal’de tek başımaydım. Ekibin çoğunluğu ağırlıklı olarak başta İstanbul olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşıyordu. Pandemi döneminde Ece ve Yağmur’un Sinop’a geri dönmesiyle, “Birlikte neler yapabiliriz?” sorusuna cevap aramaya başladık. Çağatay ve Yiğit’in desteğiyle de Hal Kolektif’in bugünkü hali ortaya çıktı.

Ece Denizci: 2011 yılından beri Sinopale gönüllüsüyüm ve Sinopluyum. 2008-2020 arası ağırlıklı olarak İstanbul’da yaşadım. Eğitim vesilesiyle birkaç sene yurtdışında çeşitli şehirlerde bulundum. Moda Tasarımı eğitimi aldım fakat sahne tasarımı ve video mapping alanında uzmanlaştım ve çalıştım. 2020’de pandemiyle birlikte Sinop’a taşındım. Tabii o zamanlar taşındığımın farkında değildim, bir noktada İstanbul’a geri dönerim diye düşünüyordum. Başlarda yerelle bağ kurmak ve küçük bir şehirde yaşamak benim için oldukça zordu ve kendime çeşitli oyun alanları yaratmaya başladım. Bunlardan ilki yabani mantar avcılığı oldu. Kendimi yenilebilir mantarlar konusunda geliştirdim. Doğa keşfi ve mantar tadım etkinlikleri yapmaya başladım. O sıralarda Hal Kolektif üyelerinden sadece Erkan Sinop’ta yaşıyordu. Hal, Sinop Buluşma Merkezi’nde düzenli kültür-sanat etkinlikleri yapmak aramızda konuşulan bir şeydi. 2023 yılının Mart ayında bir gün Yağmur’un beni arayıp “Ben Sinop’a taşınıyorum. Hadi bir şeyler yapalım!” demesiyle işin seyri değişti ve Hal Kolektif’in altyapısı kurulmaya başlandı.

Yağmur Güzle: Sinopluyum. 2017 yılından beri Sinopale gönüllüsüyüm. Üniversite eğitimim için gittiğim İstanbul’da 12 sene yaşadıktan sonra geçen yıl Sinop’a geri döndüm. İstanbul’da kültür-sanat alanında çalışıyordum.  2022 sonları 2023 başlarında kendi üretimlerime odaklanmaya karar vermemle Sinop’a taşınma kararım birbirini takip etti. Sinopale bana ne istediğimle alakalı kendimi keşfetme alanı sağladı. Sinopale’den elde ettiğim deneyimlerden sonra İstanbul’daki çalışma hayatımdan elde ettiğim deneyimlerle birlikte Sinop’a geri dönüşüm aslında kolektifin oluşmasında benim perspektifimde önemli rol oynadı. Kolektif olarak yeni keşif alanları yaratmak, iki senede değil yılın 12 ayına yayılan etkinlikler yapma fikri beni çok heyecanlandıran bir fikirdi. Şimdi Sinopale sayesinde tanıştığım arkadaşlarımla bir kolektif olarak çalışmaktan ve üretmekten büyük keyif duyuyorum.

Çağatay Şimşek: Doğma büyüme Sinopluyum, ama üniversite için İstanbul’a yerleştim ve burada sanat hukuku başta olmak üzere çeşitli alanlarda çalışan bir avukat olarak hayatıma devam ediyorum. Aynı zamanda 14 yıldır Sinopale gönüllüsüyüm; memleketimde düzenlenen bu uluslararası bienale katkıda bulunmak benim için büyük bir tutku.

Sinopale sürecinde kolektif olarak çalışma deneyimimiz, sanatın dönüştürücü gücünü daha yakından hissetmemizi sağladı. Ancak bienal 2 yılda bir gerçekleştiği için zaman zaman birbirimizden ve Sinop’tan uzak kalıyorduk. Bu süreçte, kolektif üyelerimizden Erkan’ın Sinop’ta yaşaması ve Ece ile Yağmur’un İstanbul’dan Sinop’a yerleşmesi, “Neden Sinop’ta 12 aya yayılan sanat etkinlikleri yapmıyoruz?” sorusunu ortaya çıkardı. Ben de İstanbul’dan bu fikre destek vermek adına Hal Kolektif içerisinde yer almaktan büyük keyif alıyorum.

