Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Duyurular

Pembe Hayat KuirFest 10. yaşını dopdolu bir programla kutluyor

Türkiye’nin ilk uzun soluklu kuir film festivali Ankaralı ve İstanbullu sinemaseverlerle beraber Mubi’de yer alan 10. Yıl Özel seçkisiyle çevrimiçi izleyicisine de ulaşıyor.

Adam Gulob’un Anne Evi Gibi filminden bir kare.

Pembe Hayat KuirFest izleyiciyle buluşmaya başladığı 2011 yılından beri dünyadan ve Türkiye’den kuir LGBTİ+ filmlerini, söyleşi ve atölyeleri bir araya getiriyor. Bu yıl Argonotlar’ın da basın sponsorlarından olduğu, onuncu kez gerçekleşecek festivalin İstanbul ve Ankara programları açıklandı. Aynı zamanda Mubi işbirliğiyle festivalin “10. Yıl Özel Seçkisi” 30 gün boyunca ücretsiz olarak izlenebilecek. Festivali fiziksel olarak 23-26 Eylül Ankara’da, 30 Eylül-3 Ekim tarihlerinde ise İstanbul’da olacak.

Ankara’daki LGBTİ+ etkinlikleri yasağının kaldırılmasının ardından yine yeniden Ankaralı lubunya sinema ve sanat severlerle buluşacak olan festivalin İstanbul izleyicisini de gösterimler, atölye ve söyleşiler bekliyor.

23 Eylül’de Goethe-Institut Ankara’da başlayacak festival programı, düzenlenecek açılış resepsiyonu ve Türkiye’den Kısalar özel gösteriminin ardından 28 film, 5 söyleşi ve 1 atölyeye ev sahipliği yapacak.

Programda Gökkuşağının Altında, Kuir Belgeseller, Kuir Diziler, kÜLT, Ğ, Türkiye’den Kısalar seçkileri altında birçok ülkeden kurgu ve belgesel filmler yer alıyor. Programın öne çıkanları arasında Türkiyeli trans oyuncu Denise Türkan’ın da yer aldığı Ölüm ve Bowling’in mutfağında yalnızca translar yer alıyor. Film Avrupa prömiyeri KuirFest’te gerçekleştiriyor.

KuirFest’in programında yer alan film, söyleşi ve atölyelere dair detaylara aşağıdan ulaşabilir, kendi festival takviminizi hazırlayabilirsiniz.

Bella Demhat imzalı Pembe Hayat KuirFest 10. yıl afişi.

Gökkuşağının Altında

Her yıl kurmaca uzun metrajların programlandığı Gökkuşağının Altında seçkisi, bu yıl göçmenlik, çok aşklılık ve komünite güçlendirici tematik alanlara odaklanıyor. ABD, Fransa ve Almanya’dan yapımların ağırlandığı seçki lubunyaların içindeki umudu yeniden güçlendirecek ve duyguları tartışabilir kılacak. Seçkide Dilberim, Güzelim (Ma Belle, My Beauty, 2021), Ölüm ve Bowling (Death and Bowling, 2021) ve Alınmaca Yok (No Hard Feelings, 2020) filmleri yer alıyor.

ABD ve Fransa yapımı Dilberim, Güzelim, sade ve sakin görsel estetiği ile New Orleans’ta  yaşayan Lane, Bertie ve Fred özelinde çok eşliliğin en arzulu haline odaklanıyor. Lane’nin hayatlarından çıkması ile birlikte evlenip Fransa’nın sahil kasabasına yerleşen Bertie ve Fred’e gelen bir ziyaret ile dinamiklerin yeniden anımsandığı hikayede kıskançlık, romantizm ve arzular yeniden canlanacak. Yönetmen koltuğunda Marion Hill’in oturduğu kurmaca yapım, dünyada pek çok uluslararası film festivalinde izleyicisiyle buluşurken; Sundance Film Festivali Ödülleri’nden ise Seyirci Özel Ödülü ile döndü.

