Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Eleştiri

Siyah bir su canlısı

Amerikalı sanatçı Kenya (Robinson), PROTODISPATCH için kaleme aldığı denemesinde, ABD tarihinin önemli bir parçası olarak Siyahlar’ın suyla olan ilişkisini kendi deneyimleri üzerinden anlatıyor.

Bir keresinde gemi kazası geçirmiştim. Ya da tekne kazası? Mahsur kalmıştım. St. John, ABD Virgin Adaları’nda. Fiyasko bir romantik karşılaşmanın bedbaht sonu gibiydi, ödünç aldığımız bir sandalı geride bırakarak gün doğana kadar kayalık bir kumsalda uyumuştuk. Cildim sivrisinek ısırıkları yüzünden o kadar pütürlü bir hal almıştı ki on yıldan fazladır koruduğum kalıcı bir bağışıklık kazanmıştım, memleketim Florida için kullanışlı bir özellik. Bir iş değişim programına katıldığım eko-tesis’e geri dönüşümün bir amacı vardı… pek konuşkan değildi. “Bentin hemen orada,” dedi. “15 dakikadan fazla sürmez,” dedi. “Sahil Güvenliği arayabilir misin?” dedi. Güneş suyu uçsuz bucaksız, dalgalı, siyah bir yüzey halinde bırakarak ufuk çizgisinin altına doğru kaymaktaydı ama neyseki dolunay vardı. Tekne o kadar küçüktü ki sanki iki boyutlu gibiydi. Ve tabii ki yağmur yağmaya başladı. Komşu Tortola hiç görmediğim kadar yakındı. Resmi olarak uluslararası sulardaydık. Cep telefonu çalışmıyordu. Onun beni yardımcı pilot olarak olaya dahil etme konusundaki başarısız girişimlerini hatırlıyorum, ama ben kafamda seks yapma fikriyle yola çıktığımdan gözlüğümü dahi kulübede unutmuştum. Şansıma, o kadar çılgına dönmüştüm ki, bu durum senaryonun ana hatlarını oluşturan korkuyu ortadan kaldırmıştı. Ona bir güzel sövüp saydım.

Ama aslında derdim daha çok denizleydi. 

Diğer birçok insan gibi, ben de hayatım boyunca tekneden ziyade daha çok uçağa binmiştim. Ve beraberinde gelen o kaçınılmaz türbülans ayrıcalığını yaşamak için her seferinde iyi para ödemiştim. Büzgen kaslarım kasılırken yüzümü sakin tutmaya çalışmıştım. Ağlayan bebekler, folyo poşetli atıştırmalıklar, patlayan kulaklar — dönüşümlü ve eşzamanlı olarak. Ama gündüzleri çok güzel görünen ya da geceleri kıyı boyunca biyolüminesansla ışıldayan deniz adlı bu sıvı canavar beni ve adı her neyse yanımdaki o adamı kolayca yutabilirdi. İz bırakmadan veya püskürüp beyazlamış, kumlu tarafıyla. Uçaktayken her zaman aracı, pilotu, hava şartlarını suçlayabilirim. Ama okyanus sadece olduğu gibi kalarak seni öldürebilir. Bir çeşit İZM gibi. İZM’lerle de derdim var.

Innanet algoritması birkaç önce karşıma bir fotoğraf çıkarmıştı. Siyah beyaz, Siyahların ve beyazların olduğu bir fotoğraf. St. Augustine Plajı’ndaki denizin içindeki çatışmada tamamen giyinik Huite polis memurları. Fotoğrafı beğenmiştim. Gerçekte neler olup bittiğini çözdüğümde bile hâlâ çok muhteşemdi. Protesto. Boksörlük. Peckerwoods.[1] Şiirsel. Absürt. Renkli. Kaotik. Koreografik. Benim de defalarca gittiğim bir yerdi. Paskalya için Atlantik gündoğumu ayini, Palatka veya Starke’de günübirlik gezi (Old Sparky rezilliği ve iki dakikada gizli silah ruhsatları).