Anne Metzen, Camp Archive

Yiğit Bahadır Kaya: Sinoplu bir doktora öğrencisi ve akademisyen adayıyım. Liseye kadar Sinop’ta yaşadım; sonrasında eğitim hayatıma devam etmek üzere İstanbul’a taşındım. Şimdilerde ise İstanbul’dan Sinop’a dönme hayallerime bir gerçeklik yaratmaya çabalıyorum. Bu hayallerin oluşmasında Sinopale’nin etkisi çok büyük. Sinopale ile ilk olarak 2008’de henüz ortaokula yeni başlamış bir çocukken Sinopale 2’nin çocuk atölyelerinde tanıştım. 2014 yılından beri de işin mutfağında olan bir Sinopale gönüllüsüyüm. Sinopale, yeni sanatsal ufuklar açacak bir çağdaş sanat bienali olmasının ötesinde şehrime aidiyetimi pekiştiren ve şehrimin değerlerini keşfetmemi sağlayan bir platform oldu benim için. Öyle ki Sinopale’nin bize kattıkları, bienal etrafında bir araya gelen 5 arkadaş olarak kurduğumuz Hal Kolektif ile de çok daha görünür bir sonuç elde etti. Hal Kolektif’in benim için en mühim değeri şehri için bir araya gelmiş, şehrinin geleceğini kültür-sanat etkinliklerinde arayan ve beslendikleri şehirlerine katkıda bulunmaya hazır gençlerden oluşuyor olması. Erkan, Yağmur ve Ece’nin Sinop’a dönerek oluşturdukları kıvılcımla mümkün olan bu yapıya şimdilik uzaktan katkı sağlayabiliyor olsam da Sinop’a dönüp kolektif olarak bu yapıyı daha da ileri taşımak en büyük hayalim.

Tüm üyelerin bir Sinop’tan gidiş ve Sinop’a dönüş hikâyesi var. Sizin için “eve dönmek” ne anlam ifade ediyor?

E.D.: Sinop’a geri dönmek hep başarısızlıkla ilişkilendirilmiş. İlk geri döndüğümüz zamanlarda hep şu soruyla karşılaştık: “E, sen iyi gidiyordun aslında niye geri döndün ki?”. Yereldeki genel algı ancak başarısız olanların geri döneceğine yönelik. Gerçekten iyi olup Sinop’a geri dönmüş olma ya da döndüğünde iyi hissetme şansın yok gibi bir algı. Aslında dünyayı gezip görünce anlaşılıyor Sinop’un kıymeti. Burada geliştirilmeye açık inanılmaz kaynak var. Bir kere sakin ve mükemmel bir doğaya sahip bir şehirde yaşamak üretim yapan bir insanın pratiklerini çeşitlendirebileceği ve üretimini arttırabileceği bir fırsat.

Hal Kolektif olarak sadece kendi üretimlerimize değil, şehirde kendini çaresiz hisseden ve sadece Sinop’tan giderek bir şeyler yapabileceğine inanan gençlere de alan açmak istiyoruz. Kapalı bir yapı değiliz. Yerelle ulusal ve uluslararası olanı çeşitli ortaklıklar geliştirerek buluşturma ve aralarında bir katalizör olma hedefimiz var.  Bu bağlamda “eve dönüş” sadece bireysel bir gerçekliğin ötesinde bir şey haline geliyor.

Cevdet Erek’in gerçekleştirdiği atölyeden

Y.B.K.: Tabii biz biraz daha şanslı sayılabiliriz eve dönüş konusunda, çünkü biz evimize döndüğümüzde Sinopale’nin 18 senedir inşaa ettiği muazzam bir çalışma ortamı olan Hal, Sinop Buluşma Merkezi halihazırda vardı. Bu yapı içersinde Sinopale’nin atölyeden endüstriyel mutfağa, her türlü alet edevatı bulabileceğiniz bir depodan medya odasına, katılımcı atölyeler ve sergiler yapabileceğiniz alanlardan tasarladığınız ürünleri satışa sunabileceğiniz bir dükkana kadar her şey var. Bizim sadece eve dönmemiz ve bir fikrimizin olması yeterliydi. O nedenle eve dönmek sanılanın aksine yenilgiyi kabul edip köşeye çekilmekten ziyade eve dönmenin verdiği motivasyonla ev için üretmek ve çabalamak anlamına da geliyor. Ekipten herkes halihazırda fiziksel olarak eve dönmüş değil; ama herkes Sinop için çalışıyor ve çabalıyor. Bu anlamda herkes eve dönmüş olmasa da herkesin eve dönme yolunda olduğunu söyleyebiliriz.

