İsrail’in onlarca yıl süren Filistin işgalinin ardından, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yaptığı saldırıyla yükselen gerilim İsrail hükûmetinin Filistinlilere karşı başlattığı topyekûn bir savaşa dönüştü. İsrail hükûmeti Gazze Şeridi’ne yönelik, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü dahil birçok dünya örgütünün kınadığı büyük çaplı saldırısını sürdürüyor.
7 Ekim’den bu yana yaşananlar birçok sivilin ölümüne ve rehine olarak tutulmasına neden olmasının yanısıra kültürel mirasa ve birçok sanat kurumuna da zarar verdi. İspanya merkezli Herritage for Peace adlı bir sivil toplum kuruluşunun kültürel mirasın korunmasına odaklanan bir ön raporu, bölgede 104 alanı hasar görmüş veya yok edilmiş olarak listeliyor. Halihazırda birçok tarihi mekânın kalıntılarını ortaya çıkarma çalışmalarının devam ettiği 41 km uzunluğunda ve 10 km genişliğindeki Gazze şeridi birçok medeniyete ait kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. Son yaşanan saldırılarda yıkılan veya hasar gören yerler arasında 7. yüzyıldan kalma Ömeri Camii, dünyanın en eski üçüncü kilisesi olan Aziz Porphyrius Kilisesi, tarihi 15. yüzyıla dayanan İbn Osman Camii, Hz. Muhammed’in büyükbabasının türbesinin bulunduğuna inanılan Seyyid Haşim Camii ve 2000 yıllık Roma mezarlığı gibi önemli tarihi mekânların yanı sıra Al Qarara Kültür Müzesi, Deir Al Balah Müzesi, Eltiqa Galerisi ve İsrail’deki Kibbutz Be’eri Sanat Galerisi gibi birçok müze ve sanat kurumu da bulunuyor. Son olarak ise Banksy tarafından “dünyanın en kötü manzarasına sahip oteli” olarak tanıtılan Walled Off Oteli’nin, Filistin’in Beytüllahim kentindeki çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle kapandığı bilgisi geldi. Banksy’nin eserleriyle süslenmiş iç mekân tasarımının yanı sıra otelin yanındaki duvarda da sanatçının birçok eseri bulunuyor.
Birçok sanatçı ve sanat kurumu karşılıklı yapılan saldırıları kınadı, açık mektuplar, boykot ve protestolarla Ortadoğu’da yaşananlara cevap verdi. Tüm bunlar göz önüne alındığında yaşanan savaşın sanat dünyasını da yakından ilgilendiren bir olaya dönüştüğünü söylemek mümkün.
Açık mektuplar
Sanat dünyasında sürece ilişkin ilk mektup, 17 Ekim tarihinde İngiltere merkezli Artists for Palestine tarafından yayınlansa da açık mektuplar arasında şüphesiz en çok ses getireni 19 Ekim’de “Sanat Camiasından Kültür Kuruluşlarına Açık Mektup” başlığıyla Artforum tarafından yayınlanan ve “sivillerin öldürülmesi ve zarar görmesine” derhal son verilmesi çağrısında bulunan ve dünyayı “sessizliğini bozmaya ve Filistin halkının maruz bırakıldığı insanlığa karşı suçları tanımaya” çağıran mektup oldu. Süreç içerisinde sanat, edebiyat ve akademi dünyasından sekiz binden fazla kişinin imzaladığı mektup ilk yayınladığında İsrail’e yönelik Hamas saldırısından bahsetmediği için eleştirildi ve bu nedenle çeşitli başka mektuplar aracılığıyla kınandı. Bunun yanı sıra her ne kadar bağımsız bir grup tarafından yazılmış olsa da Artforum’un taraf olarak algılanması sebebiyle yaşanan kriz nedeniyle altı yıldır derginin editörlüğünü yapmakta olan David Velasco’nun işine, Artforum’un sahibi olan Penske Media tarafından son verildi. Bunun üzerine dergiye geçmişten günümüze destek veren birçok isim Artforum ile birlikte Penske Media’nın sahibi olduğu ARTnews ve Art in America‘ya da bundan böyle katkıda bulunmayacaklarını belirterek yayınları boykot etme kararı aldı.
