Connect with us

Ne arıyorsun?

Argonotlar

Gündem

Koronavirüsü döneminde kültür endüstrisinin dijitalleşmesi

Koronavirüsü salgını döneminde kültür endüstrisinin yaşadığı değişimi dijital sanat küratörü Esra Özkan değerlendirdi

Koronavirüsün dünyada hızla yayılması nedeniyle, birçok iş kolu çalışmalarını ofislerden evlerine taşıdı. Kültür endüstrisi çalışmalarını fiziki alanlardan çevrim içi alana taşıyanlardan birisi oldu. Kültür endüstrisi temelinde izleyicilerine somut fiziki deneyim yaşatma üzerine kuruluyken, bu salgından dolayı çalışmalarına çevrim içi alanlara taşımak zorunda kaldı. Bu süreçte dijital sergiler hız kazandı, online platformlar üzerinden  sergilerin yanında workshoplar, etkinlikler ve konuşmalar organize edilmeye başlanıldı.

Dijital sanatlar üzerine bağımsız küratörlük yapan Esra Özkan’la günümüzde gelişen dönüşümü ve izleyici alışkanlıklarını konuştuk.

Koronavirüsün dünyada hızlıca yayılmasından dolayı, birçok kültür kurumu çalışmalarını sosyal medya hesaplarına ve web sayfalarına taşıdı. Sence bu dönüşümün izleyiciler için nasıl etkisi olacak? 

Bu bir dönüşüm müdür? Tartışılır. Sadece Instagram postu ve web sayfası ile dönüştük dememeliyiz. Instagram ve Youtube üzerinden dijitalleşiyorsak, dijital dünyanın içine doğanlara (dijital yerliler) haksızlık ediyoruz diye düşünüyorum.

Kurumlar fiziksel alandan çevrim içi anlana geçtiklerini anlatmak için o kadar çok içerik üretti ki izleyici Instagram’a girmiyor. Canlı yayın görmek istemiyor. Enformasyonun şekli değişti ve yoruldular. İzleyici için çevrim içi birçok bilgiye açık kaynaklı ulaşabilmek, internette müşterek olmak iyi olsa da içerik üretenler için ise sürekli ekran başında çevrim içi ve ulaşılabilir olmanın getirdiği çevrim içi kölelik olma yolunda ilerliyor.

Eğer kurumlar sürdürülebilir olamazlarsa, yani bu online mecraları sadece “heves ettik kullanıyoruz, ne güzel dijital dünyadayız” demek için değil, gerçekten sistemi kurarak devam ettirirlerse izleyiciye etkileri olumlu olacaktır. Şu an izleyici kazanıyor gibi dursalar da içerik ve mecraları geniş tutmadıklarında izleyici kaybetmeleri olası.

Esra Özkan

Bu kriz öncesinde Google Arts and Culture gibi sayfalar sayesinde müze koleksiyonlarını online olarak incele şansımız vardı. Bugün baktığımızdaysa birçok kurum da online olarak sergilerini devam ettiriyor. Bu dönüşümünü izleyicilerin deneyimi açısından nasıl değerlendirebiliriz?

Çevrim içi mecralarda deneyimi yaşatmak oldukça zor bir konu. Bunun birçok farklı yöntemi var. VR içeriği üretebilirsiniz, 3D mekanlar yaratıp eserleri içine koyabilir boyut algısı oluşturabilirsiniz, 360 tur yapabilirsiniz. Bunları yapmıyorsanız ve sadece eser görseli koyup altına da bilgisini yazıyorsanız benim için bu bir deneyim değil, bir makale okumak kitap okumak gibi bir eyleme dönüşüyor çünkü, ben zaten dijitalin içinde yer alıyorum. Dolayısıyla burada konu hangi yaş grubunu hedeflediğiniz. Dijital yerliler dediğimiz dijital dünyanın içine aktif olarak var olan kişileri hedefliyorsanız başarılı olmak zor. Çünkü onların deneyim algıları çok farklı. Uzaktan eğitim konusuna bile o kadar hızlı adapte oldular ki kolayca uyum sağladılar. Kurumlar bence artık onları da hedeflemeliler çünkü yakın gelecek dediğimiz geldi bile.

Genel olarak online konser ve sergilere baktığımızda, sence kültür sanat dünyası bu konuda dönüşümde başarılı oldu mu? Böyle bir krizi kaldıracak altyapı mevcut muydu?