Sinop merkezli bir kolektif olmak ne demek? Çok geniş bir soru olduğunu biliyorum ama Hal kolektifi Sinop’un tarihsel, sosyal, kültürel yapısından ayırmak mümkün değil. Bunun kolektifi de şekillendiren bir etken olduğunu düşünerek soruyorum bu soruyu. Sinopale’yle, şehirle ve insanlarla ilişkilerinizden söz eder misiniz?

Ç.Ş.: Sinop merkezli bir kolektif olmanın anlamı temelde sürekli bir diyalogda olmak bizim için. Bunu kimi zaman yalnızca bir diyalogun parçası olarak, çoğu zaman da diyalog ortamını yaratan paydaşlardan biri olarak başarmaya çabalıyoruz. Bahsettiğimiz bu diyaloglardan en önemlisi kaynağını aldığımız kentle ve kentteki insanla diyalogda olmak.

Özellikle Sinop gibi küçük ölçekli kentlerde, kültür-sanat denince bu konuda herhangi bir profesyonelliği olmayan insanlarda yapılan üretimleri anlamayacaklarına dair bir önyargı var. Sanatsal üretim en temelde sanatçının kendini ifade etmek üzere yaptığı bir şey. Bir insanın kendini ifade etmek için edindiği bir yöntemi bir başka insana anlatmanın birçok şekli var. Bunu son derece entelektüel bir dille de ifade edebilirsiniz ya da herkesin kendi hayatından izler bulabileceği bir dille de. Biz açıkçası bu ikisini de düstur edinmiş olmaya özen gösteriyoruz çünkü Sinop gibi küçük şehirlerde izleyiciler çok çeşitli bir yapıda. Ve sadece kültür – sanat literatürlerine hakim insanların anlayabileceği bir dil kullanarak Sinoplulara ulaşılması oldukça güç. Burada “Yerel halk bu dili anlamaz!” gibi üsttenci bir tutumdan bahsetmiyoruz elbette. Ortada Sinopluların gayet anlayabileceği bir durum var; ama “Ben zaten bunu anlamam çünkü bu konuda yeterli eğitime sahip değilim,” önyargısı insanların etkinliklere dahil olmamasına bile sebep olabiliyor. Bu noktada bize düşen şey Sinop’taki insanlara sanatın ihtiyacının anlaşılmaktan çok diyalog yaratmak olduğunu göstermek oluyor.

Hal Kolektif atölyelerinden

E.A.: Biz Hal Kolektif’i kurduğumuzda Sinopale kentteki bu önyargıyı bir noktada kırmış durumdaydı. Sinop’ta yaşayan insanlar ve yerel kaynaklar Sinopale’nin çok ciddi bir bölümünü oluşturuyor; çünkü biz ağırlıklı olarak yerel desteklerle ilerleyen bir oluşumuz. Sinopale’ye davet edilen sanatçıların üretimlerini ve hatta fikirlerini bile Sinop’ta yerelle birlikte geliştiriyor olması hem kentliyi kültür-sanatın içine katıyor hem de dışardan geleni yerele direkt olarak entegre ediyor. Dolayısıyla Sinopale, doğası gereği katılımcılığı ve imeceyi merkeze almış durumda. Bu insanların Sinop’a geldiklerinde tam olarak anlayabilecekleri bir şey, anlatarak anlaşılması güç bir pratik. Ama Sinopale’nin yıllardır geliştirdiği bu imecenin yarattığı insan kaynağı Hal Kolektif’i mümkün kılan bir diğer önemli unsurlardan.

Hal Kolektif olarak kurduğumuz bir diğer önemli diyalog da şehrin kültürü ve tarihiyle bugünü arasında. Şehrin kültüründe var olan yaratıcılığa açık doğası ve özgürlük ortamı bizim projelerimiz için ifade alanları bulmamıza olanak sağlıyor. Küçük şehirlerin doğası gereği herkesin birbirini tanıdığı ve büyük şehirlerde birbirlerini ayıracak daha kalın siyasi, dini, felsefi, kültürel çizgilerin olmadığı ve dolayısıyla diyaloga açık olduğu bir sosyal yapıda var olmak bizim için çok kıymetli. Şehrin kendine has ritmi içerisinde, köklerinden hem güç alıp hem bu kökleri besleyerek bir şeyler yapmaya çabalıyoruz. Sinop’un insanı, çok katmanlı sosyal yapısı, çeşitli kültürel yapısı ve tarihi sorumluluklarımızı belirleyen bir pusula işlevi görüyor.