Bir diğer ödüllü Gökkuşağı Altında filmi ise Ölüm ve Bowling. Lyle Kash’ın yönettiği film lubunyalar arasında olan bağların ne kadar güçlü, ne kadar derin ve ne kadar da çetrefilli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Rüyamsı bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanan film aynı zamanda kendi içinde barındırdığı iyileşme hali ile beğeni topluyor ve 2021 Outfest’inin Seyirci Özel Ödülü’ne sahip oluyor. Türkiyeli trans oyuncu Denise Türkan’ın da yer aldığı filmin mutfağında ise yalnızca translar yer alıyor! Üstelik Death and Bowling’in Avrupa prömiyeri KuirFest’te! 1 Ekim Cuma günü Institut français’te düzenlenecek yönetmen katılımlı KT Film Yapımcılığı LTD. ŞTİ. Oturumu’na katılmayı unutmayın!

Alınmaca Yok, yıllar önceki bir göç hikayesi ile bugünün göç hikayesini harmanlar nitelikte. Filmin yolculuğu, vakti zamanında İran’dan Almanya’ya ailesiyle göç eden Parvin’in Mülteci Merkezi’nde işe girmesiyle başlıyor. Öncesinde Almanya’nın gey topluluklarında kökeni nedeniyle “öteki” olduğu hatırlatılan Parvin, merkezde iltica sonucu bekleyen iki İranlı kardeş ile tanışıyor ve hem kökenlerini keşfetmesi, hem de ayrıcalıklarını fark etmesi gerekiyor. Yönetmen Faraz Shariat’ın babasının o henüz çocukken çektiği görüntülerle başlayan film, bir yandan da geleceğe umutla bakan bir otobiyografi izi taşıyor. 2020’nin en iyi lubunya filmleri arasında anılan Alınmaca Yok, birçok festivalde ağırlanıyor ve Berlinale’den En iyi Kurmaca Teddy’i ile dönüyor.

Pembe Hayat KuirFest Mubi işbirliğiyle festivalin “10. Yıl Özel Seçkisi” 30 gün boyunca ücretsiz olarak mubi.com/kuirfest adresinden izlenebilecek. Festivali fiziksel olarak 23-26 Eylül Ankara’da, 30 Eylül-3 Ekim tarihlerinde ise İstanbul’da olacak.

Kuir Belgeseller

Kuir Belgeseller dünyanın dört bir yanındaki hareketleri ve hareketlerin güçlenme pratiklerine dair belgeselleri kadraja alan filmleri bir araya getiriyor ve izleyicisiyle buluşturuyor! Seçkide Cinsiyet Jenerasyonları (Genderation, 2021), Şöyle Böyle Çizgiler (No Straight Lines, 2021) ve Anne Evi Gibi (Your Mother’s Comfort, 2020) filmleri bulunuyor.

Kuir sinemanın öncü isimlerinden Monika Treut, Cinsiyet Jenerasyonları ile 1999 yılında çektiği Cinsiyet Kimlikleri filmindeki gendernautların bugününe odaklanıyor. 54’ten 83’e çok çeşitli yaş almış karakterlerin yeniden sinemada izleyicisiyle buluşuyor olmasını izleyeceğimiz filmde yaş ayrımcı ancak yaş aldıkça da güçlenmiş kimliklerle karşılaşıyoruz. Cinsiyet Jenerasyonları pek çok dünya festivalinde gösteriliyor ve Berlinale Panorama Seyirci Ödülü’nden üçüncülükle dönüyor.

Şöyle Böyle Çizgiler, “Düz çizgilere nakka” diyor! 1970’lerden günümüze kuirlerin gündemindeki AIDS krizi, açılma, eşcinsel evlilikten; ırka, sakatlığa ve toplumsal cinsiyete kadar pek çok konuyu ele alan beş karikatürün hikayesine odaklanıyor. Alison Bechdel, Rupert Kinnard, Howard Cruse, Jen Camper ve Mary Wings gibi öncü karikatüristlerin kişisel yolculuklarını ele alan belgesel, aynı zamanda bu karikatüristlerin LGBTİ+ görünürlüklerine etkilerini de tartışıyor. New York’un önemli festivallerinden Tribeca Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan filmin, Vivian Kleiman yapımcılık ve yönetmenliğini üstleniyor.

