Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Söyleşi

Yaratıcı Alanda Eşitlik serisini Duygu Demirdağ ve konuklarla konuştuk

Yaratıcı sektörün farklı alanlarından isimlerle toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine gerçekleşen podcast serisinin arka planını ve arşivsel niteliğini Duygu Demirdağ ve konuklara sorduk.

Eşit Bi’Hayat'ın desteğiyle hayata geçen podcast serisinde Duygu Demirdağ, her hafta yaratıcı sektörün farklı alanlarından konuklarıyla toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine sohbet ediyor.

İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları’nın Nisan 2022’de yayımladığı “Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet: Tartışmalı Konular, Yapısal Sorunlar, Çözüm Önerileri” raporundan yola çıkan ve Zorlu Holding’in toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı Eşit Bi’Hayat’ın desteğiyle hayata geçen podcast serisinde Duygu Demirdağ yaratıcı sektörün farklı alanlarından konuklarıyla 10 bölümlük bir program gerçekleştirdi. Konuklardan ilki raporun da koordinasyonunu üstlenen Prof. Dr. Itır Erhart olurken sırasıyla Seçil Epik, Nisan Ak, Ebru Nihan Celkan, Ekim Acun, Filiz Ova, Rümeysa Çamdereli, Nora Tataryan, Ece Dizdar ve Sevde Koç, Sıla Soysal, Zeynep Karagöz edebiyat, müzik, güncel sanat, sinema ve medya gibi alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliğine dair deneyimlerini paylaştılar. British Council Türkiye Sanat Direktörü Esra Aysun’un rapordan yola çıkarak kaleme aldığı Kültür ve sanat alanında erkek “olmamak” başlıklı yazısında hem deneyimlerini paylaşmış hem de çözüm önerilerini dile getirmişti.

Medya alanında yıllardır sunuculuk yaptınız, podcast’i bir medyum olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha özgür bir alan diyebilir misiniz?

Yarına kalan bir alan diyebilirim. Daha ağzımızdan çıktığı anda tarihi geçen haber yayıncılığından farkı bu. Bence bizi özgürleştiren bu konuyu konuşabilme cesaretimizdi yani özgür bir alan olması içeriğin kendisiyle ilgili. “Yaratıcı Alanda Eşitlik” çok özgür hissettiğim bir seri oldu çünkü anlatılan hikâyeler cesaret gerektiriyordu, konuklarım yaşadıklarını çok cesurca anlattılar. Hala o sistemin içindeyken, tacizi, mobbing’i, adaletsizliği anlatabilmek bize bir özgürlük alanı yarattı sanırım.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, izleyeni, dinleyeni kendisine çeken bir başlık değil çünkü 30 saniye dinleyince fark ediyorsun ki, sen de bu işyerinde bu eşitsizliği yaratan insansın. Ekranda da “rating” getiren içerikler olmaz genelde eşitlik, adalet. Öyle hep beraber öfkelenip, dinledikçe hep beraber ferahladığımız bir konu değildir çünkü. Yüzleşme gerektirir.

Biz yola, ne oluyorsa, içtenlikle anlatmak üzere çıktık. Gördük ki sandığımızdan daha kalabalık, daha güçlü ve günün sonunda daha özgürüz.

Serinin bir bölümünde “kendinizi yazarak daha iyi ifade ettiğinizi” dile getirdiniz. Podcastlar bir nevi sesli düşünme alanı olarak da görülüyor, sizin bu seride sunuculuk deneyiminiz nasıldı?

Beni en çok etkileyen o tanıklık hali oldu. O kadar benzer şeyler yaşıyoruz ki medya ve kültür sanat disiplinlerinde üretim yapanlar olarak.

Her konuğuma, “sen eşitsizlikle nasıl sınandın, en baskın hissettiğin zaman, olay neydi, nasıl mücadele ettin” diye ortak bir soru sordum.

Sahiden o cevabı çok merak ettim ve o cevaptan çok şey öğrendim. Podcast görüntüden mahrum olduğu için dinleyenler benim gözlerimin nasıl büyüdüğünü, nasıl kapılıp gittiğimi göremediler tabii ama… Bu arada çok eğlendim. Geçen gün bir veriye ihtiyacım oldu, bir bölümü dönüp tekrar dinledim ve tekrar ilham aldım. Hayata tutunmayı kolaylaştıran bir iş oldu, dinlemelerini tavsiye ederim 😊

Seride konuklara yönelttiğiniz son soruya dair bir soru sormak istiyorum. “Bu podcast’in bir dinleyicisi olsaydın, sana ne sorulsun isterdin ve o soruya yanıtın ne olurdu?”  Bu soru, güzel bir düşünme alanı açıyor o yüzden sormak isterim. Seri boyunca sizin soru hazırlama süreciniz nasıl geçti?

Sevgili Özlem Ece ve İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları ekibinin bu hazırlık sürecinde büyük katkısı ve emeği var. Hayatımın en konforlu projesiydi diyebilirim. Farklı disiplinlerin verileri konusunda Prof. Dr. Itır Erhart hocanın, İKSV için hazırladığı ve bizim seriyi temellendirdiğimiz raporu çok yardımcı oldu.

