“Sonsuz takdirleriniz ve şahsıma gösterilen söz dostluğu kâfi değildir. Bana maddeten zahir olmanız lâzımdır. ‘Belediye almaz mı? Maarif yardım etmez mi? Parti el uzatmaz mı?’ diye bana akıl öğretmeğe, yol göstermeye kalkmayın. 365 günde, yani koca yılda bir defacık efemdim, bir defacık, kesenizi İstanbul Ansiklopedisine açınız ve 1560 kuruş gibi, üç mavnacının Balıkpazarında bir akşamlık rakı parasını vererek abone olunuz.”
İstanbul Ansiklopesi’nin yaratıcısı Reşad Ekrem Koçu “Okuyucularımın vicdanına hitab ediyorum!” başlıklı otuzuncu fasikülün giriş yazısına bu cümlelerle başlamıştı.
Biz de Argonotlar’ı başlatırken hayatta kalamayanların hikâyelerini biliyorduk. Çok geriye gitmeye gerek yok. Son birkaç yılda okuduğumuz, katkı koyduğumuz, sevdiğimiz, uzak olduğumuzu düşündüğümüz birçok bağımsız medya organı yayın hayatına veda etti. Sanat yazarlığına odaklanmamı sağlayan Gazete Duvar bu yayınlardan biri.
Bir yayın kurmanın, onu hayatta tutmanın zorluklarından çeşitli vesilelerle bahsediyoruz. Ancak bağımsız yayınlara destek olmanın elzem olduğunu her seferinde vurgulamak gerek. Yıllar önce bir gazeteci büyüğüm “gazetecilere kendilerinden ve okurlarından başka sahip çıkacak kimse yok” demişti. O bu sözlerinin canlı kanıtıydı. Bence de önemli olan bu emeğin, çabanın canlı kanıtı olmak. Bu yayın da hayatta kalmaya devam etmek ve canlı bir kanıt olmak istiyor.
Öğrendiğim tek bir şey var: Ne olursa olsun devam et, yaşamayı ve üretmeyi seç, seni seven, sana destek olan insanları arkana al! Ancak birbirine sahip çıkan insanlar oldukça üretmeye ve üretilenler üzerine yazmaya devam edebiliriz.
Hayatta kalmak sadece bağımsız medya ya da sivil toplumla ilgili bir mesele değil. Elinizde tuttuğunuz Argonotlar Almanak 2024’ü hazırlanırken Türkiye siyaseti keskin dönüşlere sahne oldu. 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibinin tutuklanmasıyla yeni bir dönemece girdik.
Biz Argonotlar’da CHP yönetimindeki belediyelerin örnek çalışmalarını 2023 yılında Onur Atay’ın kaleme aldığı “Muğlak kavramların kamusal alanları: Yerel yönetim ve kültür sanat mekânları” başlıklı yazısıyla aktarmış; 2024 yılında Emre Erbirer’in “Monolitik, kakofonik ve kaotik: İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültür politikaları, stratejisi ve programları” yazısı ve Ulaş Bayraktar’ın “Kültür etkinliklerinden kültür politikalarına” yazılarıyla da sert bir şekilde eleştirmiştik. Çevrimiçi yayınımızda bu yazılara ulaşabilirsiniz.
Dedik ya, uzak durmak, ilgilenmemek en kolayı. Anlamak, destek olmak, eleştirerek sahip çıkmak en zoru… Devam edebilmek ise en önemlisi.Türkiye’deki feministler, LGBTİ+’lar, işçiler, muhalifler bir şeylerin durmayacağının canlı kanıtı.
Reşad Ekrem yazısını “Yoksa, bir beyâbanda, bir çölde miyim?” diye bitirmişti. Birazdan sayfalarını karıştıracağınız bu yayına emek verenler de, bu yayını destekleyenler de, okuyanlar da her şeye rağmen öyle olmadığının kanıtı!
