Eleştiri
Açık Sütun, İstiklal Caddesi’nde düzenlenen yürüyüş ve eylemlerde her zaman son durak olurken üstüne asılan bayrak, pankart ve çeşitli nesnelerle bir dilek ağacına dönüşüyor.
Ne arıyorsun?
Kerem Ozan Bayraktar’ın “Çek Valf” sergisinden ilhamla sistemin ruhu ya da hayaleti üzerine
Hilal Can’ın Galeri Vitrin’deki Günebakanlar sergisi yaşamda, sanatta ve kimliklerimizde görünür olmaya dair bir anlatı sunuyor.
Mustafa Hulusi'nin Dirimart Pera'da gerçekleşen "Dünyayı İçine Çekmek" sergisi insanın dünyayla, doğayla, yaşamla kurduğu bağa dikkat çekiyor.
Açık Sütun, İstiklal Caddesi’nde düzenlenen yürüyüş ve eylemlerde her zaman son durak olurken üstüne asılan bayrak, pankart ve çeşitli nesnelerle bir dilek ağacına dönüşüyor.
Bir bedenin başka bir bedenin çayırlarını ve ormanlarını keşfe çıkması belki de ancak bu kadar süslü ve/ama cesur bir biçimde anlatılabilirdi.
İki mekâna yayılmış “Olağan Zamanın Dışında” hakikat ve sanatın birer düşman olarak karşı karşıya gelmelerinin sergisi.
Bir yılı aşkın süredir mikro ya da makro ölçekli mesafelerden konuşurken Etel’in “İmkânsız Eve Dönüşü” bana tam tersi bir etkiyle mesafeler yerine yakınlıkları düşündürdü.
Olimpos Sergileri’nin ikincisi “peyzaj” temasıyla bugünün manzarasına çaresizlik kadar umutla, başka türlü hayat formları önerisiyle bakan yapıtlar bütününden oluşuyor.
Kitabın yazarına göre camp tarzın ortaya çıkmasını sağlayan temel unsur, dedikodu üzerinden şekillenen queer bir jargonun varlığı. Bu açıdan 50’ler Amerika’sıyla, günümüz Türkiye arasında...
Hem yazı dizisi hem sergi olarak Ak-sayanlar tek başına özgüne ulaşan yaratıcı enerjinin, ikili deneyim alanında nasıl dönüştüğünü görmek açısından önemliydi.
Neoliberalizmin açmazlarının, kolonyalizmin kılık değiştirmiş halinin ve heteronormatif baskının izlerini kitsch üzerinden takip etmek isteyen güncel çabayı baş etmesi zor bazı sorunlar da bekliyor.
Küratörün kendini bilerek otorite olarak konumlandırdığı bir düzlemde, sanatçıların isyancı olarak yer aldığı, iktidar ile hedef gösterilen azınlık arasındaki gerilimin mikro bir örneğini görüyoruz.
Can Küçük’ün Hav Hav Hav Hav Hav sergisi, ne göğe ne yere ait olan arafta kalmış ama özgürlüğüne de kavuşmuş nesnelerden kurulu bir dünya...