Sinopale 9 kapsamında gerçekleştirdiğiniz ve bienalde sergilenen işlerden de biri olan “Yerinde ve Birlikte” projenizden söz eder misiniz? Bu proje için Hal Kolektif’in şimdiye kadarki en kapsamlı projesi diyebilir miyiz? Projenin ortaya çıkışı, gelişimi ve yaptığınız işbirliklerinden özellikle söz eder misiniz?

Y.B.K.: Aslında “Yerinde ve Birlikte” projesi Hal Kolektif’ten önce doğdu diyebiliriz. Yağmur, Ece ve Erkan Sinop’ta sürdürülebilirlik üzerine düşünmeye başladıklarında henüz Hal Kolektif yoktu. Öncelikle Hal, Sinop Buluşma Merkezi’ndeki Sinopale ofislerinin birine atölyemizi kurduk ve düşünmeye başladık. Atıklarla çalışmak istediğimizde hemfikir olduk. Başlangıçta acele etmeden ve daha çok hobi alanı gibi tasarladığımız bu atölye alanı bir anda, bir sabah Melih Görgün’ün bizi arayıp “Siz atıklarla ilgili bir şeyler yapmayı düşünüyordunuz. Bir başvuru var ve Sinopale olarak başvurmak istiyoruz. Hadi oturun da şu düşündüklerinizi bir yazın,” demesiyle bir günde değişti diyebiliriz.

“Yerinde ve Birlikte” projesinden

İlk olarak ortaya bir Atık Haritası çıkarma fikri çıktı ve biz kentteki atıkları keşfetmek üzere Sinop’u gezmeye başladık. Bir tasarımın ham maddesini oluşturabilecek çok fazla materyalle karşılaştık ve bu bizi oldukça heyecanlandırdı. Projenin bu hali ile Kültür İçin Alan’ın hareketlilik programının Stockholm planına dahil edildik ve İsveçli bir küratör olan Jonatan Habib Engqvist ile bir hafta boyunca proje üzerine çalışma fırsatımız oldu. Türkiye’ye döndüğümüzde çok fazla fikrimiz vardı. Öncelikli olarak kendimiz de üreten insanlar olduğumuz için bir üretim modeli oluşturma kararı aldık. Atık Haritası’ndan elde ettiğimiz materyalleri seri üretime dönebilecek, kentin ait ve dokusuna uygun tasarım prototipleri oluşturmaya başladık. Kahve ambalaj atıklarıyla yanmaz ve su geçirmez bir malzeme elde ettik. Şu anda da bu malzeme ile bir çanta koleksiyonu hazırlıyoruz. Ayrıca şehrin içinde bulunan bir brandacı ile anlaştık ve atıklarını almaya başladık. Atık brandayla da bir başka koleksiyon hazırlıyoruz.

E.D.: Bunun dışında fonksiyonel ve sanatsal diye adlandırdığımız iki farklı üretim modelimiz daha var. Bu üretim modellerini Sinopale 9 kapsamında Sinop’a gelen sanatçılar oluşturdu. Fonksiyonel üretim modeli, yine Atık Haritası’ndan elde edilen materyallerle potansiyel şehir mobilyaları üretmek. Bunu Clemens Lauer, Sinop Oto Sanayi Bölgesi’ndeki mobilyacıların ahşap atıklarıyla yaptı. Sanatsal üretim modeli, kentin sahiline vuran evrensel ve ulusal atıklara odaklanıyordu. Tarabya Kültür Akademisi işbirliğiyle Sinop’a gelen Ezgi Kılınçaslan on Sinoplu ile sahilde bir yürüyüş yaptı ve atık topladılar. Bu atıklar sınıflandırıldı, temizlendi ve Ezgi bu atıklarla Sinopale 9 içersinde sergilenmek üzere üç ayrı enstalasyon yaptı.

Her şey iyi gidiyordu fakat çok fazla materyale odaklandığımızı ve hiç kavram konuşamadığımızı farkettik. Bu noktada şu soru ortaya çık: Sinoplular bu atıklarla ilgili ne düşünüyorlardı? Bu noktada yine TKA sanatçılarından Youssef Tabti ile yedi Sinoplunun katılacağı bir psikocoğrafya yürüyüşü planladık. İnsanlardan 6 Ekim 2024 Pazar Günü evden çıkıp saat 12.00’da Hal, Sinop Buluşma Merkezi’ne olacak şekilde gelmelerini ve geliş rotalarından bir takım veriler toplamalarını istedik. Bu veriler herhangi bir şey olabilirdi. Yoldan çöp de getirebilirler, video ya da fotoğraf da çekebilirler, ses de kaydedebilirler ya da yazabilirler de. Yedi Sinoplu vesilesiyle elde ettiğimiz verileri Youssef’in de kendi psikocoğrafya gezisinden elde ettiği seslerle birleştirip Sinopale 9 kapsamında sergiledik.