Film gösteriminin yanı sıra Türkiye’de kuir karikatürist olarak eserler üreten sanatçılarla beraber çizerlik üstüne, sanat üstüne ve bu sanat medyumunun güncel durumunun konuşulacağı panel, 26 Eylül’de Goethe Institut Ankara’da!

Adam Gulob’un Anne Evi Gibi’si, dünyanın farklı yerlerindeki kuirlerin verdiği mücadelelerin benzerliğini hatırlatıyor izleyicisine. Brezilya’nın yaşadığı politik sallantılar altında bir grup seks işçisi trans, travesti ve lubunyanın Indianara Siqueira’nın Casa Nem’i altında politik olarak kesişen kimliklerini benimsemesi; kayıplar ve gelen kazanımlar, ülkenin değişen siyasi atmosferi… İzleyiciler filmin kazandığı Outfest En İyi Kurmaca Belgesel Ödülü’nü hak ettiğinden emin.

Kuir Diziler

Festival bu yıl Kuir Diziler seçkisinde bir diziyi ağırlıyor: Minço Ağrısı (Ondt i Røven, 2019). Rikke Kolding’in yönettiği 8 bölümlük Danimarka yapımı Minço Ağrısı, taşradan Kopenhag’a gelen Tessa’nın kuirliğini, puripak beyazlığını ve komünitesini keşfedişini gözler önüne seriyor. Kimi zaman kışkırtıcı kimi zamansa merhametli karakterlerle yaşadıklarına ve yaşanan ilklerinin utançla karışık heyecanına tanıklık ediliyor. Zulu Ödülleri ve Valencia Uluslararası Film Festivali Ödülleri’nden adaylıkla dönen Minço Ağrısı, izleyicisinin dudaklarında çarpık bir gülümseme ve içimizde sıcacık bir his bırakmaya dünden hazır.

Dizinin 2 Ekim Cumartesi günkü gösteriminin ardından Institut français’te Saadat Munir’in katılımıyla bir söyleşi de gerçekleştirilecek.

kÜLT

KuirFest bu yıl kÜLT seçkisinde çok özel bir filme yer veriyor: Dünya kuir sinemasının öncü isimlerinden Monika Treut’un Cinsiyet Kimlikleri (Gendernauts: A Journey Through Shifting Identities, 1999), festivalin onuncu yılına özel yeniden gösterimde! 7. Pembe Hayat KuirFest’te izleyicisiyle buluşan film; görenler tekrar görsün, ilk kez görenler de tartışmaya katılsın diye festival perdesine tekrar taşınıyor. Üstelik bu kez Monika Treut da İstanbul programına dahil oluyor ve 2 Ekim Cumartesi günü Feminist Mekân’da düzenlenecek söyleşi ile sevenleriyle buluşuyor!

Cinsiyet Kimlikleri’ndeki kimliklerinden öğrendiğimiz en önemli şey dünyada norm ve normal diye bir şey yok, tıpkı iki tane parmak izi olmadığı gibi. Paris Yanıyor, Erkekler Ağlamaz gibi 90’lar yeraltı ve ana akım kuir sinemasının filmlerine de selam yollayan Cinsiyet Kimlikleri, toplumsal cinsiyet şablonunun ikili cinsiyet açıklamasının diğer tüm cinsiyetleri yok saymaktan başka bir şey olmadığını gözler önüne seriyor. Sao Paulo Uluslararası Film Festivali Seyirci Ödülü’nün kazananı olan film Outfest, Frameline, Inside Out, Queer Lisboa ve Berlinale gibi dünya festivallerinde gösterimleri ile her yerdeki seyircisine ulaşmış durumda.

Monika Treut, Cinsiyet Jenerasyonları filminden bir kare.