Süreç içerisinde dünyanın birçok yerinden farklı sanatçı grupları başka açık mektuplar yoluyla sürece ilişkin tepkilerini dile getirdiler. Bunlar arasında öne çıkan bir diğeri Bristol’deki Arnolfini galerisinde gerçekleşmesi planlanan Filistin Film Festivali kapsamındaki iki etkinliğin iptal edilmesinin ardından 22 Kasım tarihinde 1.300’den fazla görsel sanatçı, yazar ve aktör tarafından imzalanan ve Batılı kültür kurumlarını Filistinlilerin seslerini ve bakış açılarını “susturmak ve damgalamakla” suçlayan ve ve bundan böyle “birçok sanatçının temel yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurumlarla çalışmayacağı” uyarısı yapan açık mektup oldu.
Bunun yanı sıra İsrail hükûmetinin Filistin’e karşı sürmekte olan saldırılarına sessiz kalan, sansür girişimlerinde bulunduğu iddia edilen ve yanlı bir tutum sergileyen sanatçılar ve kurumlar da eleştirilerin hedefi oldu.
Sansür girişimleri
Paris’te Filistinli tiyatro grubu The Freedom Theatre’in oyunu And Here I Am, yazar Nathan Thrall’ın Londra, Los Angeles ve Manhattan’daki kitap tanıtım söyleşileri, Boston’daki Filistin Film Festivali’nin yüz yüze etkinlikleri, Alman edebiyat örgütü LitProm’un Filistinli yazar Adania Shibli için hazırladığı ödül töreni, BDS (Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar) Hareketinin açık destekçisi olan yazar Viet Thanh Nguyen’in Manhattan’daki söyleşisi, Fazıl Say’ın İsviçre’nin Zürih, Bern, Cenevre ve Luzern şehirlerindeki konserleri, Berlin’deki Filistinli sanatçı Emily Jacir’in konuşması ve Sanatçı Candice Breitz ile edebiyatçı Michael Rothberg’nin düzenleyicisi olduğu ırkçılık konulu konferans, Mart 2024’te yapılması planlanan güncel fotoğraf sergisi Biennale für aktuelle Fotografie kapsamındaki Bangladeşli foto muhabiri Shahidul Alam’ın işlerinin sergilenmesi antisemitizm iddiaları nedeniyle iptal edilen etkinliklerden sadece bazılarıydı.
Bununla beraber çeşitli müzeler ve sanat kurumları da bu dönemde sansür girişiminde bulundukları için tepki çektiler. ABD’deki Frick Pittsburgh isimli sanat müzesi, Kasım ayında açılması planlanan İslam sanatı sergisini süresiz olarak erteledi. ABD’de yaşayan Meksika kökenli sanatçılar Odalys Burgoa ve Roy Baizan’ın, Recordar y Unificar adını verdikleri Día de los Muertos (Ölüler Günü) sunağı şeklindeki enstalasyonları Filistin bayrağı içermesi nedeniyle Doğu Harlem’deki El Museo del Barrio müzesi tarafından sergiden kaldırıldı. Toronto’daki Kraliyet Ontario Müzesi ise farklı toplumlardaki ölüm ritüellerini konu alan bir sergiden Filistin şehirlerine ve kültürüne yapılan atıfları kaldırmaya çalıştı.