“Yerinde ve Birlikte” projesi Hal Kolektif’in şimdiye kadarki en kapsamlı projesi oldu, bu nedenle bu projeden birçok şey öğrendik. Bunların en önemlisi, sürdürülebilir sanat üretiminin ancak katılımcılıkla ve imeceyle mümkün olabileceğiydi. Bu proje bize Sinopluların katkılarının sanatsal üretime nasıl değer katacağını, işlerin yalnızca sanatçılar ya da kültür sanat profesyonelleri ile değil toplumla beraber şekillendiğinde daha anlamlı ve etkili olacağını bize gösterdi. Aynı zamanda, atıklarla çalışmak bize sanatı ve eylemi beraber ele almayı ve büyük değişimlerin gerçekleşmesi için atılan küçük adımların oynadığı rolü tekrar düşünmeye teşvik etti.

Hal Kolektif atölyelerinden

Sinopale’nin önümüzdeki edisyonlarında nasıl bir Hal Kolektif göreceğiz? Sinoplu bir sanat kolektifi olarak geleceğe dair hem projelerinizi hem de hayallerinizi duymayı çok isterim.

Y.B.K.: Hal Kolektif olarak, Sinopale’nin geleceğinde daha geniş katılımlı projeler geliştirmeyi hedefliyoruz. Sinopale’nin Sinop’un kendine has kültürel dokusunu ve toplumsal yapısını katılımcı sanatla buluşturma misyonundan ilham alarak sanatın birlikte üretilen ve sürdürülebilir etkiler bırakan bir süreç olduğunun altını çok daha kalın çizgilerle çizmek istiyoruz. Gelecek projelerimizde, Sinopale 9’da başlattığımız “Yerinde ve Birllikte” gibi projelerin izinden giderek küçük bir kentte sanatın bir iletişim ve katılım aracı olarak kullanılabileceği mecralar oluşturmaya devam etmek istiyoruz. Sinopluların daha fazla katıldığı, 12 aya yayılan interaktif etkinliklerle Sinop’un yalnızca Sinopale süresinde değil, yıl boyunca sanatın ve kültürel etkinliklerin merkezi haline geldiği bir yapı kurmayı hayal ediyoruz. Ki bu da genç ve yerel sanatçıların kendi projelerini hayata geçirebilecekleri bir alanın sürdürülebilirliğini sağlamak anlamına gelmekte. Bu düşünceyle halihazırda üzerinde çalıştığımız ve 2025’te başlamayı planladığımız bir sanatçı konuk programı kurgulamaktayız. Çıktılarının Sinopale’nin önümüzdeki edisyonlarında kullanılabileceğini düşündüğümüz sanatçı konuk programının, özellikle genç sanatçılara yönelik bir platform sunarken hem kentimiz hem de uluslararası katılımcılar için sanatın bir köprü işlevi göreceği, dayanışmayı ve yaratıcı imeceyi güçlendirecek bir program olmasını hedefliyoruz. Öte yandan, Sinopale 10 için de hayallerimiz ve ilk adımlarını atmaya başladığımız planlarımız var. Sinopale 9’da Sinopale’nin dönüşümünün ve devir tesliminin yaşandığı ilk bienali deneyimledik. Sinopale 10’da ise bu dönüşümün ilk sonucunu çok daha net bir şekilde göreceğimiz, daha uzun erimli, sanatın farklı dallarına yer verilen çok daha kapsamlı bir prodüksiyonu gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

İlginizi Çekebilir

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!

Söyleşi

Diclekent’teki yeni mekânları vesilesiyle Merkezkaç Sanat Kolektifi’nden Uğur Orhan’la konuştuk.

Eleştiri

Almanya'daki ırkçı cinayetleri konu alan "Üç Kapı" sergisini Alâra Kuset değerlendirdi.

Kütüphane

Özkan Işık’ın İMÇ YÜZONBİR'de devam eden “Kısır Gecesi” sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.