Her iki yoldan da gidebilirsiniz; Gainesville’den her koşulda bir saat kırk beş dakika. Bu deniz kıyısı Sivil Haklar Dönemi çatışmalarına Wade-Ins adı verildi ve Carolina’daki öğle yemeği tabldotçularına benzer şekilde birçok insan ‘ıslandı’. Siyahlar için plajlar, göller veya pınarlar olmadığından değil, ama dinlence zamanları da bir tür öğrenilmiş edimlerdir.. Brown-Dalış Eğitim Kurumu’na karşı davası. Çimento havuzundaki siyah altına uygun bir tepki olarak havuzlara asit döken kızgın motel yöneticilerinin arşiv görüntüleri. Görene kadar ayakkabıların havuz kenarında ne kadar gülünç göründüğünü asla anlamıyorsunuz. Her neyse, plaj çekimlerini daha çok seviyorum. Korkmuş değil de öfkeli daha çok. Kaçırılıp tutsak edilmiş bir Afrikalı’nın birinci ağızdan anlattıklarından aklımda kaldığı kadarıyla, onun köle ticareti için kullanılan Middle Passage geçidini neden en ufak bir öfke belirtisiyle değil de depresif bir üzüntüyle ilişkilendirdiğini hep merak etmişimdir. Hâlâ, çok fazla yetişkin Siyah insan, suların içinde yürümeye gönderiliyor. Yüzme bilmeyen tayfanın üyeleri. Ayaklar dibe değmeli ve ideal seviye bel hizası olmalıdır. Su geçirmez peruk tutkalı ve mikro örgülerden önceki çağ(lar)da saçlarınız garip bir hal almasın diye. Belki de 18. yüzyıla ait metinlerde yumuşatılan bu öfke, nesiller sonra böyle görünüyor: maksimum derinlik, üç fit.

Yine de, derinlerde büyülü bir şeyler de var. Kaçış. Gizli görevler ve kokunun av köpeklerinin arayışlarından yıkanıp temizlenmesi, el konulan Konfederasyon gemileri. Underground Railroad ™ sadece kuzeye değil, gizli motivasyonları olan kölelik karşıtlarına, iktidar anlatılarının gizlediği tarihlere bağlıydı. 20. yüzyılın başlarından kalma Florida nüfus sayımı kayıtları, daha popüler hikâyelere rakip olarak gizli bir kendi kendini azat etme hikâyesini kabul ediyor. Oldukça büyük bir Yerli nüfusu ve bunu destekleyen birçok topografik ve coğrafi özelliğiyle bölge, en güneyde bir uydu haline geldi ve 1845’te eyalet olana kadar Avrupalı sömürge güçlerine daima meydan okudu. Güney tarlalarından Florida’ya yolculuk, Kuzey’e kıyasla o kadar uzun değildi ve ılıman hava, yıl boyunca seyahatler için nispeten kolaylık sağlıyordu, ancak en önemlisi Siyah insanlar seyahatlerini rahatça yapabilmek için beyazlara bel bağlamak zorunda değildi. Kendinizi “çalmak” için gereken tüm olumlu lojistik şartlar mevcuttu. Florida’nın 1.350 milden daha uzun kıyı şeridi boyunca ilerlediniz veya eyaletteki 11.000 milden fazla nehir, dere ve su yolunu geçtiniz bazen. Belki de Gullah ya da Geechee ya da James Brown oldunuz, bildiğiniz tek şey su, pirinç ve ada hayatı oldu. Ya da Dawes Rolls veya beş dolarlık kayıt ücreti ya da saç dokusunun kimlik olarak değerlendirilmesi yüzünden, sizden çalınan yerliliğe geri döndünüz, Allahın Belası Mississippi. Bazen de daha ileri gittiniz, ancak yüz yıl sonra Meksika’dan, Küba’dan veya Bahamalar’dan bir göçmen olarak kendi kaderini tayin etme bilgisiyle geri döndünüz.