Christie’s Müzayede Evi, Lübnanlı sanatçı Ayman Baalbaki’nin iki tablosunu aldığı “şikayetler” üzerine 9 Kasım 2023’te Londra’da gerçekleştireceği Çağdaş ve Güncel Ortadoğu Sanatı müzayedesinden kaldırdı. Venedik Bienali, ABD’deki Filistin Müzesi’nin, bazıları Gazze’den olmak üzere 23 Filistinli sanatçının sanat eserlerinden oluşan bir serginin önümüzdeki Arte 2024 Bienali’nin ikincil etkinlikler programına dahil edilmesi için yapılan başvuruyu reddetti. Beş yılda bir Almanya’nın Kassel şehrinde yer alan modern ve çağdaş sanat sergisi Documenta, Yahudi karşıtlığı etrafında dönen tartışmalar nedeniyle seçici kurulunun tamamının istifa etmesiyle darmadağın oldu. Aslında süreç Suddeutsche Zeitung gazetesinin Hintli şair, eleştirmen ve küratör Ranjit Hoskote’yi BDS hareketinin sempatizanı olarak itham etmesiyle başladı. Documenta 16’nın seçici komitesinde yer alan Hoskote, Alman Kültür Bakanı Claudia Roth’un festivale verilen fonu geri çekme tehdidinde bulunmasının da ardından, 12 Kasım tarihinde yazdığı bir mektupla komitedeki görevinden ayrıldığını duyurdu. Bu istifadan iki gün önce ise, İsrailli sanatçı, filozof, psikanalist ve teorisyen Bracha Lichtenberg Ettinger de Orta Doğu’daki trajik durumu gerekçe göstererek komiteden ayrıldığını belirtmişti. Bu iki istifadan sonra komitenin geri kalan üyeleri Simon Njami, Gong Yan, Kathrin Rhomberg ve María Inés Rodríguez de çekildiklerini duyurdular. Dört eski komite üyesi yayınladıkları bir mektupla, “Almanya’da, açık fikir alışverişi ve belgesel sanatçıları ile küratörlerin hak ettiği incelikli sanatsal yaklaşımların geliştirilmesi için yer olduğuna inanmadıklarını” belirtti.
Gelişmeler bununla da bitmedi ve 22 Kasım’da bu defa küratörler Manuel Borja-Villel ve Vasıf Kortun, birkaç ay önce ikisinin de bireysel olarak bir teklif sunmaya davet edildiğini, yaptıkları teklifin seçici komite tarafından önce kabul edildiğini fakat son süreçte yaşanan istifaların ardından başvurularının formalite gereği “sonlandırıldığını” duyurdular. Küratörler Documenta’nın vebalı bir Avrupa’nın belirtisi haline geldiğini ve bir zamanlar deneyim ve özerklik alanı olan serginin artık bir kontrol alanı halini aldığını belirttikleri bir mektup yazarak organizasyonun şeffaflığına ilişkin bir dizi soru yönelttiler ve “Ne yazık ki tüm bunlar, Avrupa’da ve yurtdışında Filistin’de barış çağrısı yapan aydınları hedef alan cadı avını yansıtıyor,” şeklinde görüş belirttiler.
Yine Almanya’daki Folkwang Müzesi, Amerikalı sanatçı ve akademisyen Anaïs Duplan ile olan işbirliğini, sanatçının Instagram’da Filistin’i destekleyen bir paylaşım yapması nedeniyle sonlandırdı. Almanya’nın Saarbrücken kentindeki Saarland Müzesi ise, Güney Afrikalı Yahudi sanatçı Candice Breitz’in 2024’teki sergisini İsrail ve Gazze’ye uygulamakta olduğu şiddete ilişkin “tartışmalı açıklamaları” nedeniyle iptal etti. Benzer bir şekilde, Ai Weiwei’nin Londra’daki Lisson Galerisi’nde 15 Kasım 2023’te açılması planlanan yeni sergisi, sanatçının paylaştığı fakat sonradan sildiği bir Tweet’te “Yahudi halkına yönelik zulme ilişkin suçluluk duygusunun zaman zaman Arap dünyasını kontrol altında tutmak için kullanıldığını” söylemesi ve ABD’nin İsrail’e yardımını Amerikan Yahudi cemaatinin “önemli bir konumda olmasına” ve “medya etkisine” bağlaması üzerine süre belirtilmeksizin ertelendi.
