Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Kütüphane

Yıkıcı ve Yumuşak bir Dokunuş: Özkan Işık’ın “Kısır Gecesi”[1]

Özkan Işık’ın İMÇ YÜZONBİR’de devam eden “Kısır Gecesi” sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Özkan Işık, “İçimde Kim Vardır”, 2024, jüt polyester kumaş üzerine dokuma, 114x 770 cm. detay.

İMÇ’de yer alan YÜZONBİR, 22 Kasım- 21 Aralık 2024 tarihleri arasında Özkan Işık’ın, “Kısır Gecesi” sergisini ağırlıyor. Sergi adını günümüzün bekarlığa veda gecelerini andıran, damadın ve aynı jenerasyondan diğer erkeklerin düğün öncesi bir araya geldiği Erzurum’a özgü, sanatçının çocukluğundan hatırladığı erkeklere özel bir eğlenceden alıyor. Toplumsal geçiş ritüellerinin bir örneği olan bu eğlenceye erkekliğin inşa edildiği bir alan olarak yaklaşan Işık, uzun süredir üzerinde çalıştığı erkeklik meselesini bu sefer saha çalışmaları ve arşiv taramalarıyla inceliyor, kendi araçlarıyla dile getirdiği bir seri oluşturuyor.

Çalışmalarında çoğunlukla tekstil malzemesinin kendine has biçimine ve kültürel kodlarla örülen anlam dünyasına yoğunlaşan sanatçı bu seride de kısır gecelerinde tekrarlanan kültürel motiflere odaklanır. Genç erkeğin toplumun temel yapı birimi aileyi kurmak için yeni bir erkeklik rolüne adım attığı, ailenin reisinin, evin babasının kutsandığı kısır gecesinin detayları Işık’ın dokuduğu halının motiflerinde, sergide yer alan videolarda canlandırılan performanslarda açığa çıkar. 

Halının Anlattıkları

Sanatçı, hafızasında yer etmiş klişeleşmiş bir erkekliği yeniden üreten kısır gecesi oyunlarından sahneleri halıya dokurken tezgahta gerili kumaşa dokuma tabancasını saplayarak, iğneyle kumaşın yüzeyinde minik yaralar açarak erkekliği anlamaya ve anlatmaya çalışır. “İçimde Kim Vardır” çalışmasında sıcak, sert ama aynı zamanda evcil bir zeminden erkekliğe bakar. Bir halının dokunuşundaki bu yumuşak ve feminen gözüken eylem aslında “yıkıcı bir dikişe[2]” (Parker, 1984) ve tekrar eden toplumsal rollere karşı dikilişe işaret eder.

Erkekliğin inşasında merkezde yer alan sancılı bir özdeşleşme ve reddediş figürü olarak Işık’ın önceki çalışmalarında görünen ve bu sergide de karşımıza çıkan beyaz atletli, bıyıklı  klişe erkek figürü, kendinin karikatürü haline gelmiş bir erkekliğe işaret eder. Mizah dergilerinden, Yeşilçam filmlerinden, televizyon dizilerinden aşina olduğumuz bu karakter aynı zamanda belirli bir yerleşiklik biçimini ve yaşama kültürünü de ima eder: Bir mahallenin civarında, mahallelinin bakışları altında biçimlenen, kontrol edilen, sıcak ilişkilerin insanı yakacak derecede baskıcı hale gelebildiği bir yakınlıkla belirlenen bir yaşama biçimidir bu.

“Nerede Görsem Tanırım”, 2024, jüt polyester kumaş üzerine dokuma, her biri 35x25x25

Özkan Işık’ın bir “prototip” olarak adlandırdığı bu imge, bütünün içindeki diğer hareket biçimlerini de belirleyen br ilk model sunma işlevi görür. Bu prototiplerde Rozsika Parker’ın feminen stereotip tanımına yaklaşan bir hassasiyeti bulmak mümkündür bu anlamda. Parker’a göre “feminen stereotip …kadınların olduğu her şeyi ve yaptığımız her şeyi tamamen, özünde ve ebediyen feminen olarak kategorize eder, kadınlar arasındaki farklılıkları reddeder[5]”( 1984: 4). Işık’ın prototipi de erkekliğin ne olduğu konusunda otorite sahibi olan, erkekliğin kitabını yazmış bir mahalle abisini, kımıltısız otoritesine yerleşmiş bir aile babasını andırır. Bu temsile toplumsal cinsiyet rollerini bize öğreten bir ikona resmine bakar gibi yaklaştığımızda karşımıza halesi bıyıklarıyla çizilmiş, erkekliğin verdiği imtiyazlarının konforu hiç bir durum ve şartta üzerinden çıkarmadığı atletinde saklı bir figür çıkar.