Sahne, edebiyat, müzik, çağdaş sanat, popüler kültür gibi kusursuz, rafine görünen disiplinlerin perde arkasını araştırdım açıkçası. Beni ekranda izleyen biri de arka planda nasıl bir ekosistem olduğunu bilemez ve tahmin edemez. Halbuki hikâyeyi belirleyen o arka plan. O kısmı sormak, anlamak önemliydi benim için.

Seri tamamlandığında neler hissettiniz? Bu seriden size kalanlar nelerdir?

Çok ilginç, geriye dönüp dinlediğimde hâlâ şaşırıyorum, dediğim gibi ilham alıyorum. Benim kadar kahramanlara inanmayan bir insanın bir sürü kahramanı oldu mesela.  Dinleyicinin, özellikle genç kadınların mesajlarından, yorumlarından ayrıca mutluyum.

Çok şey öğrenmiş bir kadın olarak ayrıldım stüdyodan. Daha cesur, mücadelesinin farkında olan. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ne kadar kalabalık olduğumuzu gördüm. Bu eşitliği boğmak isteyenlerin mikrofonu daha büyük ama sesleri daha gür değil. Dayanışırsak sesimizin gür çıkacağını gördüm. Kadın mücadelesi bu ülkenin en örgütlü, en güçlü sivil toplum mücadelesi. Bu sahada çalışan bir gazeteci ve hikâye anlatıcısıyım ben ama kendi hikâyemin anlatılmaya değer olduğunu hiç düşünmemiş ve hissetmemişim. Bütün konuklarım, hepimizin hikâyesinin ne kadar değerli olduğunu fark etmemi sağladı.

Günümüz koşullarını konuştuğunuz bu serinin ileride göreceği “arşiv” görevine dair neler söylemek istersiniz?

Yakın gelecekte bu seriyi dinleyenlerin şöyle düşünmelerini ve hissetmelerini dilerim: “Vay be, insanlar bir zamanlar neler yaşamışlar, neyse ki şimdi hiç böyle bir şeyler yok.” Biraz iddialı mı oldu? 😊

Birleşmiş Milletler, “Toplumsal cinsiyet eşitliği için 286 yılımız var” diyor. Yani bugün itibariyle her şeyi doğru, yerli yerinde yapsak, kadın ve erkeğin eşit olabilmesi için üç asır var önümüzde. Umarım daha hızlı yol kat etmemize eşlik eder bu serideki anlatı.

Seriye konuk olan isimlerden Rümeysa Çamdereli, Ekim Acun, Itır Erhat, Nora Tataryan ve Şeçil Epik’le seriye konuk oldukları başlıklara ve serinin arşiv özelliğine dair aşağıdaki iki soruyu ilettik ve onların deneyimlerine de yakından baktık.

1)Yaratıcı Alanda Eşitlik podcast serisinin, alanınızdaki toplumsal cinsiyet eşitliğinin farklı yönlerine değinme fırsatı tanımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

2)Günümüz koşullarını konuştuğunuz bu serinin ileride göreceği “arşiv” görevine dair neler söylemek istersiniz?

Itır Erhart

Serinin ilk bölümünde Prof. Dr. Itır Erhart “Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet” başlıklı İKSV raporundan yola çıkarak; “sanat, ötekileştirilen, marjinalleşen, dezavantajlı birey ve grupların seslerini duyurmalarına aracılık mı ediyor, eşitsizlikleri yeniden mi üretiyor? Yaratıcı sektörlerde toplumsal cinsiyet eşitliği olgusunun farklı yönleri neler?” gibi soruları yanıtlıyor. 

1) Bu seriyi kurgularken mümkün olduğu kadar kapsayıcı olmasına özen gösterdik. Gençlerin, sektör profesyonellerinin, sanatçıların, alanda çalışan akademisyenlerin sesini duymayı ve duyurmayı amaçladık. Popüler olanın eşitlikle ilişkisi gibi çok fazla değinilmeyen düşündüğümüz başlıkları da gündeme taşımak istedik. Raporda yer veremediğimiz alanlardan biri olan edebiyat ve yayıncılık alanında eşitliğe bir bölüm ayırdık. 

2) O anki durumun resmini çekip kayıt altına almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sizden sonra aynı ya da benzer alanda araştırma yapacak, içerik ya da eser üretecekler için bir kaynak, referans noktası bırakmış oluyorsunuz geriye. Örneğin 2026 yılında cinsiyet eşitliği ve müzik üzerine bir podcast yaparken (umarım) “2021’de orkestra şefleri arasında neredeyse hiç kadın yokmuş, o yıldan sonra geliştirilen projelerin, politikaların da etkisiyle bu oranda ciddi bir artış olmuş”

Seçil Epik

Serinin ikinci bölümünde konuk kuir ve feminist bir ağ olarak kurguladıkları yayınevi Umami Kitap’ın kurucularından Seçil Epik. Yayınevinin serüveni üzerinden yayıncılık dünyasında eril tahakküme dair soruları yanıtlıyor.

