Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Gündem

Türkiye İşçi Partisi’nin Görsel Hafızası

Türkiye solunun görsel hafızası başlıklı yeni yazı dizimizde ilk durağımız kuruluş yıl dönümünde TİP. Afişlerden dergilere ve resim sergilerine uzanan geniş bir arşiv.

“1960’larda köylerde, gecekondu mahallelerinde, yaptığımız kahve toplantılarında ‘Sosyalist Türkiye’ sesleri yükselirdi. Türkiye toplumu artık bir daha hiçbir zaman Türkiye İşçi Partisi olmamış gibi olmayacaktır. Çünkü Türkiye İşçi Partisi, Türkiye işçi sınıfı hareketine ve Türkiye toplumuna bir daha geriye çevrilemez, geriye alınamaz yeni bir aşama kazandırmıştır.”[1]

Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) genel başkanı Behice Boran, Sofya Radyosu’nda Stefka Pırvanova’yla olan yayında böyle diyordu. Boran, Türkiye’nin ilk kadın siyasi parti genel başkanı. 1962’de TİP’e katılan Boran, 1965’te Urfa milletvekili seçildi.

TİP, on iki sendikacının liderliğinde 13 Şubat 1961’de kuruldu. Bugün kuruluşunun 61. yılı olan partinin kurucuları arasında Şaban Yıldız, Kemal Sülker, Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Rıza Kuas, İbrahim Denizcier, Adnan Ardan, Avni Erakalın, Kemal Nebioğlu, Hüseyin Uslubaş, Ahmet Muslu ve Salih Özkarabay vardı. Kurucu ve üyeler, 1962 yılında işler henüz istedikleri gibi gitmediği için sosyalist aydınlara bir çağrı yaparak TİP’e katılmalarını istediler. Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Adnan Cemgil ve Nazife Cemgil gibi isimler bu çağrıyı yanıtsız bırakmadı ve partiye üye oldular. Çağrıyı yanıtsız bırakmayan isimlerden biri de 1963’te TİP’e katılan bağımsız senatör Niyazi Ağırnaslı’ydı.[2]

Türkiye İşçi Partisi’nin Mehmet Ali Aybar tarafından tasarlanan ilk ve ana amblemi.

“Bir yarın olmalı, başka türlü bir şey”

1965, TİP’in en ihtişamlı yılıydı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararıyla 1964’te katılamadıkları seçimlere 1965’te katıldılar ve yüzde üç oy alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne  tam on beş vekil sokmayı başardılar. Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Tarık Ziya Ekinci ve Çetin Altan gibi isimler milletvekili olarak Meclis’te yerlerini aldı.

TİP bu seçime hazırlanırken bir Erdem Buri bestesi olan, “Yarının Şarkısı”nı kullandı. Toplantılarını, radyo konuşmalarını bu şarkıyla açtı. Tülay German tarafından seslendirilen şarkı, kısa sürede kitlesine ulaştı.[3]

1965 seçimlerinde, seçimlere katılabilme ve seslerini duyurma çabaları nihayet meyvesini vermişti; ancak bundan önceki seçimlere katılmak için yaptıkları da yabana atılacak türden değildi. Siyasi partilerin seçim kampanyaları dahilinde TRT bünyesinde yapılan radyo yayınlarında  propaganda yapma imkânı TİP’e de tanındı ve onlar da bu imkânı olabildiğince verimli bir şekilde kullandı. On beş gün içerisinde on beş kez halka seslenme şansları oldu ve radyonun ulaşabildiği her yerde parti üyelerinin, kurucuların ajitatif sesleri yankılandı. Konuşmalar, halkın yaşadığı yoksulluğa, politik olarak içinden çıkamadığı durumlara bir ayna tutuyordu. Bu ajitatif seslerden biri de Yaşar Kemal’indi. 1966’da TİP Yönetim Kurulu Üyesi olan Kemal, kayda geçen konuşmasında şöyle diyordu: “İşçiler, köylüler, esnaflar, topraksızlar. Kazanında et yerine dert kaynayan analar. Yani alın terinden, göz nurundan başka servetleri olmayanlar. Size söylüyorum, sözüm sizedir. Bir seçim daha geldi çattı. Yine partiler senin göz nurunu, alın terini çalabilmek için bin dereden su getirmeye başladılar. Biz geçen seçimde de karşına çıktık. Buradan sana seslendik. Türk tarihinde ilk defa sana fakir fukaranın, yoksulun, emeği yenmişin, hor görülmüşün sesini duyurduk. Yeter gayri çektiğimiz bunca acı.” Konuşmanın bir bölümü Serdar Ateşer’in 1998’de Kalan Müzik’ten çıkan albümü Avdet Seyri’nde de yer aldı.[4]