Özkan Işık’ın çalışmalarında halı, “hikaye anlatıcı bir araç[3]” olarak yer alır (Işık, 2024: 55). Halıda gördüğümüz temsiller, artık anlamını ve işlevini unuttuğumuz, zeminde ayaklarımızın altında gözden kaybolan ama aynı zamanda kuvvetle de mevcut bir gündelik gerçekliği anlatır. Buradaki tekrar, erkekliği pekiştiren kısır gecesi ritüellerindeki abartılı, şiddetli ve mizahla meşrulaştırılmış taklitten daha farklı bir şeyin peşindedir. Işık’ın (2024) tabiriyle söz konusu olan  “kimliğin katılaşmış sınırlarını” düşünme çabasını taşıyan “yenilikçi” bir tekrardır (74)[4].

“İçimde Kim Vardır”, 2024, jüt polyester kumaş üzerine dokuma, 114x 770 cm

Sergi mekânın duvarına boylu boyunca yerleşen “İçimde Kim Vardır” başlıklı halı çalışması da kimliğin performatif ve toplumsal örüntüsünü, sembolik anlamlarla yüklü imgelerle aktarır. Kısır gecesinde oynanan oyunlardan fragmanlar, erkekliği pekiştiren kısa performanslar halının yüzeyinde canlanır. Büyüklüğüyle orantılı uzun bir bakışı da talep eder bu halı. Her bir köşesi erkekliği canlandıran yeni bir detayı açar. Halıda görülen çizgisel bedenlerde gündelik hayatın olağan performanslarının sınırlarını zorlayan, çıplak erkek bedenlerinin yan yana geldiği, hatta bir erkeğin diğer erkekler tarafından kemerlerle dövüldüğü detaylar dikkati çeker. Kısır gecelerinde ironi ve abartıyla damadın aşağılanması, alaya alınması toplumsal cinsiyet rollerine dair örüntüleri belirsizliğe mahal vermeyecek şekilde kuvvetlendirme işlevi de görür[6]  (Williams, 1994: 106). Dolayısıyla sınırları zorlayan bu oyunlar, gündelik olarak yinelenen erkeklik performansının bir tekrarı ve pekiştirmesi olarak işlev görür.

Işık’ın diğer çalışmalarında gördüğümüz beyaz atletleri ve bıyıklarıyla klişeleşmiş heteronormatif erkeklik sembolleri bu ısrarlı tekrarı sağlar . Duvara dizilmiş dokuma kelleler birbirini kopyalarak sürdürülen ve ayakta kalabilen erkekliğin portresini çizer. Halıda  ayakları kudretli bir hayvanı anımsatan pembe bir tahtın üzerinde yarı çıplak görünen figür, olmayan gözleriyle bize bakar. Işık’ın figürlerinde sıklıkla karşımıza çıkan bu bakışsız erkek figürler, bizi sürekli izleyen panoptik bir erkek otoritenin o orda değilken de bizi izlediğini ima eder.Toplumsal normlara göre henüz kısır görülen bu bekar erkeğin bir erkek güruhun bakışları altında evcil bir aile babasına dönüşünü izleriz.

Kısır gecesindeki geçiş ritüelini canlandırır gibi atletli bir erkek korosu çıkar karşımıza bu sefer halıda. Bir misafir odası takımından bozma tahtına kurulmuş bir erkek figürüne odaklanarak, o her şeye muktedir görünen erkekliğin nasıl domestik bir çerçevenin içine sokulduğuna, cinselliğin evlilik müessesesiyle nasıl kayıt ve kontrol altına alındığına dokunur Işık. Bu evcil taht halıda ikinci kez karşımıza çıktığında boşa çıktığını, üstünde oturan figürün bir resim olup varaklı bir çerçevede bir imgeye dönüştüğünü görürüz. Tahtına kurulmuş o sembolik erkek iktidarı geçmişte kalan bir anı gibi belirir. Yokluğunda bile bize bakmaya devam eden, geçmişe sirayet etmiş şiddetli bir imge gibi varlığını sürdürür. Tahtın yanındaki devasa karpuz bu ironiyi de vurgular gibi durur: yerinden kıpırdamayan, gereğinden fazla büyük, marifeti sadece büyük olmak olan bir imge.

İki taht arasında kurulan anlatının etrafını sembolizmini Işık’ın kısır gecesi araştırmalarından alan insan dışı öğeler ve çizgisel olarak dokunmuş sahneler doldurur. Bir armaya benzeyen; bitkiyi, hayvanı ve hayali varlıkları birleştiren pembe figürler, erkekliği simgeleyen horozlar, kadın ve erkek ilişkisini betimleyen turna kuşları ve hemen hemen her kültürel ritüelde tuhaf şekillerde karşılaşmaya alışık olduğumuz bayrak bu debdebeli gecenin zeminini oluşturur. Ne bir ufku ne de sabit bir mekân duygusu yaratan bu zemin, bir hayalin ya da uykuda görülen bir düşün parça parça kurulmuş, birbirinden bağımsız öğelerinin boşlukta salındığı bir mekân hissi yaratır: Bir toplumsal cinsiyet rolü olarak erkekliğin ayaklarını bastığı zemini boşa çıkaran, mesnetsiz bir zemin.