Almanya’dan yükselen sansüre yönelik kaygılar finansal kaynakların kesilmesi tehdidini de içeren yeni bir boyut kazandı. Berlin’de yaşanan gelişmeler, ilk olarak alternatif mekân Oyoun’un, bir Yahudi örgütü olan Jewish Voice for Peace’in İsrail’in Filistin’i işgalini eleştiren bir etkinliğine ev sahipliği yapması nedeniyle finansmanının kesilmesinden sonra kapanma tehdidiyle karşı karşıya kalmasıyla başlamıştı. Bu olayın ardından ise Berlin Senatosu Kültür ve Sosyal Uyum Dairesi bundan böyle yapılacak olan finansal destekler için kültür ve sanat kurumlarının “finansman desteğinin Yahudi karşıtı söylemleri teşvik etmek için kullanılmaması” şartını sağlamalarını gözeteceklerini duyurdu. Bu şartın açıklanmasının hemen ardından kültür ve sanat emekçileri uygulamanın “siyasi bir müdahale” olduğu belirten bir mektup yayınladı. Dört binden fazla kişi tarafından imzalanan mektupta yürürlüğe giren yeni düzenlemedeki “antisemitizm” tanımının tartışmalı olduğu ve belirsizlikler içerdiği belirtilirken finansman desteği ön koşulu olarak böyle bir madde eklenmesinin, herhangi bir etkinliği iptal etmek veya İsrail’i eleştiren kültür ve sanat örgütlerini mali destekten mahrum bırakmak için kullanılabileceğine dikkat çekildi. Sanatçılar ayrıca, uygulamayı protesto etmek için 8 Ocak 2024’te Berlin Temsilciler Meclisi önünde bir protesto da düzenlendi.
Protestolar
Kamuoyundaki tepkiler çeşitli aktivist sanatçı örgütleri aracılığıyla birçok sanat, medya ve kamu kurumunda gerçekleştirilen eylemlerle fiziki alanlara da taşınmış oldu.
9 Kasım’da, Writers’ Bloc grubu liderliğindeki yaklaşık 150 sanatçı ve kültür çalışanı, New York Times‘ın Manhattan’daki genel merkezinin lobisinde, yayının İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanına ilişkin haberlerini protesto etmek için toplandı. 11 Kasım’da ise bir başka aktivist grup İsrail hava saldırılarını kınamak için bu kez Guggenheim Müzesi’nde bir protesto düzenledi. Kimliklerini korumak için maske takan sekiz sanatçı ve kültür çalışanı, İsrail ordusunun Gazze’de Filistinli çocukları öldürmeye devam etmesini kınayan pankartları Guggenheim Müzesi’nin üçüncü katına astı. Bristol’deki Arnolfini isimli galerinin Filistin konulu film gösterimi ve şiir gecesini iptal etmesinin ardından protestocular 24 Kasım’da galerinin önünde bir oturma eylemi düzenlediler. 26 Kasım’da ise bir grup sanatçı ve kültür çalışanı, Gazze’de kalıcı ateşkes talebiyle Londra’daki Tate Modern’de eylem yaptı. Göstericiler müzenin Türbin Salonu’nu işgal ederek müzenin ikinci katında Filistin bayrakları ve pankartlar açtılar. 6 Aralık’ta, anonim bir aktivist grup New York’taki Lévy Gorvy Dayan Galerisi’nin penceresine galeri sahiplerinin Artforum’da yayınlanan Filistin destekçisi mektuba karşı çıkan açıklamalarına göndermede bulunan “Yanılmışız” başlıklı sahte bir özür mektubu yerleştirdi.
Güney Florida Filistin Koalisyonu, Barış için Yahudi Sesi üyeleri ve Miami merkezli sanatçı ve kültür çalışanlarından oluşan bir grup Art Basel Miami Plajı’nın önünde protesto gösterisi düzenledi. Decolonize This Place ve Within Our Lifetime gibi örgütlerin öncülüğünde Amerikan Doğa Tarihi Müzesi ve Brooklyn Müzesi önünde müzelerin İsrail destekçisi kurumlarla mali işbirliklerini eleştiren eylemler düzenlendi. İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık’ta Gazze’de derhal ateşkes çağrısı yapan protestocu grup, Kanada İnsan Hakları Müzesi’nde (CMHR) ölü şeklinde yere yatarak eylem yaptı. 15 Aralık’ta ise bir grup sanatçı ve aktivist New York Borsası’nın önüne, her biri 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri tarafından öldürülen bir Filistinliye ithafen yaklaşık yirmi bin adet kırmızı renkli kâğıttan çiçek yerleştirdi. Eylemciler “soykırımı finanse etmeyi bırakın” yazan pankartlar taşıdı ve yoldan geçenlere el ilanları dağıttı.