Yine de, derinlerde büyülü bir şeyler de var. Kaçış.

Dokuz yaşındayken babamla birlikte Hampton, Virginia’ya yaptığımız bir yaz ziyaretinde YMCA yüzme güvenliğine yamanmıştım. Şu eflatun renkli mayolardan giymiştim, göğsümde bir leoparın yüzünden yayılan benekler ve her iki bileğime dağılmış siyah lastik bilekliklerden oluşan bir koleksiyon. 80’li yıllardı. Nefesimi suyun altında tutabiliyordum, bu yüzden yüzebileceğimi varsaydım. Değerlendirme testinde başarısız olduktan sonra, belime bir yüzdürme kemeri bağlandı. Üç strafor blok, sonra iki, sonra bir. Sonra hiç. Derinlerde büyülü bir şeyler var. Batıp almak için dipte duran plastik halkalar. Disney’e ve yan kuruluşu Touchstone Films‘e göre deniz kızlarının yaşadığı yer burasıydı; 2017’de, yani Harvey, Irma ve Maria Kasırgaları ile aynı yıl feshedildi.

Serbest bıraktığı saçlarının arasında mücevherler gibi duran su damlacıkları.

Doğum günüme sadece birkaç gün var, İkizler’in bitip Yengeç’in başladığı ilk gün. Hava ve Su. St. Augustine Plajı’na gitmem şaşırtıcı değil. Ama ben ve Atlantik arasında garip bir ilişki var. Duygusal nedenlerden dolayı onu ara sıra şımartıyorum. Paskalya Pazar Gündoğumu ayinleriyle hatırladığım annem, 2011’de öldü. Ben daha çok Körfez’i tercih ederim. Şeker kumlu plajları ve berrak Clearwater ile fantezi gerçekliğine hizmet ediyor. Babam şimdi orada yaşıyor. Aslında St. Petersburg’da, Thomas Jefferson’ın Southern Planter Lifestyle’ının farkında olmadan sponsoru olan Tadeusz Kościuszko‘ya ait anlaşılmaz bir anıtın olduğu yerin yakınında. Babam bugünlerde arabasının bagajında katlanır bir sandalye bulunduruyor, cildinin rengi yıllarca yüksek enlemlerin yüksek sarı ışığından sonra artık bronzlaşmış bir karamel gibi. Bir Florida yerlisi, bana 25 yaşında sahile (Daytona) ilk ziyaretinin annem için ayarladığı bir randevu olduğunu söyledi. Görünüşe göre ilkler koleksiyonunun içinden sadece bir tanesi. Ailemin tek çocuğuyum. Babamın deniz kenarındaki dinlence zamanlarını olabildiğince sık taklit ediyorum. Kendim için ve annem için de; keder bazen kaybı bir fedakarlık olarak görür. İyi yaşayarak da bu ritüel tamamlanabilir elbette. O güne ait birkaç fotoğraf var. Babam hiçbir fotoğrafta yok, sadece annemin soluk fuşya bikinili fotoğrafları. Kamera, arkasındaki göz gibi anneme tapıyor. O deniz perisi ve samur tanrıçası. Benim Mami Wata‘m. Serbest bıraktığı saçlarının arasında mücevherler gibi duran su damlacıkları. Bana Avrupalı denizcilerin, deniz ayılarını deniz kızı zannettiklerini söyleyen ve benim dere kenarı fantezilerimi – orada bulduğum açıkta kalan kil birikintilerinden oluşan hayali yaratıkları – besleyen oydu. Burcumun taşının kökenini açıklayan, bir istiridyenin içini oyarak oluştuğunu ve “yaşayan tek değerli taş” olduğunu söyleyen oydu. Bana ay ile gelgitler arasındaki bağlantıyı, patlayan sistemlere sahip arabalar üzerinden Doppler Etkisini o anlatmıştı. Box Chevys ve Cutlass Supremes. Gainesville’de her yanımız karayla çevrili olduğu halde biz yine de akşam haberlerinin yayınladığı koordinatları kullanarak kasırgaları takip ederdik. Kahverengi kese kâğıtlarının yan taraflarına çizilmiş ızgaralı haritalar.