Yeniden Canlandırılan Erkeklik

Halıdaki figürlerde sembolik dilin verdiği mesafeyle anlatılan kısır gecesi, videoda sembollerin kaynağını aldığı oyunlardan detaylarla gösterilir.  Kısır gecelerinin gerçekleştiği mekânlardan alınan detaylarla kurulan bir sahnede erkekliği pekiştiren performansların yeniden sahneleşini izleriz. Burada parodik bir performans, kılık değiştirme ve temellük erkekliğin sarsılmaz sınırlarını aşındıran temel taktikler olarak çıkar karşımıza. Efendisinin yaşamına dahil olurken kendini arkada bırakmak zorunda kalan ama sömürgecinin kimliğini taklit ederken iktidarın kendi kimlik algısını bulandıran, ondan rol çalan bir üçüncü alan yaratır[7] (Bhabha,1994). Bu kadar iyi icra edilen bir rol, kimliğin bir kılıktan ibaret olduğu şüphesini uyandırma amacıyla kullanılır bu sahnelerde. Halıda bir imgeye dönüşen erkeklik ritüelleri, videoda erkek bedenlerinde vücut bulur. Cinsiyet rollerinin performansa dayalı yapısını bu performansları tekrar ederek boşa düşürmek üzere kurgulanmış bir taktiği takip eder Özkan Işık. Sanatçının tabiriyle: “erkeklik meselesini tanımlamak için güç mekanizmalarının dilini kullanmak bir süre sonra bu olguyu içi boş bir gösterene dönüştürecektir[8]” (2024:78).

“Kısır Gecesi”, 2024, video, 3’ 08’’

Halının yüzeyinde kurulan örüntüyü ve zemine bata çıka ilerleyen anlatıyı videonun kompozisyonunda ve erkek bedenlerinin ekran yüzeyini kat edişindeki hareketlerde de takip etmek mümkündür. Kısır gecelerinin gerçekleştiği mekânlardan alınan fotoğrafik detaylarla kurulan videonun sahnesindeki erkekler bu dekora girip çıkar, bir kaybolur bir belirirler. Kumaşın yüzeyine saplanıp çıkan bir iğne gibi videodaki dekorun yüzeyinde hareket eder ve erkeklik oyunlarının fragmanlarını birbirlerine eklerler. Balmumundan yapılmış gibi görünen kalender görünüşlü akil bir sakallı adam kellesi, atadan miras kalmış gibi iki tüfek arasında görülen bir aile babası figürü ve kısır gecesi oyunlarını canlandıran genç erkekler oldukça yerel görünen bir sahneye yerleşirler. Varaklı nesneler, işlemeli metal bir gerdek yatağı, altın renkli işleme yorgan ve gündelik kullanımdan düşmüş nice nesne, bir müzenin yerel kültürü otantik materyal kültür öğeleriyle canlandıran dioramalarının anımsatır. Artık işlevini yitirmiş, dekor haline gelmiş bu nesneler dünyası içerisinde erkeklik de muhafaza edilmeye çalışılan bir şeye dönüşür. Kellesi alınmış erkeklik koro halinde sergi duvarından bize bakarken, “Kısır Gecesi” videosunda bir  erkeklik performansı koleksiyon içinde kaybolur ve bu koleksiyondan detayları gösteren kısa videolarda  köhne ama kudretli bir erkekliğin karşısına diker bizi Özkan Işık. 


[1] “Kısır Gecesi”, bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı tarafından finanse edilmektedir.

[2] Parker, R. (1984). Subversive Stitch.I.B.Tauris

[3] Işık, Ö. (2024). Çağdaş Sanatta Erkeklik Temsilleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi.

[4] Işık, Ö. (2024). Çağdaş Sanatta Erkeklik Temsilleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi.

[5]  Parker, R. (1984). Subversive Stitch.I.B.Tauris

[6] Williams, C.N. (1994). The Bachelor’s Transgression: Identity and Difference in the Bachelor Party. The Journal of American Folklore, Vol. 107, No. 423, Bodylore (Winter, 1994), pp. 106-120 American Folklore Society

[7] Bhabha, H. (1994). The location of culture. Routledge.

[8] Işık, Ö. (2024). Çağdaş Sanatta Erkeklik Temsilleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi.


22 Kasım – 21 Aralık 2024 tarihleri arasında IMÇ’de yer alan YÜZONBİR’de görülebilecek olan Özkan Işık’ın “Kısır Gecesi” sergisinin metnidir.

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Diclekent’teki yeni mekânları vesilesiyle Merkezkaç Sanat Kolektifi’nden Uğur Orhan’la konuştuk.

Eleştiri

Almanya'daki ırkçı cinayetleri konu alan "Üç Kapı" sergisini Alâra Kuset değerlendirdi.

Kütüphane

Irmak Canevi’nin “Aralıktan Seksek” adlı kişisel sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.

Eleştiri

Erdal İnci'nin Art On İstanbul'da gerçekleşen "Real Estate" sergisini Oğuz Karayemiş ele aldı.