Bir propaganda aracı olarak Sosyal Adalet

TİP’in görüşleri en fazla dönemin Vatan ve Öncü gazetelerinde ve kendi yayın organı Sosyal Adalet’te[5] yer aldı. Sosyal Adalet’in sahipliğini Cemal Hakkı Selek, yazı kurulu başkanlığını ise Sadun Aren yürüttü. Dergide güncel politik tartışmalar, sosyalist yazarların çevirileri ve Abidin Dino gibi isimlerin kültür-sanat yazıları yer alıyordu. Sosyal Adalet’in önemli yanı TİP’in resmi yayın organı kabul edilmesi kadar kapak tasarımlarının çarpıcılığı ve zaten bir müddet sonra neredeyse tüm görsel işlerini Abidin Dino’nun yapıyor olmasıydı.

19 Mart 1963’te ilk sayısı yayımlanan derginin kapaklarını ve iç sayfa tasarımlarını 1965’e gelindiğinde tamamen Abidin Dino üstlenmeye başladı. Abidin Dino TİP’e ilk zamanlarından itibaren destek verse de TİP’in özellikle görsel sanatçılarla ilişkisi zaten güçlüydü ve bu ilişkilenmelere ayrı bir özen gösteriyorlardı. Bu sayede Türkiye’de sergi organize eden ilk partilerden biri oldu. TİP Kültür ve Sanat Bürosu tarafından İstanbul Belediyesi Şehir Galerisi’nde 1-15 Ekim 1962 tarihlerinde gerçekleştirilen sergiye yurt dışından Picasso, Chagall, Leger, Abidin Dino ve Türkiye’den Bedri Rahmi Eyüboğlu, Adnan Turani, Cihat Burak, Mübin Orhon, Nuri İyem, Ömer Uluç, Nejad Devrim ve Fikret Mualla çalışmalarından bazılarını partiye hediye ederek katıldılar.[6]

Serginin amaçlarından biri sanatı bir propaganda aracı olarak gören TİP’in sanatçılarla kurmaya çalıştığı ilişkiler olduğu kadar, partiye maddi kaynak da sağlamaktı. Picasso’nun lito baskıları dahil olmak üzere seksen sanatçının yüze yakın eseri sergi için TİP’e hediye edildi. Sergideki satışlar sayesinde partinin borçları kapatıldı, parti binalarının kiraları toplu bir şekilde ödendi. 1965 yılında ikinci bir sergi düzenlendi. Fethi Naci sergileri şöyle değerlendiriyordu: “Sanatçılar, bu sergi ile, TİP’e olan sempatilerini gösteriyorlar. Bu bakımdan serginin anlamı, sergilenen resimlerin güzelliğinden de ağır basıyor. Niçin başka partiler değil de TİP? Çünkü sanatçılar, her zaman toplum içinde kurulu düzenle çatışanı, gelişeni, haksızlığa, kötülüğe, çirkinliğe karşı olanı tutmuşlardır. TİP, toplumumuzda yeniyi, gelişeni temsil ediyor; daima yeniden, gelişenden yana olan sanatçı da elbette TİP’i tutacaktır.”[7]