Dayanışma girişimleri
Süreç içerisinde yaşanan yıkım karşısında her iki tarafa yönelik çeşitli dayanışma girişimleri de başlatıldı. Her ikisi de Katar, Doha’da bulunan İslam Sanatları Müzesi ve Katar Ulusal Müzesi 10 Ekim’de dış cephelerine Filistin bayrağı yansıttı. Katar Müzeleri Başkanı Şeyha Al-Mayassa, bu görüntüleri sosyal medya üzerinden “Allah’ım Filistin’i ve Filistin halkını sana emanet ediyoruz” mesajıyla paylaştı.
25 Ekim’de, Uluslararası Müzeler Konseyinin (ICOM), “İsrailli ve Filistinli sivilleri etkileyen mevcut şiddet konusunda derin endişesini dile getirdiğini ve çatışmanın geçtiğimiz haftalarda yarattığı önemli insani sonuçlardan üzüntü duyduğunu” ifade eden bir bildiri yayınladı.
2 Kasım 2023’te ise Barselona’daki Çağdaş Sanat Müzesi, “Gazze Şeridi’nde ortaya çıkan yıkıcı olaylar karşısında duydukları şaşkınlığı” ifade eden ve “derhal ateşkes, insani koridorların açılması ve rehinelerin serbest bırakılması” çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı. 15 Kasım’da uluslararası bir grup sanatçı bir araya gelerek Gazze’deki insani krize acil yardım amacıyla fotoğraf baskısı satışı yapan Pictures For Palestine girişimini başlattı. Grubun tüm gelirinin Filistinliler için Tıbbi Yardım (MAP) örgütüne gideceği belirtildi. Connecticut’taki ABD Filistin Müzesi ise, 22 Kasım’da Gazze’den sekiz sanatçının sanat eserlerini ve Filistinli çocukların 2008 ile 2009 yılları arasında yaptığı 200’den fazla çizimi Avrupa ve ABD’deki müzelere ödünç veren bir girişim başlattığını duyurdu. Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, 7 Ekim’in en ağır darbesini alan Kibbutz Be’eri’ye 27 Kasım’da yaptığı ziyarette, saldırıda yıkılan kamu binalarının yeniden inşası için Almanya’nın 7 milyon avro kaynak ayıracağını duyurdu. Hibenin bir kısmının ise Be’eri Galerisi’nin restorasyonuna harcanacağı belirtildi. 7 Ekim Hamas saldırısında Berlin’e kaçmak zorunda kalan sanatçı Zoya Cherkassky’nin 7 Ekim 2023 başlıklı serisi 15 Aralık’tan itibaren New York’taki Yahudi Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
İsrail’in Gazze’ye karşı başlatmış olduğu savaşın Batı’da ifade özgürlüğüne karşı bir kafa karışıklığını da beraberinde getirmiş olduğunu söylemek mümkün. Gazze’deki olaylara duyulan tepki ülkelerin bir çoğunda çeşitli eylemlerle karşılık buldu, yer yer geniş katılımlı sokak protestolarına dönüştü. Ancak sivil halkın bu tepkisi siyasi liderler tarafından kararlı bir şekilde göz ardı edildi ya da yasaklandı. Batılı kültür sanat kurumlarından bazıları da bu süreçte sansür girişimlerinde bulunmak, maddi kaynakları kısıtlamak ve istifa etmeye ya da sessiz kalmaya zorlamak gibi bir tutum sergilediler. Muğlak ifadelerle antisemitizme karşı olduklarını belirten bazı açıklamalar dışında İsrail’in Gazze’de yaptığı eylemleri de kınayan daha kapsayıcı bir görüş belirtmekten çoğunlukla kaçındılar.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki eylemlerinin “soykırım niteliğinde” olduğu iddiasıyla BM’nin en üst yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine 29 Aralık 2023 tarihinde açmış olduğu ve yargılama sürecine geçtiğimiz günlerde başlanmış olan dava, dünya gündemindeki çalkantılı süreçlere dair bir diğer önemli unsur olarak öne çıkıyor. Bu perspektiften bakıldığında davanın sadece İsrail’e yönelik bir yargılamadan ziyade Batı’nın ahlaki üstünlük iddiasını test ettiği söylenebilir.