Ğ

Tıpkı Türkiye’nin tek kuir film festivali olan KuirFest’in 10. yaşına giriyor olması gibi bu yıl her seçki de birbirinden özel filmler ağırlıyor. Türkiye’den çıkan kuir yapımların yer aldığı Ğ seçkisinde bu yıl yer alan Hayalimdeki Sahneler (Scenes I Imagine, 2020) ve Patrida (Patrida, 2021) da onlardan biri.

Metin Akdemir’in yönetmen koltuğunda oturduğu Hayalimdeki Sahneler, Atıf Yılmaz’ın Dul Bir Kadın, Kadının Adı Yok ve Yavuz Özkan’ın İki Kadın filmlerindeki kadın karakterler arasındaki ilişkilerin kuir ihtimallerine yer veriyor. Bu ihtimaller birçok farklı katmanda tartışmaya açılıyor; bir yandan filmlerin oyuncuları ve sinema yazarlarıyla ihtimalleri tartışılırken, diğer yandan bu ihtimallere dair kendi hayalindeki sahneler kadraja alınıyor.

Filmin 25 Eylül Ankara ve 2 Ekim İstanbul gösterimleri ve yönetmen katılımlı söyleşileri, aynı zamanda Akdemir’in komünite ile bir arada filmi üzerine gerçekleştireceği ilk söyleşiler olacak.

Adını Yunanca memleket anlamına gelen Patrida’dan alan film, Batı Trakya göçmeni bir babanın doğduğu toprakları görme hayalini gerçekleştirmek için yıllar önce yapılan zorunlu göç yolculuğunun tam tersini konu ediniyor. İstanbul’dan başlayıp Zürih’e kadar uzanan bu yolculuk, baba-kızın “atanmış” aidiyet kimliklerini de sorgulamasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıl Zeliş Deniz Kuir Sinema Ödülü’nün de sahibi Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe’nin yönettiği filmin 3 Ekim Pazar günü Institut français’te söyleşisi bulunuyor.

Türkiye’den Kısalar

Her yıl sinemayı kuirleştiren kısalara hazırladığı seçkiyle yer veren festivalin bu yılki bir diğer sürprizi ise Türkiye’den Kısalar! Her yıl hazırlanan seçki bu kez Ankara açılış filmi olarak festival perdesine taşınıyor. Üstelik bununla da bitmiyor ve Ankara’da film ekibi ve oyuncu katılımlı iki ayrı söyleşi düzenleniyor. İstanbullu izleyiciler ise bundan mahrum kalmıyor ve seçkinin Eleştirel Erkeklik: Trans Maskülen Deneyimler isimli söyleşi ile bir araya geliyor.

Umut Derin Eroğlan’ın yönettiği Kekre (Kekre, 2021), “Hangi erkeklik?” sorusuna cevap arıyor ve “öteki” olarak konumlandırılan erkeklik temsillerinin deneyimlerine odaklanıyor.

Gullüm (Gullüm, 2021) ise genç bir drag sanatçısı olan Florence K. Delight ile birlikte İstanbul gecelerinde yerini edinmiş kuir-friendly sahne Dudakların Cengi’ni konu ediniyor. Filmin yönetmen koltuğunda Mira Çelik ve Yiğit Gürlek oturuyor.

Esra Özban’ın yönettiği Eve Dönüş (Come Home, 2020), İstanbul’daki kuirlerin mekana bağlı mekansızlıklarının bir video karması olarak karşımıza çıkıyor.

Fehmi Öztürk’ün Free Fun (Free Fun, 2019)’u, Kika’nın oyuna girişiyle şekilleşiyor ve hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

Kısa bir deneysel animasyon olan, F. Nur Özkaya’nın yönettiği Sudan Çıkmış Balık (Fish Out of Water, 2021); toplumun normları, gelenekleri, örf ve adetleri esas alındığında oluşturulan düzene uyum sağlayamayan kişilerden birine odaklanıyor.

MAMAVILLE (MAMAVILLE, 2020) Irmak Karasu yönetmenliğinde dinmeyen arzuyu ve can atılan bir özgürlüğü gözler önüne seriyor.

Cedoy’un yönetmenliğini üstlendiği, Arya Sezer’in öyküsünü kaleme aldığı Komşu (The Neighbour, 2021), lubunyanın barınma sorununu mercek altına alan Yeşilçam tadında bir mezuniyet filmi.