Yeni TİP amblemi: “Oyunu hayvana değil, adama ver”

Mehmet Ali Aybar’ın isteği üzerine daha sonra TİP için yeni bir amblem de çizdi Dino. Bu amblemde başlangıçtan itibaren kullanılan çark-başak’ın yerini bir insan figürü aldı. Yılmaz Aysan Afişe Çıkmak kitabında bu yeni değişikliği şöyle anlatıyor: “Aybar, diğer partilerin amblemlerindeki hayvan figürlerine kontrast yaratarak ‘Oyunu hayvana değil, adama ver,’ sloganıyla farklılık oluşturmaya çalışıyordu. Kısa bir süre kullanılabilen yeni amblem hem kullanılan figürün daha ziyade köylüye benzemesi hem de sadece erkek figürü içermesi nedeniyle eleştiriler alacak, sonunda Aybar’ın istifasıyla kullanımdan kaldırılacak ve 1970’lerde tekrar bizzat Aybar’ın tasarımı olan ‘çark-başak’a dönülecekti.” [8]

TİP Afişleri

TİP 1971’de, 12 Mart cuntasıyla kapatıldı. Muhtıranın hemen ardından Behice Boran tutuklanarak on beş yıl hapis cezası alacak ancak 1974 affıyla özgürlüğüne kavuşarak diğer partililerle yeniden bir araya gelecekti. Böylelikle 1975’te ikinci TİP kuruldu. Birinci TİP’in önemli aktörlerinden olan ve parti merkeziyle birlikte hareket eden Kürt aydınları ve gençleri ikinci TİP’te yer almadılar.[9]

Partinin amblemi yine çark-başak olsa da Türkiye’nin değişen ve gittikçe sertleşen politik zeminine uygun bir şekilde yeniden tasarlandı. Bu nedenle Abidin Dino’nun elinden çıkan tasarımlarla, ikinci TİP’in tasarımları olan afişler arasında gözle görülür bir fark meydana geldi. Kurulduğu ilk yıllardaki görsel zenginlik, doğal olarak artık afişlerine yansımıyordu. Bunun sebeplerinden biri de sosyalistlere yönelik günbegün artan baskılar ve ölümlerdi. 1977 yılına gelindiğinde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) çağrısıyla organize edilen 1 Mayıs mitinginde 34 kişi hayatını kaybetti. Türkiye hızla 12 Eylül karanlığına sürükleniyordu. Nitekim, 1980 yılına gelindiğinde ikinci TİP de kapatıldı. Ancak parti üyeleri çalışmalarına devam etti.

Dönemin ilerisinde bir görsel şölen: Yarın Dergisi

Partinin yayın hayatı –resmi olmasa da– 12 Eylül 1980 darbesinin ardından yasal bir yayın çıkartılması kararı doğrultusunda 1981 yılının Eylül ayında ilk sayısı yayımlanan Yarın Dergisi’yle devam etti.[10] TİP’in gençlik örgütlenmesi olan Genç Öncü tarafından hazırlanan dergi, “Sanat ve edebiyatımızda toplumcu gerçekçiliğin genç soluğu” başlığıyla duyuruldu. Hatay Dumlupınar’ın çizgilerine, Özdemir İnce, Selçuk Demirel ve Serol Teber gibi isimlerin yazılarına yer verilen derginin kapak tasarımlarını ressam Mustafa Okan üstlendi.