Black American Vernacular’ın meme’i, “Su için ve kendi işinize bakın” diyor. Ancak Alachua ilçesinin varoşlarındaki güneş enerjisi şirketlerinde çalışan Siyah stajyerler, yalnızca sonu -ade ile biten şeyleri içerler. Airbnb yazlarında ev teyzesini oynadığım için biliyorum. Şişelenmiş şeyler yerine mutfaktaki su soğutucudan susuzluğu gidermenin bedava olduğunu söyleyerek, kendimce biraz tavsiyede bulunuyorum. Akiferle beslenen yüksek kaliteli şehir punch’ımızdan artık bahsetmiyorum bile. Ve haftalar geçtikçe havuz anahtarı askıda kalıyor. Isı indeksi 101. Yine de, Indian Rocks’a veya Siesta Key’e, Daytona’ya veya Clearwater’a, St. Pete veya St. Augustine’e gittiğimde, gözlerim serbest haldeki saçlarda mücevher gibi parlayan su taneciklerini arar. Kulaklarımı müziğe o kadar kaptırıyorum ki söylediğim şarkının sözlerini bilip bilmediğimi hatırlayamıyorum. Mayoların toplu savunmasızlığının keyfi. Hepsinin karışımından beslenen; köpük köpük ve güzel.


İngilizceden çeviren: Erdem Gürsu

Amerikalı sanatçı Kenya (Robinson), PROTODISPATCH için kaleme aldığı (Haziran 2022) A BLACK AQUATIC metninde, ABD tarihinin önemli bir parçası olarak Siyahlar’ın suyla -hem tatlı hem tuzlu suyla- ilişkisini anlatıyor. Protocinema’nın yeni dijital yayını PROTODISPATCH, sanatçıların kıtalararası kaygıları ele aldığı, kişisel bakış açılarını içeren deneme serilerinden oluşuyor. İngilizce dilinde yayınlanan denemeler Protocinema işbirliğiyle önümüzdeki yıl boyunca her ay Türkçe olarak Argonotlar’da kendine yer bularak bu küresel kaygıların Türkiye sanat ortamında da tartışılmasına alan açacak. Protodispatch’in diğer yayın partnerleri, New York’tan Artnet.com ve Bangkok’dan GroundControlth.com


[1] Ağaçkakan anlamına gelen “Peckerwood” kelimesi 1900’lerin başlarından itibaren beyazlara karşı ırksal bir lakap olarak Afrikalı Amerikalılar tarafından alt sınıftan ve ırkçı beyaz Amerikalılar için bir lakap olarak kullanılmaya başlandı.

İlginizi Çekebilir

Gündem

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür alanındaki beş yıllık politika, strateji ve çalışmalarını, açılan müzeler ve düzenlenen etkinlikler aracılığıyla Emre Erbirer kapsamlı olarak ele aldı.

Duyurular

Galeri Siyah Beyaz, 40. yıldönümüne özel düzenlediği “Siyah Daha da Beyaz” isimli pop-up sergiyle 35 sanatçıyı bir araya getiriyor.

Gündem

Şair ve yazar Mayra Santos-Febres'in Afro-Boricua sanatı üzerine Protodispatch yazı dizisi kapsamında hazırladığı yazının Türkçesi Argonotlar'da.

Eleştiri

Sena Başöz'ün bir yıl arayla açılan "Kaçınılmaz Koreografi" ve "İyileşme Olasılıkları" sergilerini değerlendirdik.