Marion Hill, Dilberim Güzelim filminden bir kare.

Kısa Seçkileri

Gerek başvurular gerekse festival ekibinin taramasıyla bu yıl da enfes kısa seçkileri izleyicilerini bekliyor! Lubunya tarihi, görünür lubunyalık, direniş ve mücadele temaları içerisinde şekillenen Olay Lubunya, #DirenAyol! ve Yıllar Affetmez!; unutulmayacak!

Karantinada ve öncesindeki hayatlarımızda bize ilham olabilecek olay lubunyalardan bir seçki: Olay Lubunya! Kuirler içerisinde, arkadaşlıklar ve seçilmiş aileler arasında lubunyanın ruhuna dokunan, kalbini ısıtan ve hayatında yer edinen pek çok lubunya vardır. Her lubunyanın ilham ve güç aldığı lubunyalar hem sokakta hem de ekrandalardır. Seçkide yer alan Fanie Pelletier’in Gör Beni (Spectacular Intimacy, 2021), Kate Jessop’un Modern Kuir Kahramanlar (Modern Queer Heroes, 2020), Ruicheng Liang’ın Karantinada Laço Olmak (Man Up in Lockdown, 2021) ve Gevi Dimitrakopoulou’nun Haklısın: Zak, Hayatı ve Sonrası (This is Right; Zak Life and After, 2020) filmleri ise tam da bu hikâyeleri anlatıyor.

Kuir hayatlar yasal, sosyal, ekonomik birçok sebepten, beklentilere ve haksızlıklara karşı mikro-makro mücadeleler verirler. Açık bir kimlikle var olmak da, kapalı bir kimlikle yaşamak da başlı başına lubunyaların ne kadar güçlü, ne kadar başı dik olduğunu gösterir. Bilinir ki, lubunyanın her yürüyüşü onur yürüyüşüdür, aldığı nefes ve attığı adım bir zaferdir. #DirenAyol!‘da yer alan Naïla Guiguet’in Dustin’i (Dustin, 2020), Parviz Majidov’un ait olmadığım beden (I do not belong in this body, 2019)’i, Tsuyoshi Shoji’nin Tek Yüzgeçli Balık (The Fish with One Sleeve, 2021)’ı ve Victor Di Marco, Márcio Picoli’nin Bir Beden Neler Yapabilir ki? (Victor’s Body, 2020) tam da buna odaklanıyor.

Adını, Pembe Hayat youtube kanalı sözlü tarih çalışması olan ve trans hareketinin tarihine odaklanan Yıllar Affetmez! serisinden alan bu seçki, kişisel ve komünite tarihlerinin pek çok katmanda kesiştiği bir seçki olarak, unutulmaya direnen lubunya hikayelerini Luca Gaetano Pembe Üçgenler (The Many Pink Triangles, 2020), Dounia Sichov Vikken (Vikken, 2021), ve Raed Rafei Harabeler (Al Atlal [The Ruins], 2021) filmleri ile bir araya getiriyor.

Etkinlikler

Festivalin hem Ankara hem de İstanbul ayağı dopdolu! İşte KuirFest’in onuncu yaş kutlamasına eşlik edecek etkinlikler:

Ankara Etkinlikleri

Söyleşi: Türkiye’den Kısalar/ Film Ekibi ile Söyleşi
24 Eylül Cuma, Goethe-Institut Ankara
Festivalin ana ayağı olan Ankara programınında, açılış seçkisi olarak karşımıza çıkan Türkiye’den Kısalar seçkisindeki Komşu film ekibinden Arya Sezer katılımcı olarak yer alacak!

Söyleşi: Patrida / Film Ekibi ile Söyleşi
24 Eylül Cuma, Goethe-Institut Ankara
Zeliş Deniz Kuir Sinema Ödüllü yönetmen Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe’nin Patrida’sını izliyoruz ve film ekibi ile unutulmaz bir söyleşiye imza atıyoruz!