Yarın’ın kapakları kısa sürede ilgi çekti. Bir sosyalistin elinden çıktığı tüm hatlarıyla belli olsa da dönemin karanlığı ve Türkiye solunun sıyrılamadığı gelenekçi halet-i ruhiyeden hayli uzaktı. Özgündü ve dönemin ilerisindeydi. Örneğin derginin ilk sayısında yer alan “Toplumcu gerçekçiliğin genç soluğu” başlığının devamı şöyledir: “Sekter, şematik, sıradanlaşmış imge ve simgelere dayalı sığlıktan uzak.” Yarın, bu söylediklerine uyar ve hızla dönemin gençlik tartışmalarını yakalar. Varoluşçuluğun revaçta olduğu bir dönemde, buna uygun içerikler de üretir. Frankfurt Okulu tartışmalarından Kundera’nın kitaplarına, Nietzsche’nin kültür eleştirisi yazılarına dek pek çok güncel tartışmaya yer verir. Dergide ırkçılık tartışmaları, kadınların politika sahnesinde ikinci plana atılmaları, cinsel yaşam gibi pek çok mevzu tartışılır.[11]

TİP 1988 yılında Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile birleşti ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) isimli yeni bir partiyle yola devam edeceğini duyurdu. Görsel anlamda çalışmaları devam etse de kurulduğu yıllardaki sanatsal eşiği tekrar yakalayamadı.

Yarın Dergisi’nin kapak tasarımcısı sanatçı Mustafa Okan ise 2016’da hayata gözlerini yumdu. Ancak sergileri insanlarla buluşmaya devam etti. Ölümünden kısa bir süre sonra Zonguldak Soğuksu Sahaf Günleri’nde Yarın Dergisi’nin kapaklarından oluşan bir sergi düzenlendi.




Yazıdaki tüm görseller TÜSTAV arşivinden alınmıştır.

[1] Behice Boran’ın Sofya Radyosu Türkçe Yayınlar Bölümü şefi Stefka Pırvanova’yla yaptığı görüşme kaydı. Behice Boran’ın yaşam öyküsünü de anlattığı bu kayıttan bir kopya Pırvanova tarafından TÜSTAV’a bağışlanmıştır. https://www.tustav.org/gorsel-isitsel/behice-boran-sofya-radyosu-roportaji/

[2] “Türkiye’de Sol Örgütler, Bölüne Bölüne Büyümek”, Hüseyin Aykol, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2010.

[3] https://www.youtube.com/watch?v=5Q3BQlNpavw

[4] https://www.youtube.com/watch?v=cahJlYSE_nc

[5] Derginin ilk 20 sayısına ulaşmak için: https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/sosyal-adalet/

[6]Türkiye’nin 1960’lı Yılları”, Der.: Mete Kaan Kaynar, İletişim Yayınları, 2021, İstanbul.

[7] https://turkiyeiscipartisi.org/?SX=_php_sosyal_medya_liste.php&KX=AYDINLAR 

[8]Afişe Çıkmak, 1963-1980: Solun Görsel Serüveni”, Yılmaz Aysan, İletişim Yayınları, İstanbul, 2013.

[9] “Türkiye Sosyalist Solu Kitabı 2, 70’lerden 80’lere Seçme Metinler”, Hazırlayanlar: Emir Ali Türkmen, Ümit Özger, Dipnot Yayınları, Ankara, 2014.

[10] https://bit.ly/3GNNAUq

[11] Derginin tüm sayılarına ulaşmak için: https://www.tustav.org/sureli-yayinlar-arsivi/yarin/

İlginizi Çekebilir

Duyurular

border_less ARTBOOK DAYS’in altıncı edisyonu, bu sene 3–5 Mayıs tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ev sahipliğinde gerçekleşiyor.

Söyleşi

Larissa Araz ile Versus Art Project'te gerçekleşen “In Hoc Signo Vinces” sergisi üzerine konuştuk.

Eleştiri

Gizem Akkoyunoğlu'nun Sanatorium'da gerçekleşen "Kudretin Silüetleri" sergisini Oğuz Karayemiş değerlendirdi.

Söyleşi

Kundura DocLab vesilesiyle İstanbul’a gelecek olan Rabih Mroué ile dünya ahvalini, tiyatro ve performans ilişkisini ve İstanbul’la bağını konuştuk.