1) Bu seri ve bunun gibi yaratıcı sektörlerde toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki eksikliklerine dikkat çeken projeler her şeyden önce konuyu “konuşulması gereken” bir başlık olarak gündemde tutması açısından önemli. Kültür Sanat sektörünün, kendi bölümüm özelinde edebiyat alanının da hâlâ eşitlik konusunda eksikleri olduğunu dile getirmek önemli. Yaratıcı Alanda Eşitlik podcast serisini, konuşulmayanı konuşmak, eksikliklere dikkat çekmek ve alana henüz girmekte olan kadın ve LGBTİ+’ları güçlendirmek adına kendilerine benzer sesleri duymaları açısından da önemli buluyorum.

2) Umarım önümüzdeki zamanlarda bu arşive, serideki konuşmalara bakıp toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kat ettiğimiz yolları görebiliriz. Yaratıcı sektörlerde kendine bir yer bulabilmek, eşit şartlara ve haklara sahip olmak için direnen, olduğu gibi kabul edilmekte ısrarcı olan bizlerin tecrübelerini kayıt altına almanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemi tartışılmaz. Arşiv dediğimiz şeyin muktedirin elinden çıkıp konunun özneleri tarafından tasarlanan bir şeye dönüşmesi için atılan her adımın kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Ekim Acun

Serinin beşinci bölümünde Şokopop ekibinden Ekim Acun’la popüler kültürde ve medyada toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine tartışılıyor.

1) Popüler kültür alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin farklı yönlerine değinmek ve tartışmaya açabilmek şifalandırıcı bir deneyimdi. 

2) İçinden geçtiğimiz bu baskıcı ve karanlık dönemde kendimizi ifade edebilme çabamızın belgelenmesi önemli. İlerde bu günleri nasıl yaşadığımıza dönüp bakmak istediğinde başvurulması yararlı bir arşiv kaynağı olacaktır. 

Rümeysa Çamdereli

Serinin yedinci bölümünde Türkiye’de kadın hareketinin geleceği adına adımlar atan Rümeysa Çamdereli’yle Müslüman Feminist hareketten müziğe uzanan yolculuğu ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sanatta, sivil toplumda olan yansımaları üzerine konuşuluyor.

1) Merhabalar, daha önce gündeme gelmeyen bir konunun kapsamlı bir şekilde ele alınması çok değerli. O yüzden bu seriyi çok önemsiyorum. Uzun yıllardır bu alanda üretmeme, hatta akademik alanda da bu konuya yönelik çalışmalar yapmama rağmen yaratıcı içerik üretme noktasında yeterli adım atamamıştım. Kendi adıma bu boşluğu doldurdu gibi hissediyorum.

2) Her geçen gün çok daha fazla içerik üretiliyor ve içeriklerin özgünlüğü konusu önem kazanıyor. Bu serinin de özgünlük noktasında alanda üretilen birçok içerikten farklılaştığını düşünüyorum. Bu anlamda ileride bu alanda atılabilecek adımlara ilham olabileceğini, aynı zamanda bu alanda çalışmak isteyen kişilere önemli bir referans olabileceğini düşünüyorum.

Nora Tataryan

Serinin sekizinci bölümünde akademik kariyerini cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında sürdüren, odağına sanat ve feminizmin kesişim alanlarını alan Dr. Öğr. Üyesi Nora Tataryan ile feminizm, sanat dünyası ve müzecilik konularıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini konuşuluyor.

1) Podcast serisinin tartışmaya açtığı konuları kıymetli buluyorum. Eril mekanizmaların nasıl işlediğini farklı disiplinlere mensup kişilerin perspektifinden duymak, tekil meselelermiş gibi gözüken bir takım güç eşitsizliklerinin sistematik boyutlarını kavramaya olanak veriyor. İKSV’nin yayınlandığı aynı başlıklı raporla birlikte düşündüğümüzde daha da anlamlı oluyor bu konuşulanları dinlenmek. Zira hem rakamlar çok çarpıcı hem de podcast sayesinde bu hikâyeler birer istatistiki veri olmaktan çıkmış oluyorlar.

2) Umarım bu arşiv yakın gelecekte feminist mücadele ve LGBTİQ+ hareketin kazanımlarını okuyabileceğimiz bir dataya dönüşür. Fakat bu gerçekleşene kadar -her alanda olduğu gibi- kültür-sanat alanında da güç eşitsizliklerinin,  toplumsal cinsiyet, cinsel ve cinsiyet kimliğine dayalı şiddet biçimlerinin kaydının tutulmasını önemli buluyorum.

Serinin tamamını buradan dinleyebilirsiniz.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

Argonotlar Telif Kumbarası desteğinizi bekliyor!

Çok sesli ve bağımsız güncel sanat yayını Argonotlar, 2025 yılı yazar telifleri için okurlarını desteğe çağırıyor.

Siz de kampanyaya tek seferlik 750₺, 1000₺ ve 2000₺ olmak üzere üç farklı kategoriden sizin için en uygun olanını seçerek destek olabilirsiniz.

Görsele tıklayarak detaylı bilgi edinebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.

Kütüphane

Sanat Dünyamız dergisinin "Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?" temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi'nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!