Söyleşi: Türkiye’den Kısalar / Oyuncu Katılımı ile Söyleşi
25 Eylül Cumartesi, Goethe-Institut Ankara
24 Eylül’deki film ekibi katılımlı söyleşinin ardından Türkiye’den Kısalar seçkisindeki Kekre filminden Ecmel geliyor ve söyleşiyor!

Söyleşi: Hayalimdeki Sahneler / Film Ekibi ile Söyleşi
25 Eylül Cumartesi, Goethe-Institut Ankara
Metin Akdemir’in Hayalimdeki Sahneler film gösteriminin ardından film ekibi bir araya geliyor ve söyleşiyor. Üstelik bu söyleşi yönetmenin komünite ile ilk söyleşisi olacak!

Oturum: Kuir Karikatürler ve “Şöyle Böyle Çizgiler”
26 Eylül Pazar, Goethe-Institut Ankara
Vivian Kleiman’ın, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1970 ve 1980’lerde nasıl merdivenaltı bir kuir çizerler ağının okuyucularla buluştuğunu anlatan belgeseli üzerine, benzer sansürleri bu sefer sosyal medya ve internet üzerinden aşan, Türkiye’de kuir karikatürist olarak eserler üreten sanatçılarla beraber çizerlik üstüne, sanat üstüne ve bu sanat medyumunun güncel durumunun konuşulacağı panelimiz, 26 Eylül 2021’de Goethe-Institut Ankara’da!
Söyleşide kolaylaştırıcı olarak Aslı Alpar; konuşmacı olarak Bartu, Semih Özkarakaş, Gizem Karagöz, Arel Talu ve Gaye Özdemir yer alacak.

İstanbul Etkinlikleri

Oturum: KT Film Yapımcılığı LTD. ŞTİ.
1 Ekim Cuma, Institut français
Oturum boyunca, üretim modelleri, casting, fon bulma ve kuir ve trans filmlerin çekim ve üretimi üzere odaklanacağız. Ayrıca, kuir ve trans sinemanın geleceği, kuir ve trans temsiller ve sınırlılıkları ve de, kuir ve trans film yapımcılarının karşılaştıkları zorluklar üzerine deneyim aktarımı yapıp konuşacağız.

KuirFest ekibinden Arya Zencefil’in kolaylaştırıcılığında gerçekleştirilecek söyleşide Lyle Kash, Ekin Çalışır ve Aslıhan Örün konuşmacı olarak yer alacak.

Söyleşi: Eleştirel Erkeklik / Trans Maskülen Deneyimler
2 Ekim Cumartesi, Institut français
Etkinlikte trans deneyimler içinde maskülen spektrumda adımlar atanların kimlik inşası sürecinde yaşadıkları zorluklar paylaşılacak; erillikle ayrı, toplumla ayrı verilen mücadeleler, varoluşsal sancılar konuşulacaktır. Eleştirel erkeklik çalışmalarının son yıllarda artmasıyla birlikte toksik maskülinite ve kırılgan erkeklikten uzak, başka erkekliklerin varlığının sesinin yükseldiği bir döneme girilmektedir. Panelde bu soruların cevaplarını aramanın yanı sıra, trans maskülen deneyimlerin toplumsal erkeklikle yaşadıkları temaslar, mücadeleler; toplumsal erkekliğe uyma baskısı, uymak istenmediği/ uyulmadığı anlarda beliren korkuları, kaygıları; erkeklik tanımlarımız / hayalimizdeki erkeklikler tartışılıyor ve  paylaşılıyor olacaktır.
Söyleşiye Esmi Göko Akyel kolaylaştırıcılık yapacak ve Merih Beler, Ecmel ve Umut Derin Eroğlan konuşmacı olarak katılacak.

Sunum: Minço Ağrısı Üzerine
2 Ekim Cumartesi, Institut français
Kuir Diziler seçkisinde yer alan tek dizi olan Minço Ağrısı üzerine Saadat Munir’in eşsiz sunumu izleyenleri bekliyor olacak!