Farkındaysanız kültür dünyası Youtube, Vimeo, Instagram, Spotify üzerinden bütün içeriklerini paylaştı. Web sayfası üzerinden pek bir içerik göremedik. Bunun da temel sebebi bence altyapı sorunlarının çözülmemiş olması. Altyapılar için güçlü serverlar gerekli. Bu şu demek aslında; Google Arts & Culture’a aynı anda binlerce insan girdiğinde site çökmüyor veya hata vermiyor. Aynı şekilde x normal bir web sitesine binlerce insan girse çökebilir. En basiti bunun gibi durumlar. Bence henüz o altyapı yok iyi yazılımlara, serverlara, iyi web sayfası tasarımlarına yatırım yapmaları gerekli.

Bu paylaşılan videoların veya içeriklerin telif haklarını korumak için ise blockchain kullanılabilir. Konunun uzmanı değilim ama bu alandaki çalışmaları uzun bir zamandır takip ediyorum. Müzik endüstrisi ve bazı çevrim içi müzayedeler kullanıyor ve bu hizmeti veren şirketler de halihazırda mevcut. Sisteme şifrelenmiş veri kayıt sistemi diyebiliriz. Veri blokları birbirine şifre algoritmalarıyla bağlı ve blok zincirinin parçası olan kişiler dağıtık olarak verilerini paylaşması için sistemi kullanıyorlar. Şeffaf bir sistem, veri hareketlerini görebildiğiniz bir defter, bilgisayarın ağa katılması ile düzenleniyor ve bilgisayarların bu ağ sistemine katılması ile zincir büyüyor diyebilirim. Şeffaf bir sistem, veri hareketlerini görebildiğiniz bir defter, bilgisayarın ağa katılması ile düzenleniyor ve bilgisayarların bu ağ sistemine katılması ile zincir büyüyor diyebilirim kısaca. Ortaya çıkması ise 2008–2009 yılları arasında, Satoshi Nakamoto Bitcoin ile birlikte ilk blockchain zincirini de tasarlaması ile başlıyor.

Dijital Sanat Festivali için hazırlanıyorsunuz, bu festivalin süreci nasıl etkilenecek? 

Biz bu dönemde dijital sanatlar festivalini tam da olması gerektiği gibi çevrim içi yapmaya devam ediyoruz. Sanatçılarımız, danışmanlarımızla görüşmelerimizi çevrim içi yapıyorduk, aynı şekilde devam ediyoruz. Tabii ki çevrim içi içerik olarak düşündüklerimiz var, onları da zamanla paylaşıyor olacağız.

1. İstanbul Dijital Sanat Festivali Posteri

Almanya başta olmak üzere, devletler sanatçılara ve kültür kurumlarına maddi destek sağlamakta. Bu maddi destek kurumların bu kriz döneminde sürdürülebilir olmaları için hassas bir konu. Sence Türkiye’de var olan kültür kurumları bu krizden nasıl etkilenecek?

Hepimiz biliyoruz ki bir kriz anında ilk önce sanat, sanatçı ve sanat kurumlarına olumsuz etkileri yansıyor. Türkiye’de birçok kurum fonlarını kısmakla birlikte, projelerini de 2021 tarihine erteledi. Fon alanlar projelere devam ediyor ancak korkutucu olan 2021’de ki fon başvuruları için belirlenen alanların ve fonların kısılması olacak. Bu durumda etkinlerin içerikleri daralarak, bütçesi daha düşük projelere yönlenelip ama buna bağlı olarak izleyici kayıpları olmasi muhtemel olabilir.

İlginizi Çekebilir

Eleştiri

Oktay Orhun, Mat Collishaw'un "Aritmi" sergisini iklim krizi üzerinden ele aldı.

Söyleşi

Noise_Media Art’ı hayata geçiren sanatçı Hande Şekerciler ve Arda Yalkın’la konuştuk ve seçkinin küratörü Dominique Moulon’un Türkiye’ye dair izlenimlerini dinledik.

Duyurular

Türkiye'nin ilk medya sanatı odaklı uluslararası sanat fuarı Noise_Media Art, 12 Ocak - 21 Ocak 2024 tarihleri arasında görülebilir.

Gündem

Sanatçı Ana María Millán video oyunlarının estetik ve form olanaklarını gri bölgelere ışık tutmak ve anlatıldığında gerçeğe dönüşebilecek imkânsız hikâyeleri anlatmak için kullanıyor.