Söyleşi: Cinsiyet Kimlikleri
2 Ekim Cumartesi, Feminist Mekân
Monika Treut da İstanbul programına dahil oluyor ve 2 Ekim Cumartesi günü Feminist Mekan’da düzenlenecek söyleşi ile sevenleriyle buluşuyor!

Söyleşi: Hayalimdeki Sahneler / Film Ekibi ile Söyleşi
2 Ekim Cumartesi, Institut français
Metin Akdemir’in Hayalimdeki Sahneler film gösteriminin ardından film ekibi bir araya geliyor ve söyleşiyor. Üstelik bu söyleşi yönetmenin komünite ile İstanbul’daki ilk söyleşisi olacak!

Söyleşi: Patrida / Film Ekibi ile Söyleşi
3 Ekim Pazar, Institut français
Yönetmen Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe’nin Patrida’sını bu kez de İstanbul’da izliyoruz ve film ekibi ile unutulmaz bir söyleşiye imza atıyoruz!

Atölyeler

Ankara Atölyeleri

Atölye: K’nın Sesi/ Kadınların & Kuirlerin Sesinden Podcast Üretimi
24 Eylül Cuma, Mor Mekân
Kadınların, kuirleri hikayelerinin merkeze alındığı podcast kanalı K’nın Sesi, üç boyutlu ses tasarımı ile hazırlanmış ses tiyatrosu oyunları yapıyor. 10. Pembe Hayat KuirFest kapsamında bu oyunlardan biri olan “Kırık Bir Jilet Parçası” üzerine bir dinleme/paylaşım ve podcast fikir geliştirme atölyesi gerçekleştirilecek.

İstanbul Atölyeleri

Atölye: Vogue!
3 Ekim Pazar, The Circle
60’ların sonlarında New York’ta doğan voguing, sistemik ırkçılığa karşı direnişteki siyah ve Latin LGBTİ+ topluluğun bizzat kendileri için yarattıkları, balo kültürünün dans biçimi. Çeşitli yapısal baskıların kesiştiği noktada, balo kültürü, kendine daha güvenli bir değer biçme, intikam alma, kutlama, onaylama, yaratma ve tabii ki dayanıklılık mekânı inşa etti. Bugün bu kültürün sürdürdüğü aynı politik ruh, renkli* LGBTİ+ bireylerin parlamasına adanmış bir mekân ve zaman! Uluslararası Gorgeous Gucci Evi’nin Parisli vaftiz annesi Habibitch ile birlikte, artık « Oldway » şeklinde adlandırılan «Pop Dip and Spin» kategorisi olan orijinal voguing biçiminin temellerini öğreniyoruz.

Atölye: K’nın Sesi/ Kadınların & Kuirlerin Sesinden Podcast Üretimi
2 Ekim Cumartesi, Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi
Kadınların, kuirleri hikayelerinin merkeze alındığı podcast kanalı K’nın Sesi, üç boyutlu ses tasarımı ile hazırlanmış ses tiyatrosu oyunları yapıyor. 10. Pembe Hayat KuirFest kapsamında bu oyunlardan biri olan “Kırık Bir Jilet Parçası” üzerine bir dinleme/paylaşım ve podcast fikir geliştirme atölyesi gerçekleştirilecek.

Festival heyecanınızı #Gönlüm10dadır hashtagi ile paylaşmayı unutmayın!

İlginizi Çekebilir

Söyleşi

Civan Özkanoğlu ile .artSümer'de gerçekleşen ilk kişisel sergisi "Hepimiz Biliyoruz"u konuştuk.

Duyurular

Argonotlar Almanak 2024'ün basılı olarak yayımlanması için başlattığımız destek kampanyasının detayları bağlantıda!

Söyleşi

Uluslararası Sinop Bienali’nin yaratıcı sürecinin merkezinde yer alan Hal kolektif’le, şehirle kurduğu bağlar ve katılımcı bir yaklaşımla gerçekleştirdiği projeler üzerine konuştuk.

Söyleşi

Diclekent’teki yeni mekânları vesilesiyle Merkezkaç Sanat Kolektifi’nden Uğur Orhan’la konuştuk.